ABD Dışişleri Bakanlığı, salı günü yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin ABD merkezli sosyal medya platformlarında içerik sansürü faaliyetlerine karıştıkları iddiasıyla vize kısıtlaması uygulandığını duyurdu. Karar kapsamında Breton’un yanı sıra, ABD merkezli Center for Countering Digital Hate adlı kuruluşun CEO’su olan İngiliz vatandaşı Imran Ahmed, Alman sivil toplum kuruluşu HateAid’den Anna-Lena von Hodenberg ve Josephine Ballon ile Global Disinformation Index kurucularından Clare Melford yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisinden Sorumlu Müsteşarı Sarah Rogers, 2024’te Avrupa Komisyonu’ndan ayrılan Breton’u, AB’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA)’nın mimarı olarak tanımladı.
Karara tepki gösteren Avrupa Birliği, gerekmesi halinde hızlı ve kararlı şekilde hareket ederek Birliğin düzenleyici özerkliğini savunacağını bildirdi. Avrupa Komisyonu Sözcüsü, yaptığı açıklamada “İfade özgürlüğü Avrupa’da temel bir haktır ve demokratik dünyada ABD ile paylaşılan ortak bir değerdir.” dedi.
Sözcü, AB’nin ekonomik faaliyetleri kendi demokratik değerleri ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda düzenleme konusunda egemen hakka sahip olduğunu vurguladı. Dijital kuralların, tüm şirketler için güvenli, adil ve eşit bir oyun alanı oluşturmayı amaçladığını belirten Komisyon, düzenlemelerin ayrım gözetmeden uygulandığını kaydetti. Açıklamada, ABD makamlarından konuyla ilgili açıklama talep edildiği ve temasların sürdüğü belirtildi.
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Sanayi Stratejisinden Sorumlu Komiser Stéphane Séjourné, Breton’a güçlü destek vererek, eski komiserin DSA çerçevesinin oluşturulmasında kilit rol oynadığını ifade etti. Séjourné, X platformundaki paylaşımında “Hiçbir yaptırım Avrupa halklarının egemenliğini susturamaz” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da ABD’nin kararını Avrupa’nın dijital egemenliğini zayıflatmayı amaçlayan bir sindirme girişimi olarak nitelendirdi. Macron “Avrupa Birliği’nin dijital alanını düzenleyen kurallar Avrupa dışında belirlenemez. Avrupa Komisyonu ve ortaklarımızla birlikte dijital egemenliğimizi ve düzenleyici özerkliğimizi savunmayı sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, DSA’nın ABD’yi kapsayan uluslararası bir etkiye sahip olmadığını vurgularken, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul da ABD’nin giriş yasağını kabul edilemez olarak tanımladı.
İngiliz hükümeti ise ifade özgürlüğüne vurgu yaptı. Hükümet sözcüsü, her ülkenin kendi vize kurallarını belirleme hakkı olduğunu ancak interneti en zararlı içeriklerden korumayı amaçlayan yasa ve kurumları desteklediklerini açıkladı.
Öte yandan İngiliz basınına yansıyan haberlere göre, İşçi Partisi milletvekili Chi Onwurah, ABD yönetimini ifade özgürlüğünü zayıflatmakla suçladı. Onwurah “Katılmadığınız görüşler nedeniyle insanları yasaklamak, savunulduğu iddia edilen ifade özgürlüğünü zedeler.” dedi.
Thierry Breton da X platformunda yaptığı paylaşımda “McCarthy döneminin cadı avı geri mi döndü?” sorusunu yöneltti. Breton, Avrupa Parlamentosu üyelerinin yüzde 90’ının ve tüm 27 AB üyesi ülkenin DSA’yı desteklediğini hatırlattı.
DSA’nın 16 Kasım 2022’de yürürlüğe girmesinin ardından Brüksel’in düzenlemeyi daha sıkı uygulamaya başlaması, Washington’un tepkisini çekmişti. ABD yönetimi, nefret söylemi ve dezenformasyonla mücadeleyi hedefleyen yasanın ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve ABD’li teknoloji şirketlerine ek yükler getirdiğini savunuyor. (İLKHA)