Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı’nda bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın ülke, millet, parti ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını diledi.
“Türkiye Yüzyılı Buluşmaları” ile başlatılan toplumun farklı kesimleriyle istişare sürecini genişleterek devam ettirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın tamamında sanayicilerden ticaret erbabına, çiftçilerden gençlere kadar tüm vatandaşların nabzını tuttuklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 seçimleri sonrasında uyguladıkları ekonomi programının etkilerini görmeye başladıklarını belirterek, “Enflasyon başta olmak üzere birçok alanda kayda değer sonuçlar aldık. Şüphesiz önümüzde kat etmemiz gereken daha çok mesafe var. Hep söylediğim gibi bizim birinci önceliğimiz hayat pahalılığı sorununu kökten çözmektir.” dedi.
"Bundan böyle kira konusunda işin planlamasını devlet yapacak"
Hâlen yüksek seyreden kiralar ve konut fiyatlarıyla ilgili de çok önemli bir projeyi hayata geçireceklerini söyleyen Erdoğan, "Bundan böyle kira konusunda işin planlamasını devlet yapacak. Yani vatandaş gelsin, kendisi kiraya versin ve yüksek kiralarla orada vatandaşı sömürsün. Bunlara fırsat vermeyip, devlet bu sosyal konutları kendisi kiraya verip, inşallah samimi olarak ucuz kiralama sürecini başlatacağız. Yüzyılın Konut Projesi adını verdiğimiz bu çalışmayla 81 ilimizde toplam 500 bin sosyal konut inşa edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Projede şehit yakını ve gazilere, emeklilere, 3 çocuğu olan ailelere, engelli vatandaşlara özel kontenjanlar ayıracaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine bu projemizde Türkiye’de ilk kez Kiralık Konut uygulamasını TOKİ’miz vasıtasıyla hayata geçireceğiz. Sosyal konutların bir kısmını vatandaşlarımıza uygun şartlarla kiralayacak, bilhassa dar gelirli ailelerimize rahat bir nefes aldıracağız. Konut projemiz sadece sosyal politikalarda değil, enflasyonla mücadelede de elimizi güçlendirecek, tek haneli enflasyon hedefine ulaşmamıza katkı sunacaktır. Ekim ayı sonunda inşallah projemizin detaylarını milletimizle paylaşacağız. Burada şu hatırlatmayı da yapmak durumundayım. Hükûmetimizin üretimi yatırımı, istihdamı, ihracatı merkeze alan büyüme politikasında hiçbir değişiklik söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklıklarındaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye’nin ekonomisinin büyümesini sürdürdüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Millî gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Nereden nereye? Durmak yok, yola devam. Üretim cephesinde zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı oldu. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. İşsizlik oranımız 28 aydır tek haneli seviyelerde. Bütün bunları umut verici rakamlar olarak görüyoruz. Ama bu süreçte reel sektörümüzün talep ve beklentilerine de kulaklarımızı asla tıkamıyoruz. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki yaşanan her türlü sıkıntının, her türlü ihtiyacın, karşılaşılan her türlü zorluğun farkındayız. Ekonomik istikrar programımıza halel getirmeden, bu talepleri karşılamaya büyük önem veriyoruz. Hükûmet ve siyaset kurumu olarak asli görevimiz sorunlara çözüm bulmaktır. 23 yıldır hep bunu yaptık, bundan sonra da çözüm üreten biz olacağız. Bu süreçte sizden gelen bilgilerin ve yapacağınız bilgilendirmelerin son derece mühim olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Ben sizlere, bu kadroya inanıyor ve sonuna kadar güveniyorum. Allah’ın izniyle Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, heyecanları sizlerle birlikte yaşatacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidar olarak karşılarında sadece küresel ve bölgesel sınamaların olmadığını, bunlarla birlikte Türk ekonomisine çelme takmaya adeta ahdetmiş bir ana muhalefet partisinin de olduğunu söyledi.
“Yolsuzluk operasyonları başlayınca beytülmala çöreklenmiş yan kesicileri yargıdan kurtarmak için biliyorsunuz boykot diye bir şey uydurdular” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine destek vermeyen hangi marka, kurum, şirket, basın yayın kuruluşu varsa hepsini bu boykot torbasının içine doldurduklarını kaydetti.
CHP’nin mitinglerinde bu markaları yuhalatmaktan hedef göstermeye kadar akıl ve vicdanla bağdaşmayan her şeyi yaptığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat ne yaptılarsa muvaffak olamadılar. Ülkemiz genelindeki boykot çağrıları, diğer bütün işleri gibi hep ellerinde patladı” diye konuştu.
Küresel ekonominin, koronavirüs salgınıyla yaşadığı şokun etkilerini hâlen atlatamadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaret zincirinin kırılan halkalarının henüz tam manasıyla onarılamadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada bir ara son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon ile üretim ve istihdam meselesinin birçok ülkenin başını ağrıtmaya devam ettiğini belirtti.
Batılı ülkeler dahil pek çok yerde enflasyonun endişe kaynağı olmaktan çıktığının söylenemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, nitekim bunun işaretlerini yapılan açıklamalarda yakinen gördüklerini, enflasyonla mücadelede belli bir aşama kaydeden ülkelerin dahi tedbiri, temkini ve teyakkuz hâlini elden bırakmadığını söyledi.
“Dörtlü deklarasyon, bölgemizde kalıcı barışa giden yolda yeni bir kilometre taşı olmalı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabii bir de buna bizim coğrafyamızda yaşanan sıcak çatışmaları eklemek gerekir. Dördüncü yılına yaklaşan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ekonomi ve finans piyasalarında yol açtığı tedirginliği hepimiz gayet iyi biliyoruz. Aynı şekilde Amerika ile Çin arasında son günlerde tekrar kızışan tarife gerilimi de küresel ekonomi üzerinde ilave bir baskı oluşturuyor. Türkiye olarak işte böyle bir atmosferde hem ülkemizi çatışmalardan uzak tutmaya hem 6 Şubat felaketinin yaralarını sarmaya hem de ekonomide belirlediğimiz hedeflere ulaşmaya çalışıyoruz."
Dün, bölgemizin son 2 yıldır kanayan en büyük yarası olan Gazze soykırımını durdurma noktasında önemli bir adım attıklarını hatırlatan Erdoğan, "Liderler olarak Şarm el-Şeyh'te güçlü bir irade ortaya koyduk. Amerikan Başkanı Sayın Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın es Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim ile birlikte imzaladığımız dörtlü deklarasyonun bölgemizde kalıcı barışa giden yolda yeni bir kilometre taşı olmasını ümit ediyorum. Hamdolsun, bugün Gazze'de buruk da olsa çocukların yüzleri gülüyor. Yardım görevlileri hamdolsun, şükür secdesi yapıyor. Anneler 2 yıl sonra ilk defa çocuklarını sokağa yukarıdan bomba yağar korkusu olmadan gönderebiliyor. Sadece bunları görmek bile bizim için bahtiyarlıktır. Elbette bunları söylerken şu gerçeği de unutmuyoruz. Geride 68 bin şehit, 170 binden fazla yaralı, yıkılmış şehirler, paramparça olmuş hayatlar, yetim ve öksüz çocuklar bırakan soykırımın yol açtığı tahribatı ortadan kaldırmak belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak. Annesi, babası, kardeşi gözlerinin önünde canice katledilen o masum yavrular hayatları boyunca bunun ıstırabını hep yüreklerinde hissedecek." diye ekledi.
“Gazze'yi yeniden ayağa kaldırmamız ve Gazzeli kardeşlerimize can suyu olmamız gerekiyor”
Filistin'in yeniden ayağa kaldırılmasının muhtemelen yıllar alacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Olayın bir inşa süresi var, bir de ihya süresi var. İnşa ve ihya. Türkiye'nin üzerine burada önemli bir görev düşüyor. Tabii bunu başta Amerika olmak üzere Körfez ülkeleri hep birlikte görüşecek, tartışacak ve bu konuda ne gibi adımlar atacağımızı bir karara bağlayacağız." ifadesini kullandı.
Bütün bunlara rağmen 2 yıllık acının, katliamın ve zulmün ardından Gazze'de ateşkesin sağlanmasını çok kıymetli bulduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Şimdi hep beraber Filistin'in yaralarını sarmamız, Gazze'yi yeniden ayağa kaldırmamız ve Gazzeli kardeşlerimize can suyu olmamız gerekiyor. Türkiye olarak bunun için çalışacak, bu anlayışla sürecin her aşamasını yakından takip edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin istikbali için bu süreci sabırla, basiretle, dirayetle ve suhuletle yönetmeye gayret edeceğiz. Arzumuz dün atılan anlamlı adımın kalıcı ve adil bir barışla taçlanmasıdır. Hiç şüphesiz bunun tek yolu da 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasıdır. İnşallah o güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum." (İLKHA)