Tarih: 22.05.2025 12:11

Açlığı silah olarak kullanan işgal, neden şimdi Gazze'ye yardım girişine izin veriyor?

Facebook Twitter Linked-in

Gazze Şeridi'ndeki insani felaketin yürekleri burkarken, uluslararası baskıların artması ile insan hakları eleştirilerinin şiddetlenmesiyle, işgalci İsrail rejimi, tam kuşatmanın üzerinden 80 günü aşkın bir sürenin ardından sınırlı sayıda insani yardım tırının girişine izin vermeye başladı.

Ancak işgal makamlarının bu adımı “insani bir yanıt” olarak lanse etmesi, Filistinli uzmanlar ve analistler tarafından öfkeyle karşılandı. Onlara göre bu, işgalin imajını parlatmaya ve dünya kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir girişimdir; zira katliamlar ve sistematik aç bırakma politikası hâlâ sürüyor.

Bu yardımları Amerikan baskılarının bir sonucu olarak görenler de var, medyada açlık krizini yönetmek için kullanılan siyasi bir araç olarak değerlendirenler de. Ancak tüm analizlerin kesiştiği ortak bir gerçek var: Gazze’deki felaket devam ediyor ve Gazzelilere verilenler, iki milyondan fazla kuşatma altındaki insanın temel ihtiyaçlarının asgari düzeyine bile yaklaşmayan “koşullu kırıntılardan” ibaret.

İki temel boyut

Kuds Press'e göre bu bağlamda, siyaset analisti İyad el-Kura, “israilin Gazze’ye insani yardım girişine izin vermesi iki temel boyut taşımaktadır. Birincisi, israil artık uluslararası baskı karşısında direnemez hâle gelmiştir. Özellikle Gazze’deki insani felaketin derinleşmesi ve uluslararası kuruluşların artan eleştirileri bu durumu zorunlu kılmıştır,” dedi.

El-Kura, “Doğrudur, israil katliamlar işliyor ve sivilleri öldürüyor; ancak bazı konular uluslararası alanda özel bir ilgi görüyor. Özellikle Avrupa’dan gelen tepkiler artmaya başladı.” diye ekledi.

El-Kura’ya göre ikinci boyut ise, “HAMAS ile ABD arasında varılmış bir anlaşmanın parçası” olarak değerlendirilmelidir. Bu anlaşma kapsamında Gazze’ye yardımların girişi öngörülüyor. Siyaset analisti İyad el-Kura, “Washington, bu anlaşmanın uygulanması konusunda israile baskı yapıyor; çünkü bu hem Amerikalı esirler hem de çifte vatandaşlığa sahip israilli askerler dosyasında müzakere rolünü koruması açısından önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli analist sözlerine şöyle devam etti: “ABD, işgale baskı yapma gücünü göstermek istiyor. Çünkü yardım girişinin 2 aydan fazla süredir tamamen durdurulmuş olması, uluslararası alanda ABD’yi zor durumda bırakıyor.”

Oyalama politikası

Öte yandan, Filistinli araştırmacı Ali Ebu Rızk, “Şu ana kadar girişine izin verilen yardım, günde dokuz kamyonu geçmiyor. Bugün akşam saatlerine (Pazartesi) kadar bu sayı otuz kamyona ulaşabilir. Ancak bu sayı, önceki ateşkes döneminde günlük ortalama 600 kamyon girerken, sadece yüzde 5’ine tekabül ediyor.” dedi.

Ebu Rezzak, X platformunda yaptığı paylaşımda şunları yazdı: “Olan biten, açlık krizinin medyatik olarak yönetilmesidir. Medya, otuz yardım kamyonunun görüntüsünü yayımlayarak, kamuoyunu yanıltacak bir imaj yaratıyor.”

Araştırmacı, “Bu kamyonların çoğu yalnızca temel gıda maddeleri, un ve konserve taşıyor; taze gıdalar, et veya tavuk bulunmuyor. Bu da israilin, kişi başına düşen günlük kalori miktarını 1000 ila 1500 kalori arasında tutmasını sağlıyor." diye ekledi.

