Tarih: 11.10.2025 16:21

Abdullatif Yasin: Kaliteli içerikler üreten İslami medya platformları kurmalıdır

Facebook Twitter Linked-in

Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması Diyarbakır'da gerçekleştiriliyor. Programa HAMAS yetkilileri de katıldı.

Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu’nda yapılıyor.

Programın birinci oturumunda konuşan Dr. Abdullatif Yasin, ahlaki çözülmelerin sebeplerinden biri aile yapısının zayıflaması, aynı şekilde dini yapının zayıflaması ve bu aile yapısına yönelik bazı saldırıların bulunması olduğunu belirtti.

Toplumsal bozukluklara dikkat çeken Yasin, “Eflatun ve benzeri felsefecilerin bazı konuyla alınan bazı felsefecilerin görüşlerini burada zikredeceğim inşallah. Buna yetineceğim. Dolayısıyla toplumsal bozukluğa ve toplumsal yokluğa ahlaki çöküntüye götüren bazı söylemler de bulunacağım inşallah. İmam Gazali ve İmam Kayyım’ın, İbni Teymiye’nin bazı sözlerini de inşallah burada yine zikredeceğiz. Dolayısıyla ahlakı çözülmelerin sebeplerinden biri ahlakı aile yapısının zayıflamasıdır. Aynı şekilde dini yapının zayıflaması ve bu aile yapısına yönelik bazı saldırıların bulunmasıdır.” dedi.

“Aile yönüne baktığımız vakit, burada evin içerisindeki yönetimin kayıp olduğunu görüyoruz”

“Aile yönüne baktığımız vakit, burada evin içerisindeki yönetimin kayıp olduğunu görüyoruz. Aile yapısının, aile yöneticisinin farklı bazı konularla meşgul olduğunu ve aileyi yönetme konusunda eksik davrandığını görüyoruz.” diyen Yasin, “Bu da boşanmaların fazlalaşmasına sebebiyet vermektedir. Ve sosyal medyanın, vesaire durumların buna bir etkisi olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda bazı hatalar, bazı yanlışlar var olduğunu söyleyebiliriz. Bu yanlışlardan biri, dini müesseselerin birçok farklı söylemlerde bulunmalarını etkilemekte olduğunu görüyoruz. Bizim belki karşılaşmış olduğumuz en zor sorunlardan biri budur maalesef. Dini hitaplardaki ve söylemlerdeki yanlışların ve oradaki çelişkilerin bunu götürmektedir. Dolayısıyla bugün burada bazı alimlerin de bu sorunun çözülmesi olduğunu görüyoruz. Toplumda olumsuz örneklerin yaygınlaşması da buna sebebiyet vermektedir. Yani gençlerin örnek alabilecekleri ahlaki şahsiyetleri eğitimlerine yol açmaktadır maalesef.” diye konuştu.

“Medya kontrol altına alınmalı”

Medyanın kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Yasin, şunları kaydetti:

“Bu konuşacağım üçüncü bir mesele ise aynı şekilde medyanın kontrol altına alınması gerektiğidir. Dolayısıyla bugün burada bazı İslam'a aykırı ilkelerin yönlendirildiği, bunu sosyal medyalar üzerinden, internet üzerinden ailelere sızdığını maalesef görüyoruz. Dolayısıyla bugün bu insanlar tarafından ilmin dahi bazı kültürel yozlaşma maruz kaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu arada bazı Kürt halklarının bir milli mesele olmaktan çıkıp bölgesel ve uluslararası güçlerin elinde bir baskı arasına dönüştüğünü görüyoruz. Kürt meselesi özü inşaat ve adaletin tesisini sağlayacak bir vasıta olması gerekmekte. Burada Kürt laikliği ile Batı laikliği arasındaki fark şudur: Batı'daki laiklik sahte bir laikliktir. Çünkü kilisedeki şahısların, özgün alimlerinin ortaya çıkarmış olduğu bir laikliktir. Özellikle 16. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında burada bazı fikir akımlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Bu doğrultuda görünüşte milliyetçi sorumlular taşıyan, fakat içerik olarak batılı yaşam tarzlarını ve davranış biçimlerini teşvik eden medya kurumları ve kültürel platformlar kurulmuştur. Aynı zamanda bazı fikri-kültürel alkımların, Kürt meselesi, dini ve toplumsal sınırların reddettiklerini ve serbestçi düşünceyi yaymak için bir ölçüye dönüştürüldüğünü görüyoruz. Bu amaçla her türlü davranışsal ve düşüncel her türlü sapmayı özgürlük ve kurtuluş adıyla meşrulaştırmak için milli duyguları harekete geçiren duygusal bir söylem kullanıyorlar. Dolayısıyla bugün gençlerin bu zor kötü akımlara karşı yüzleşme noktasında en çok onları maruz kaldıklarını görüyoruz. Dolayısıyla özellikle Kürt gençlerinin bu kötü seküleştirme projesindeki, Kürdistan’daki Müslüman toplumun dayandığı ahlakî temelerin sarsılmasına yola çıkmıştır. Dini kutsiyetinde ortadan kaldırılması ile ahlak kavramları şeri içeriğinden boşaltılmış ve yerlerine değişken izafi bazı ölçüler koyulmuştur. Bundan sonra değerler, İslami kimlik Allah’ın emir ve yasaklarına uygunlukla değil, fayda ve has derecesiyle ölçülür hale gelmiş.”

“Aile mefhumunu yeniden ele almak lazımdır”

“Burada laiklik söylemi, alimlerin ve dini kurumların otoritesini sarsmaya, onları gericilik ve çağ dışıcılıkla itham etmeye yönelmiştir.” ifadesini kullanan Yasin, “İkincisi bu ahlaki yozlaşmalara, sapmalara karşı normalleşmek bunu kabul etmek durumudur. Örneğin, eskiden insanlar sırf bir söylemden dolayı bazılarını öldürebiliyorken, şu an bu söylemden çok fazla normalleştiğini, insanlar arasında normal bir hal aldığını görüyoruz. Dolayısıyla aile mefhumunu yeniden ele almak lazımdır. İslam kültürünün aile yapısını oluşturmak ve aile yapısına gerekli anlamı yüklemek adına bir çağrı çaba içerisinde olduğunu görüyoruz zaten. Dolayısıyla eski dönemlerinde, geçmiş dönemlerinde bazı solcu yazarlar, Türkiye'de de var olduğu gibi, bazı kitapların, Kürt şairlerinin kitaplarını tercüme ettiklerini ve onların da solcu olmalarının üzerine bazı çalışmaları yürüttüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bazı alimlerin, Müslümanların, akademisyenlerin bu şüphelere karşı ciddi eleştiriler yönettiklerini ve bunlarla mücadele ettiklerini görüyoruz. Dolayısıyla onlar bizim bazı büyük şairlerimizin söylemlerini, yanlış telaffuz ettiklerini ve yanlış insanları aktardıklarını görüyoruz. Ama maalesef bu sol grup tarafından, onlar solculara yönlendiler. Bu eylemlerde gençlerin davranışlarında ve gündelik hayatın görünümünü giderek artan büyük bir ahlaki çözülmeye yol açtı.” dedi.

“Kürtler vefalı insanlardanlar”

 Alimlerin de rolü ve ahlaki çözülme karşısındaki sorumlulukları olduğunu hatırlatan Yasin, “Dolayısıyla burada bu yozlaşmanın birçok takım sebeplerinden olduğunu söylemek mümkündür. Alimlerin de rolü ve ahlaki çözülme karşısındaki sorumluluklar vardır. Değerli alimler, ümmet hayatının merkezi bir konuma sahiptirler. Çünkü onlar Peygamberleri, varisleri ve islah ile irşad misyonunun taşıyıcılarıdırlar. Çünkü Kürtler Osmanlı'yla beraberdiler. Osmanlı'dan sonra Türkiye'ye karşı ilk başkaldırma yerine getiren yine Kürtler idi. Çünkü Kürtler vefalı insanlardanlar. Kendi vaatlerine sağlık insanlardandır. Dolayısıyla alimlerin ahlakî çözünme görünümleriyle mümkün mücadele sorumluluğunu konuşmak lazım. Alimlerin omuzlarına yüklenmiş en büyük görevlerden biri ahlakî çözünme görünümlerine karşı bu konuda susmak veya çekilmek değil, tam tersi açıklama ve rehberlikle karşı koymaktır. Alimler, düşünsel ve davranışsal sapmanın tehlikelerini insanlara açıklamalı ve insanın onurunu ve kimliğini ortaya koyacak şer’i alternatifler ortaya koymak zorundalar.” ifadesini kullandı.

“Alimlerin medya alanında da sorumluluk alması gerekiyor”

Alimlerin medya alanında da sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Yasin, “Aynı zamanda, işte zikrettiğimiz alimler gibi medya ve eğitim alanlarına dahil olmalı, onları insanlara belirtmelidirler. Allah’u Teâlâ’ya davet yalnızca camilerle sınırlı değildir, dijital alanlar değerler mücadelesinin yeni bir cephesi haline geldiğini söylemek lazım. Alimler, ölçülerin karıştırdığı, kavramların değiştiği bu çağda gençler için örnek teşkil edecek bir model ortaya koymak zorundadır. Dolayısıyla bazı alimler gençlerle onların anlayışına uygun bir dille ve çağın ruhuna hitap eden etkileşimli yöntemlerle iletişim kurmalıdırlar. Yayılmasını boş bırakmak solcu bazı akımların yayılmasına sebep verecektir. Dolayısıyla burada birçok yöntem vardır. İlim ehlinin kendisine ısrar edeceği birçok yöntem vardır. Kürdistan'daki ilim ehlinin yerine getireceği bazı sorunlar vardır. Bazı medya kanunları inşa etmeliler. Dolayısıyla Kürdistan'da bazı medya konusunun eksik olduğunu görüyoruz. Sadece âlimlerin hitaplarını, sözlerini nakleden bazı kanunları var olduğunu görüyoruz. Ama maalesef bunlar İslami medya kavramı altına dahil olmayacak derecede sınırlı ve ölçü olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bir medya kuruluşu, ciddi ve güçlü bir medya kuruluşu kurmak gerekiyor. Kürtçe yayın yapan, özgürlük ve çağdaşlığı birleştiren, kaliteli içerikler üreten İslami medya platformları kurmalıdır.” diye konuştu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —