Rişk, yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun “yeni Nazi başbakanı” olarak, ABD’nin değişmez desteğiyle, Arap ve İslam topraklarının daha fazlasını yutmak amacıyla işgal "devletini" genişletme niyetini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Netanyahu’nun bu hayallerini pazarlarken “efsanevi Talmudî hurafelere” dayandığını ifade eden Rişk, Netanyahu’nun hem şahsı hem partisi hem de temsil ettiği kitleyle gerçek anlamda aşırı sağcı Siyonizmin en uç noktasını temsil ettiğini, bunun sadece Ben Gvir, Smotrich ve Harediler gibi isimlerle sınırlı olmadığını vurguladı.
Rişk, Netanyahu’nun Filistin halkına yönelik savaşını dini inançlardan hareketle yürüttüğünü, bu nedenle savaş dosyalarını — ateşkes ve yardım girişleri de dahil — “insanlık duygusu ve düşüncesinden yoksun bu hurafelere” göre ele aldığını kaydetti.
Aşırılıkçı Netanyahu’nun “Arapları ve Müslümanları istisnasız küçümsediğini, ülkelerine ve egemenliklerine saygı duymadığını, fırsat bulduğunda onlara zarar vermekten geri durmayacağını” söyleyen Rişk, savaşın ilk haftalarında bazı işgal askerlerinin üniformasında, Netanyahu’nun işgal rejimi sınırlarına dair vizyonunu gösteren basılı bir görselin yer aldığını, bunun rastgele bir fikir olmadığını açıkladı.
“İşgalci siyonist varlık inanç ve kurucu düşünce itibarıyla yayılmacıdır” diyen Rişk, Arap ülkelerine, özellikle de cephe hattındaki ülkelere, bu gerçeği idrak etme çağrısında bulundu.
Rişk, “İşgalle yüzleşmek ve onu mümkün olan güçle dizginlemek, Arap ve İslam dünyasında en öncelikli görev olmalıdır. Aksi halde, işgal yeni askeri ve siyasi dayatmalar oluşturacak. Bugün mümkün olan yarın mümkün olmayabilir. Ordusu kardeş Arap ülkelerimizin sınırında bekleyen işgalci, onu durduracak demir bir el bulamazsa içeri girecektir.” dedi.
İşgalin kuruluşundan bu yana “böl ve yönet” politikasına dayandığını ve bundan hâlâ fayda sağladığını belirten Rişk, “Eğer bugün Gazze yalnız bırakılırsa, korkumuz odur ki yarın bir başka Arap ya da İslam başkentinin halkı ‘Gazze’nin düştüğü gün biz de düşmüş olduk’ diyecektir” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz gün Netanyahu, “büyük israil vizyonu” diye tanımladığı projeye derin bağlılığını dile getirmişti. Bu, mevcut işgal altındaki Filistin sınırlarının ötesinde, Mısır ve Ürdün’ün bazı bölgelerini de kapsayan yayılmacı bir fikri kapsıyor. (İLKHA)