“Senaryonun en çirkin versiyonlarından birine göre, Gazze'deki hastanelere ilaç taşıyan kamyonların girmesi bekleniyor. Ancak Pazar gecesi, işgal uçakları Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’nde bir ilaç deposunu hedef aldı.” ifadelerine dikkat çeken Ebu Rezzak, bu saldırının genel siyasi ve askeri bağlamdan bağımsız düşünülemeyeceğini vurguladı.

Ebu Rezzak, “Gazze’ye yönelik kapsamlı kara harekâtı ve aç bırakma politikasına yönelik uluslararası kınamalar artarken, israil bir oyalama politikası izliyor. Yardım adı altında yeni bir yem sunuyor. Tam da Refah işgalinde yaptığı gibi... Sessizce ve gerçek bir baskı olmadan.”

Uluslararası kamuoyunu aldatma

Filistin Halkının Haklarını Destekleme Uluslararası Kurumu Başkanı Salah Abdül-Ati, 80 günü aşkın süredir uygulanan tam kuşatma ve sınır kapılarının kapalı tutulmasının ardından, işgalin sınırlı sayıda yardım kamyonunun girişine izin vermesini şiddetle kınadı. Abdül-Ati, benzeri görülmemiş insani kriz koşullarının sürdüğünü belirtti.

Abdül-Ati, “İnsani bir adım olarak lanse edilen bu zayıf girişim, aslında uluslararası kamuoyunu aldatma ve işgalin imajını aklama çabasından ibarettir.” dedi ve “Gazze'de 2,3 milyondan fazla sivil kuşatma altında yok edilirken, soykırım ve yıkım suçları sürüyor.” ifadelerini ekledi.

Açıklamasında ayrıca, “Bu sembolik kamyon sayısı, insanların hayatlarıyla alay etmektir ve yardımların siyasi olarak istismar edilmesidir.” diyen Abdül-Ati, Amerikan güvenlik şirketlerinden unsurların da israil-Amerikan ortak planı çerçevesinde Gazze’ye ulaştığına dikkat çekerek, “Bu planın amacı, yardımları demografik değişiklik aracı olarak kullanmak, UNRWA ve diğer uluslararası örgütlerin yerine geçerek Gazze’yi boşaltmak ve zorla işgal devletine katmaktır.” diye konuştu.

Bu adımın "insani bir atılım" olarak sunulmasına karşı uyarıda bulunan Abdül-Ati, “Uluslararası toplum bu aldatmacayı ifşa etmeli ve yardımların askeri bir araç haline getirilmesini reddetmelidir” çağrısında bulundu.

Filistinli hukukçu, “Gazze’ye yardım ulaştırmak yasal ve ahlaki bir haktır, pazarlık veya şantaja konu olamaz.” dedi.

Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlara, “bu davranışla iş birliğini reddetmeleri ve işgalin kontrolü dışında, güvenli ve kalıcı insani koridorlar aracılığıyla yeterli yardımın girişini sağlamaları” çağrısında bulunan Abdül-Ati, ayrıca Cenevre Sözleşmelerine taraf devletlere, “soykırımı ve toplu cezalandırmayı durdurma ve işgal liderlerini savaş suçlusu olarak yargılama sorumluluğunu üstlenmeleri” gerektiğini vurguladı.

Son olarak Abdül-Ati, medya organları ve insan hakları kuruluşlarına, “yardımlar üzerinden yapılan manipülasyonları açığa çıkarma ve Gazze’deki insani felaketin gerçek yüzünü dünyaya duyurma” çağrısında bulundu.

Bilindiği üzere işgal güçleri, 18 Mart 2025 sabahından itibaren Gazze Şeridi’ne hava saldırılarını yeniden başlatarak saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu saldırılar, 60 gün süren ve ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğuyla varılan ateşkes anlaşmasını bozarak başladı ve şu ana dek 12 binden fazla Filistinlinin şehit olmasına veya yaralanmasına neden oldu.

7 Ekim 2023’ten bu yana ABD’nin desteğiyle Gazze'de soykırım gerçekleştiren İşgal ordusu, büyük kısmı çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 174 bin 500 şehit ve yaralıya, ayrıca 14 binden fazla kayıp vakasına neden oldu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —