Tarih: 27.10.2025 16:57

Kurtulmuş: Terörsüz Türkiye, Alparslan’ın ve Selahaddin'in çocuklarının yeni bir dönemin kapısını açmalarıdır

Facebook Twitter Linked-in

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Fethi Sekin Konferans Salonu'nda düzenlenen Balıkesir Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin başarılı üniversitelerinden Balıkesir Üniversitesi'nin akademik yıl açılış törenine katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Geçen bir asırlık sürede dünyanın şartlarının ve emperyalizmin niteliğinin değiştiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Dün çok kabaca silahla, tüfekle, topla yaptıklarına bugün yeni birtakım yöntemleri de ilave ederek, ekleyerek yeniden dünyayı şekillendirmek, yeniden dünyayı parsellemek, kendi güç dengelerini yeniden şekillendirmek istiyorlar. Bu yeni dönemde aynı şekilde böl-parçala-yönet politikasından asla vazgeçmiş değillerdir, sadece kullandıkları yöntemlere ilave yöntemler eklemişlerdir. Bunlardan birisi, vekalet savaşları adını verdikleri terör örgütleri üzerinden oluşturmaya çalıştıkları birtakım bölme, parçalama meseleleridir. Çok şükür bir asır sonra Türkiye Cumhuriyet tarihimizin yaklaşık 40 küsur yılını mücadele ile geçirdiğimiz, gerçekten arkasındaki devletlerin silah desteklerine, istihbarat desteklerine, lojistik desteklerine rağmen mücadeleyle geçirdiğimiz ve kahraman şehitlerimizin, gazilerimizin gayretiyle sahada önlediğimiz terör örgütünün bugün artık tamamen tasfiye edileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz.

Bu milletin içerisinde bir asır evvel koskoca coğrafyayı bölüp parçaladılar, ülkeleri birbirinden ayırdılar, hatta aynı aşireti ortasından cetvelle bölerek bir kısmını başka bir ülkenin, bir kısmını başka bir ülkenin sınırlarında bıraktılar. Ama bir şeyi başaramadılar, bu ülkenin insanlarının arasına düşmanlığı sokmayı başaramadılar, Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın ve diğer halkların arasına asla düşmanlığı sokamadılar, birliği, beraberliği yok edemediler. Bugün geldiğimiz noktada çok şükür artık Türkiye bu yeni dönemin şartlarına uygun yeni bir karar vermiş, terör örgütünün kendisini feshetmesini ilan etmesiyle birlikte terörü tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkaracak yeni bir döneme girmiştir.”

"Örgüt tamamen Türkiye'nin sınırlarından çekileceğini ilan etmiştir"

Kurtulmuş, dünyada bazı ülkelerde terörün çözüm noktasına 5-6 senede gelindiğini vurgulayarak, Türkiye'de ise yalnızca 1 senede örgütün kendisini feshettiğini ve silahlarını bırakacağı sürece gelindiğini ifade etti.

Dün itibarıyla da Terörsüz Türkiye oluşumunu sağlamak için tarihi bir eşiğin geride bırakıldığını anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Örgüt tamamen Türkiye'nin sınırlarından çekileceğini ve bir daha Türkiye'de terör eylemi olmayacağını ilan etmiştir. Ümit ve temenni ediyoruz, buradan çekilen örgütün ayrıca sınırlarımız ötesinde de varlığını en kısa süre içerisinde tasfiye etmesi ve artık sadece Türkiye'de değil, Suriye'de, Irak'ta, İran'da, başka bölgelerde de bir daha terörden bahsedilmediği bir döneme girmeyi temenni ediyoruz. Bunun için gayretle çalışıyoruz."

Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun perşembe günü 16. kez toplanacağını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Bugün geldiğimiz nokta, sizi temin ederim, birçok ülke bakımından uzun yıllar sürecek çalışmanın sonucudur. Belli bir noktaya geldik ve ümit ederim ki artık silahın tamamen geride bırakılmasıyla birlikte sadece demokrasinin, sadece fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz. Buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum, dünyanın hiçbir yerinde bir eli silahta, bir eli sandıkta olmaz. Eli sandıkta olanların bir daha elinin silahta olmamasını diliyoruz ve bunun için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz. Böylece bir asır evvel emperyalist oyunu nasıl bozuyorsak şimdi de bu oyunu bozuyoruz.

Şöyle filmi biraz birkaç yıl öncesine alın. Suriye'deki iç savaş devam ederken birkaç hafta içerisinde 'DEAŞ' denilen bir örgütün nasıl Suriye'ye ve Irak'a getirildiğini, nasıl silahlandırıldığını, nasıl hızlı bir şekilde şehirleri, kasabaları alarak oradaki demografik yapıyı değiştirdiğini dün gibi hatırlayınız. Aynı şekilde orada bulunan PKK'ya bağlı olan terör örgütlerine ne kadar büyük silah yardımları yapıldığını, binlerce tırın nasıl oraya sokulduğunu biliyoruz ama oyun tutmamıştır. Şimdi bu ülkenin halkları, emperyalizmin yeni oyununu bozacak ne Türk'ün ne Kürt'ün ne Arap'ın ne Sünni'nin ne Şii'nin ne Alevi'nin dostu olmayan küresel emperyalizme pabuç bırakmayacaktır. İnşallah bu bölgede ümit ediyoruz ki sadece fikirler konuşacak. Sadece insanlar arasında birlik, beraberlik, kardeşlik türküleri yer alacak. Yeni dönemin hayırlı olmasını, en kısa zamanda PKK başta olmak üzere bölgedeki bütün terör örgütlerinin artık aradan çekilmesini bekliyor ve bunun için gayret sarf ediyoruz."

“Dünyada yeni bir adil sistemin oluşabilmesi için hepimizin canla başla çalışması lazım”

Küresel sisteme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, bugün Birleşmiş Milletler’in barışı ve esenliği sağlamaktan aciz bir kurum haline geldiğini belirtti.

Dünyada küresel adalet arayışına öncülük yapmanın milletin vazifesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, özellikle üniversitelerin bu alanda öncü olması, fikir yetiştirmesi ve projelerle dünyaya yol göstermesini ümit ettiklerini vurguladı.

İnsanlığın küresel sistemdeki adalet arayışlarının özellikle son dönemde yaşanan büyük felaketler karşısında bir kere daha gün yüzüne çıktığını kaydeden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Rusya-Ukrayna arasında devam eden ve 3 yılı aşkın bir süredir maalesef yüz binlerce insanın ölümüne vesile olan savaş bugün de bitirilememiştir. Bu savaşın bitirilememesinin nedeni ne bizatihi Ukrayna ne bizatihi Rusya'dır. Bu savaşın bitirilememesinin nedeni uluslararası sistemin artık savaşları sona erdirme yeteneğini kaybetmiş olmasıdır. Neden? Çünkü veto sisteminin olduğu bir sistem. Ne Rusya ne Amerika ne Çin ne diğer veto sahibi ülkeler, herhangi birisi veto ederse açık bir zulmü insanlık önleyemiyor. Uzun yıllar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Ukrayna’ya karşı alınacak bütün kararlar Rusya tarafından veto edildi.

Aynı şekilde Gazze'de devam eden insanlık tarihinin gördüğü en büyük soykırım, Hitler'i bile mezarında sağa sola döndürecek kadar büyük bir vahşetin yaşandığı, Yahudi Holokost’unun bile çok üstünde olan bu soykırım önlenememiştir. Bunun sebebi ne Netanyahu'nun caniliği ne israilin elindeki olağanüstü güçlü silahlar ne de bir başka ülkenin ona verdiği destektir. Bunun önlenememesinin esas sebebi, işlemeyen bir uluslararası siyasi mimariye sahip olmamızdır. israile karşı Birleşmiş Milletler'de hangi veto kararı alırsanız alın, Amerika'nın vetosu soykırımın devamı için yeşil ışık niteliği taşımıştır. Dolayısıyla bu çerçevede dünyada yeni bir adil sistemin, küresel bir siyasal mimarinin oluşabilmesi için yani yeryüzünde adalet dağıtamayan bu sistemin, güvenlik sağlayamayan bu sistemin ve insan onurunu koruyamayan bu sistemin değişebilmesi için hepimizin canla başla çalışması lazım. Bu sadece siyasetin vazifesi değil, aynı zamanda akademinin, sivil toplum kuruluşlarımızın vazifesidir.”

Yeni bir küresel, siyasal mimarinin ortaya konulmasının şart olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bunun için Birleşmiş Milletler sistemi başta olmak üzere küresel sistemin bütün kuruluşlarının yeni baştan dizayn edilmesi gerektiğini ifade etti.

Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Bana sorarsanız, tamirat tadilatla uğraşmak yerine, şimdi bu 8 milyar insan bir asır evvel 2 milyar insan için kurulan, o günkü 51 ülke için kurulan sistem yerine yeniden A'dan Z'ye yeni ve adil bir dünya sistemini inşa etmelidir. Bu sistemin artık yürümez olduğu için fazla söz söylemeye gerek yok. Bu 8 milyar insanın her gün sosyal medyasıyla, medya kuruluşlarıyla, geleneksel medyasıyla izlediği Gazze sistemin aynası durumundadır. Herkese, görmek istemeyen gözlere ve gönüllere bile insanlığın bittiğini ve dünya sisteminin çalışmadığını açık bir şekilde göstermektedir. Onun için diyoruz ki, bu küresel adalet vizyonumuzun ilk şartı olan yeni bir siyasal mimariye başlanmalı ve insanlığın beklentisi böylece sağlanmalıdır. Çünkü uluslararası sistemin ilk kurallarından birisi meşruiyettir.”

 “Dünyada ekonomik adaletsizliğe karşı bir şeylerin yanlış gittiğini biliyoruz”

Uluslararası alanda küresel adalet arayışının ikinci ayağını ise ekonomi alanındaki adaletsizliklerin oluşturduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Ekonomik adaletsizliğe karşı bir şeylerin yanlış gittiğini, bir şeylerin ekonomi alanında da aynen siyaset alanında olduğu gibi yanlış iliklendiğini biliyoruz. Bugün dünyada insani yardımlardan, insani felaketlerden bahsediyoruz. Türkiye olarak övünçle ifade edebiliriz ki dünyada milli gelirine oranla insani yardımlarda dünyanın ilk 3 ülkesinden birisiyiz. Ancak dünyadaki bütün bu insani yardım tezlerine rağmen 700 milyon insanın 2 dolardan aşağı günlük geçimle karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu acı bir şekilde takip ediyoruz. Dünyanın 8'de 1’inin temiz suya erişiminin olmadığını biliyoruz. Yoksulluk ve adaletsizliğin dünyanın her yerinde hakim olduğunu görüyoruz.

Bunlar sadece hükümetlerin yanlış politikalarının sonucu değildir. Bunlar dünyada ekonomi alanında da işlerin yanlış gittiğinin göstergesidir. Bu kadar büyük zenginliklere sahip olan ülkelerin hem de 21. yüzyılı artık epey ilerlediğimiz bu dönemde dünyanın büyük güçleri tarafından nasıl kaynaklarının yağmalanmak için harekete geçildiğini görüyorsunuz.

Sadece son günlerde yaşadığımız değerli metaller üzerindeki tartışmaların bile başlı başına dünyadaki ekonomik adaletsizliği bir felakete doğru sürükleyeceği aşikardır. Dolayısıyla karşılaştığımız şey, yönetimlerin zafiyeti, hükümetlerin başarısızlığı sadece falanca ülkenin kendine ait bir sorunu değildir. Yaşadığımız mesele hem siyasal anlamda hem küresel ekonomik anlamda bir medeniyet krizidir. Hakkı, hakkaniyeti, adaleti, dünyanın hep beraber insanlığın ortak evi olduğu gerçeğini unutan, Batı medeniyetinin uzun yıllar sürdürdüğü emperyal ve neoemperyal politikalarının sonucudur. Artık buna bir ‘Dur’ demek, yeni adil bir küresel ekonomik sistemin kuruluşu için çaba sarf etmek, her bir öğretim üyemizin, her bir düşünce sahibinin ortak sorumluluğudur.”

“Dünyada hiç kimse yoksulluğa ve yokluğa terk edilmemelidir”

Dünyada yeni bir ekonomik adaletin nasıl sağlanabileceği tartışmasının ekonomi biliminin en temel meselelerinden birisi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Dünyada hiç kimse yoksulluğa ve yokluğa terk edilmemelidir. Çünkü dünyanın kaynakları 8 milyar insana fazla fazla yetecek ve artacak durumdadır. Mesele kaynakların azlığı değil, kaynakların bölüşülememesi meselesidir. Bunun için diyoruz ki, her bir insanın, her bir insanın onurlu bir şekilde yaşayacağı, kimsenin başkasına muhtaç olmayacağı, kimsenin yoksulluğa terk edilmeyeceği yeni formülleri bulmak zorundayız.

Dünyadaki ekonomideki adaletsizliğin en temel nedenlerinden birisi tekelleşmedir. Birçok ülkede antitröst yasaları olmasına rağmen maalesef tekel sahipleri yan yollar bularak tekellerini daha da kuvvetli hale getirmektedir. Bir ülkenin ekonomisinin gücü halka dayalı olmasını ölçen önemli barometrelerden birisi tekelleşmeyi ne kadar önleyebildiğiyle bağlantılıdır.

Yine aynı şekilde şirketlerin demokratikleştirilmesi, piyasanın insanileştirilmesi gibi alanlarda da üniversitelerimizin, akademimizin ekonomi bilimine ciddi katkılar yapmasını bekliyoruz. Ayrıca son yıllarda üzerinde çok sıkça durulan adil üretim ve adil paylaşım konusu bundan sonraki dönemde fevkalade ciddi şekilde gündeme gelecektir.”

Terörsüz Türkiye hedefine de işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Sizi temin ederim ki terörsüz bir bölge demektir. Ortadoğu’yu babalarının çiftliği gibi bulan ve burada istedikleri gibi at oynatanların atlarının bir daha bu bölgeye girmemesi demektir. Terörsüz Türkiye bu bölgeyi istedikleri gibi tasnif edeceklerini zannedenlere karşı birlik ruhuyla Anadolu’nun, Mezopotamya’nın, Ortadoğu’nun bütün halklarının bir araya gelerek yani Alparslan’ın çocuklarının, Kılıçarslan’ın çocuklarının, Selahaddin Eyyubi’nin çocuklarının bir araya gelerek, ya Allah diyerek yeniden ayağa kalkması ve insanlığa, insanlığı öğreteceği yeni bir dönemin kapısını açmaları demektir. Allah hayırlı etsin, Allah bu milleti hep birlikte beraberlik içerisinde daha nice günlere ulaşmayı nasip etsin diyorum.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —