Nurcan Damlayıcı

Tarih: 28.09.2025 21:24

Yarının Sessizliğinde Büyüyen Özlem

Facebook Twitter Linked-in

Özlem… insanın içini kavuran en derin hislerden biri. Zamanla sönmeyen, aksine her hatırlayışta yeniden alevlenen; kor misali içinde yanmaya devam eden bir ateş. Belki bir insana, belki bir mekâna, belki de asla geri dönmeyecek bir zamana duyulan ihtiyaçtır özlem. Gözlerini kapattığında, bir anlığına kaybolmuş anların içine düşersin; ama gözlerini açtığında yalnızca bugünün yabancılığı kalır.

Bazen özlem bir insana olur. Hâlâ hayatta olsa bile artık yolların kesişmeyeceği, kaderin sayfalarından çoktan silinmiş birine… Varlığını bilirsin, adını duyduğunda kalbin hâlâ titrer; ama geri dönmez. O kişi artık senin değildir; hayatında sadece bir boşluktan ibarettir. Ve işte o boşluk, insanın en derin yerinde yankılanır. Çünkü özlem, varlığın yoksunluğudur.

Bir de aitlik hissi vardır özlenen. “Benim yerim burası, ben buraya aitim” diyebilmenin huzuru. Bir evin sıcaklığına, bir sofranın etrafında çoğalan seslere, bir kalbin içinde tamamlanmaya duyulan özlem… O his çekip alındığında, insan dünyanın en kalabalık yerinde bile yalnız kalır. Çünkü aitlik, varlığın kökleridir; köklerinden koparılan her insan, içinde görünmez bir eksiklik taşır.

Özlem bazen bir şarkının ilk notasına gizlenir. Dinlediğinde, seni bir anlığına yıllar öncesine götürür.

Alıştım diyorsun, atlattım artık. Hatta bir süre kendine inanıyorsun. Fakat bir gün sokakta yürürken, hiç ummadığın anda bir koku çarpar burnuna ve kalbin paramparça olur. Ya da hiç tanımadığın bir yüzün gülüşünde, yıllar öncesinden bir anı bulursun. O an bütün “artık atlattım” deyişlerin yıkılır. Donup kalırsın, adım atmak bile zor gelir. Yürümek zorunda olduğunu bilirsin, ama ruhun çoktan geçmişin ellerine bırakılmıştır.

Özlem aslında daima geçmişe duyulandır. Çünkü hiçbir şey aynı kalmaz; insanlar, şehirler, anılar, hatta sen. Bugün dediğin şey, yarının geçmişine dönüşürken, özlem de gelecekteki kalbine şimdiden bir iz bırakır. Zaman akar, sen değişirsin; ama kalbinde hep aynı kalacak tek şey, özlemin ta kendisidir.

Yine de özlem sadece yakıp yıkmaz. Onun da bir öğretisi vardır. Eğer özlem duyduğun şey sana gerçek bir sevgi vermişse, o özlem seni taşır. Her acıya rağmen içinde yaşamaya devam eder. Kimi zaman yıkıntılarının arasından büyür, kimi zaman en çaresiz anında elini tutar. Çünkü özlem, seni senden alırken sana başka bir sen verir. Biriktirdiğin boşluklarla birlikte olgunlaşırsın, sessizliğin içinde derinleşirsin.

İnsan bazen unuttuğunu sanır, bazen alıştığını… Ama özlem, asla unutulmaz. Sadece kabullenilir, içselleştirilir. Bir yanın hep eksik kalsa da, o eksiklik seni sen yapar.

Ve sonunda anlarsın:

Özlem, hayatın insana bıraktığı en ağır mirastır; ama aynı zamanda en kıymetli hatırlatmadır. Çünkü özlem, kalbinde hiç solmayan tek çiçektir; acısıyla büyür, güzelliğiyle yaşar ve sen o çiçekle yaşlanırsın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —