Tarih: 05.10.2025 11:29

Filistin Âlimler Birliği Başkanı Tekruri anlattı: Aksa Tufanı işgal rejimi için sonun başlangıcı mı?

Facebook Twitter Linked-in

7 Ekim 2023'te başlayan Aksa Tufanı sonrasından işgal rejiminin Gazze'ye yönelik sürdürdüğü soykırım 2 yılı geride bırakırken halkın tüm zorluklara, açlığa rağmen topraklarını terk etmemesi ve direnişi hala ayakta olması siyonist rejimi hayrete düşürüyor.

Aksa Tufanı'nın yıldönümü münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan Filistin Âlimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, işgalin sürdürdüğü soykırımın nedeni, Aksa Tufanı'nın dünyada oluşturduğu etki ve Gazze'ye yönelik ortaya konulmak istenen ihanet planlarına dair önemli açıklamalarda bulundu.

"Aksa Tufanı işgalcilerin gerçek yüzünü ortaya koydu"

Nihai hedefi Mescid-i Aksa'nın kurtarılması olan Aksa Tufanı'nın büyük hedeflere ulaştığını ve ulaşmaya devam ettiğini söyleyen Tekruri, "Bu tufan, düşmanın gücünü geri dönülmez şekilde kırdı. Trump, Netanyahu ve bazı ajanları bu hasarı onarmaya çalışsalar da artık onarılamaz. Allah'ın izniyle, bu rejim kırıldı, çirkinliği açığa çıktı ve tüm dünyaya rezil oldu. Tüm dünyadan gizledikleri hakikatler açığa çıktı. İnsan hakları, siviller, çocuklar… Tün bunlar işgalcilerin cürümleriyle yok edildi. Aksa Tufanı yaşanan bu zulmü, işgalcilerin rezilliğini ve gerçek yüzlerini ortaya koydu. Aslında Aksa Tufanı, bölgemizde yürütülen normalleşme koşullarında bitmek üzere olan ya da neredeyse unutulmuş Filistin davasını yeniden canlandırdı. Onu yeniden diriltti ki meyvelerini versin." dedi.

Filistin halkının ağır acılar yaşadığını, Gazze'deki halkın birçok şeyi feda ettiğini hatırlatan Tekruri,  "Çocukları ve kadınları öldürüldü, hastaneleri, camileri, okulları, evleri yıkıldı. Ama bu düşman gerçek yüzünü gösterdi. İşgalcinin bu topraklardan kovulması ancak yüzünün rezil edilmesinden ve hakikatinin açığa çıkarılmasından sonra mümkün olacaktır." diye konuştu.

"İşledikleri suçlar kaybettikleri prestijlerinin bir kısmını geri kazanmak içindir"

Aksa Tufanı'nın siyonist rejim başta olmak üzere tüm dünyayı etkilediğini belirten Tekruri, "Aksa Tufanı, işgalcilerin güvenlik sistemini çökertti. Hiçbir şeyin ondan gizlenmediği yönündeki iddialarını çürüttü. Hâlbuki her şeyden haberdar olmak, her şey üzerinde mutlak bilgi sahibi olmak sadece Allah'a mahsustur. Onların içten içe ne kadar kırılgan olduğu ortaya çıktı. Bu rejimin yaptığı her şey artık birer delilik. İşledikleri suçlar, yalnızca kaybettikleri prestijlerinin bir kısmını geri kazanmak içindir." şeklinde konuştu.

"Yöneticiler zulümlerini halklarından gizliyordu ama artık her şey ortaya çıktı"

Tekruri, "Bu tufan Batı'ya ve tüm dünyaya yayıldı. Kendisini iki surette gösterdi. Birincisi; içinde hayır ve insaniyet barındıran, ilkeli halkların yüzü... Bu yüzden gençler üniversitelerde ve sokaklarda meydana çıktı. İspanya ve İtalya örneğinde olduğu gibi bazı hükümetler olumlu tutum sergiledi. İkincisi; Amerika, Britanya, Fransa, Almanya gibi demokratik ve insancıl görünüp kendilerini dünyanın öncüsü olarak tanıtan zalim ve suç rejimlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Bu ülkelerin halkları gerçeği gördü. Yöneticiler zulümlerini belki halklarından gizliyordu ama artık her şey ortaya çıktı. Onların sözde demokrasilerinin aslında işgale desteklerinden ibaret olduğu ortaya çıktı. Bir başka sonucu ise normalleşme projesini çökertmesidir. Aksa Tufanı, normalleşme projesini izleyenleri utandırdı. Artık bu yol, en azından biraz onur sahibi olanlar için kapandı. Bundan sonra normalleşme girişimleri geri gelse bile belki bazı yöneticiler düzeyinde kalacak, hükümetleri kapsamayacaktır. Çünkü bu artık her anlamda reddedilmiştir. İşte bunlar Allah'ın Aksa Tufanı'ndaki bazı lütuflarındandır." dedi.

"Filistin için yapılacak herhangi bir hizmet mücahitlere danışılmadan karar verilemez"

Amerika ve siyonistlerin bazı İslam ülkeleri ile birlikte HAMAS'a anlaşma için sundukları şartların kabul edilemez olduğunu aktaran Tekruri, "Bu bir anlaşma metni değil Trump'ın planı. Zulmü ortadan kaldırma amacı da yoktur. Planlarını, Arap ve Müslüman liderlere 'insani bir duruş' ve 'savaşın sona erdirilmesi' görüntüsüyle sunmaya çalıştılar. Bu proje, Batı'nın İslam toprakları üzerindeki hâkimiyet projesini yeniden canlandırmak içindir. Bu plan ile amaçlanan, tüm Müslüman ülkelerin sınırlarını Sykes-Picot benzeri bir şekilde, siyonist-Amerikan vesayeti altında yeniden çizmektir. Bu yüzden ben bu ülkelere ve halklara şunu söylüyorum! Ya bu projeye dâhil olmadığınızı derhal ve açıkça ilan edin ya da kendinizi hainlerin akıbetine mahkûm etmiş olursunuz. Çünkü bu bir suçtur, bir işgaldir. Filistin ve Gazze için yapılacak herhangi bir hizmet, orada savaşan mücahitlere ve sahadaki direnişe danışılmadan alınan yabancı kararlarla yapılamaz. Buna bulaşan her ülke büyük bir hata işlemiş olur. Mantık, ilke, değer, hakikat ve bilgi şunu gerektirir. Mücahitlerle, onların liderleriyle istişare yapılmalıdır. Dolayısıyla mücahitlerin olmadığı, onlarla mutabakata varılmayan her anlaşma reddedilmiştir. Gazze'ye, Filistin'e, Filistin halkına ve toprağına zarar verir." diye konuştu.

"Bu planı ne Filistin halkı ne Müslümanlar ne Araplar ne de yeryüzündeki herhangi bir insan kabul etmemeli"

Tekruri, "2 yıl boyunca direnişi terk eden bu pasifler, şimdi gelip kalan hakları gasp etmek ve halkımıza, topraklarımıza ihanet etmek istiyorlar. Bu anlaşmada siyonist rejimin geri çekilmesi öngörülmüyor. Arap liderlerinin söylediklerinden çıkan iki ihtimal var. Ya Trump ve Netanyahu'nun medyaya açıkladığı şey, toplantıda konuştuklarından farklıdır bu durumda toplantıya katılan bütün Arap ve Müslüman liderlerin çıkıp, 'bize sunulan şey, konuştuğumuz şey değildi' demeleri gerekir. Ya da Allah korusun eğer bu onların gerçekten üzerinde anlaştığı şeyse, o zaman bu bir felakettir. Bu, Gazze'de işgalcilerinin, Trump ve Tony Blair olmasını kabul etmek anlamına gelir. Yani Blair ve Trump Gazze'yi yönetecek. Trump'ın açıkladığı budur. Eğer buna razı değillerse çıkıp söylesinler. Ancak Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarına göre, işgal ordusu Gazze'den ne kısa vadede ne uzun vadede çekilmeyecek. Bu onların sözleridir. Netanyahu açıkça, bu anlaşmanın Arap dünyasını HAMAS ile karşı karşıya getirdiğini ve işgal ordusunun Gazze'den çekilmesinin şart koşulmadığını söyledi. İşte açıklanan budur. Trump'ın ve Netanyahu'nun sözlerinde de bu vardı. Bu toplantıya katılan Arap ve Müslüman liderler de bunu duydular. Eğer bu doğruysa, bu planı ne Filistin halkı ne Müslümanlar ne Araplar ne de yeryüzündeki herhangi bir insan kabul etmemeli. Eğer onlar buna razı olduysa, onların sözleri bizi bağlamaz. Şayet bu anlaşma görüşmede sunulan değilse çıkıp Pakistan gibi 'bize sunulan anlaşma bu değildi' desinler." şeklinde konuştu.

"Bu plan işgali genişletme planıdır."

Söz konusu planın Filistin devleti kurulması, işgalin sona ermesi, esir takasının yapılması halinde uygulanabileceğini ve direnişi silahlarını Filistin devletine teslim edebileceğini söyleyen Tekruri, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Direnişin elindeki esirlerin teslimi karşılığında işgal ordusu geri çekilmeli. Oysa Trump ve Netanyahu, konferans sonrasından açıkladıkları plan işgaldir. Bu yalnızca Filistin’de değil, imza atanların ülkeleri dâhil olmak üzere etrafındaki ülkelere de yayılmaktadır. Bu plan işgali genişletme planıdır. Gazze'den gelen mesajlarda, 'durumumuz ne olursa olsun bu anlaşmayı kabul etmeyin! Çünkü bu anlaşma üzerimizdeki katliamı ya da göçü sona erdirmeyecek, aksine artıracaktır.' İfadeleri yer alıyor. Dolayısıyla Gazze halkı anlaşmayı reddediyor. Biz de temenni ediyoruz ki, üzerlerindeki bu ağır durum hafiflesin ve bu suç niteliğindeki imha durdurulsun." (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —