Tarih: 25.12.2025 19:15

HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı’dan RTÜK’e çağrı: Daha ne zamana kadar bu gidişatı izlemekle yetineceksiniz?

Facebook Twitter Linked-in

HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, sapkın akımların oluşturduğu tahribat, TV dizilerinin ahlaki çöküşe etkisi ve gıda israfı konuları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Televizyon dizilerindeki şiddet ve ailenin yapısına zarar veren yayınların Rus sosyologların dahi dikkatini çektiğini belirten Ramanlı, "RTÜK'e soruyoruz: Daha ne zamana kadar bu gidişatı izlemekle yetineceksiniz?" diye seslendi.

"Aile, nesil emniyetinin temelidir"

Ailenin; kültürün, ahlakın, inancın ve değerlerin nesilden nesile aktarıldığı temel kurum olduğunu belirten Ramanlı, "Nesil emniyeti ancak aile kurumunun muhafazasıyla sağlanabilir. Sağlam bir aile yapısı; köklerinden beslenen, bilinçli ve ahlaki zemini güçlü bir gençliğin teminatıdır." dedi.

Buna rağmen aileye ve medeniyet değerlerine karşı bilinçli bir saldırı yürütüldüğünü savunan Ramanlı, bu akımların meşru gösterilmeye çalışıldığını kaydetti.

"Masum çocukları buna alet eden ifadeler kamu vicdanını derinden yaralamıştır"

Geçtiğimiz günlerde bir siyasi parti temsilcisinin Meclis kürsüsünde yaptığı açıklamalara işaret eden Ramanlı, "Sapkın akımları savunmanın ötesine geçerek masum çocukları buna alet eden ifadeler kamu vicdanını derinden yaralamıştır. Bu yaklaşım, aile yapımızla ve toplumsal değerlerimizle bağdaşmamaktadır." dedi.

"Kanun teklifimiz bekletilmeden yasalaşmalı"

Çocukların ve gençlerin zararlı akımlardan korunmasına yönelik açık ve bağlayıcı bir yasal çerçeveye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Ramanlı, 17 Nisan 2025'te Meclis'e kapsamlı bir kanun teklifi sunduklarını hatırlattı. Ramanlı, "Sunduğumuz kanun teklifi daha fazla bekletilmemeli, bir an önce yasalaşmalıdır. Hiç kimse ideolojik fantezileri uğruna masum çocukların fıtratını hedef almamalıdır." dedi.

"Sapkın akımlar Avrupa merkezli fonlarla destekleniyor"

Sapkın akımların Avrupa ülkeleri tarafından fonlandığını ifade eden Ramanlı, "Hiç kimse kendi ideolojik fantezileri uğruna masum çocukların fıtratını hedef almamalıdır. Bu vesileyle, Avrupa merkezli fonlarla desteklenen ve Meclis çatısı altında 'lgbt'li çocuklar' gibi ifadelerle çocukları ideolojik bir yaklaşımın nesnesi hâline getiren anlayışı da kınıyoruz." şeklinde konuştu.

"Televizyon dizilerindeki şiddet ve ahlaki çöküntü Rus sosyologların bile dikkatinden kaçmadı"

Ramanlı, televizyon dizilerinin toplumsal etkisine de değinerek, dizilerde teşhircilik, aldatma, çarpık ilişkiler ve şiddetin özendirildiğini ifade etti.

Ailenin sürekli çatışma ve huzursuzluk kaynağı olarak sunulmasının aile kurumuna zarar verdiğini dile getiren Ramanlı, "Bu dizilerde ailenin sürekli çatışma, şiddet ve huzursuzluk kaynağı olarak sunulması, Rus sosyologların bile dikkatinden kaçmamış; aile kurumuna verdiği zararlar gündem konusu olmuştur." dedi.

"RTÜK'e soruyoruz: Daha ne zamana kadar bu gidişatı izlemekle yetineceksiniz?"

RTÜK'e çağrıda bulunan Ramanlı, "Aileyi bozacak kadar tehlikeler barındıran yapımlar yasaklanmak yerine yenileriyle ekranlarda yer buluyor. RTÜK'e soruyoruz: Daha ne zamana kadar bu gidişatı izlemekle yetineceksiniz?" diye sordu.

"Gençlerin karşısına 'sanatçı' sıfatıyla çıkarılan kişiler konusunda son derece dikkatli ve sorumlu davranılmalı"

Uyuşturucu bağımlılığıyla anılan bazı isimlerin 'sanatçı' sıfatıyla gençlerin karşısına çıkarılmasını da eleştiren Ramanlı, "Gençlik dönemi, bireyin rol model ihtiyacını en yoğun şekilde hissettiği kritik bir evredir. Bu nedenle gençlerin karşısına 'sanatçı' sıfatıyla çıkarılan kişiler konusunda son derece dikkatli ve sorumlu davranılmalı, kadim geleneğimize uygun tercihler yapılmalıdır. Bu tercihler, toplumun geleceğini inşa edecek değerlerle uyumlu olmalıdır." şeklinde konuştu.

"Üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri tüketilmeden israf ediliyor"

Basın toplantısında gıda israfına da değinen Ramanlı, "Dünya genelinde üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri tüketilmeden israf edilmekte; bu durum her yıl yaklaşık 1 trilyon dolarlık ekonomik kayba ve 3 milyar ton karbon salımına yol açmaktadır. Bu tablo, gıda israfının yalnızca bireysel tercihlerden kaynaklanan bir tüketim sorunu olmadığını; iktisadi adalet, çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal dayanışma ile doğrudan bağlantılı yapısal bir problem olduğunu açıkça ortaya koymaktadır." dedi.

Gıda israfının önlenmesinin Türkiye için bir tercih olmanın ötesinde bir zorunluluk hâline geldiğini belirten Ramanlı, "Ekonomik darboğazın geniş kitleleri etkilediği bir dönemde, israf edilen her gıda maddesi hem milli servetin kaybı hem de ihtiyaç sahiplerinin hakkının zayi edilmesi anlamına gelmektedir." ifadelerini kullandı.

"Devlet, yerel yönetimler ve vatandaş sorumluluk almalı"

Gıda israfıyla mücadelede devletin ve yerel yönetimlerin sorumluluğunun büyük olduğunu belirten Ramanlı, üretimden tüketime kadar tüm aşamaları kapsayan bütüncül politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, fazla gıdanın değerlendirilmesine yönelik yasal ve kurumsal altyapının oluşturulmasının önemine dikkat çeken Ramanlı, gıda tedarik zincirinde etkin bir atık yönetimi kurulması çağrısında bulundu.

Vatandaşlara da çağrıda bulunan Ramanlı, harcama ve tüketim tercihlerinde daha bilinçli davranılması gerektiğini belirterek, "Gıda israfını önlemek, gıdanın ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlamak ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarını teşvik etmek zorundayız." dedi.

"Paylaşım ve infak kültürü yeniden ihya edilmeli"

Gıda bcılığı sistemlerinin kurulması ve yaygınlaştırılmasının çözümün temel unsurlarından biri olduğunu ifade eden Ramanlı, "İnfak, paylaşım ve dayanışma kültürü hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yeniden ihya edilmelidir. Gıda israfı sorununun çözümü, ancak toplumun tüm kesimlerinin ortak dikkat ve sorumluluk bilinciyle mümkün olacaktır." diyerek sözlerini tamamladı. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —