10720,36%-0,06
41,81% 0,21
48,58% 0,39
5396,00% 1,10
8923,84% -1,56
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması Diyarbakır'da gerçekleştiriliyor. Programa HAMAS yetkilileri de katıldı.
Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu’nda yapılıyor.
Programın ikinci gününün üçüncü oturumunda konuşan Yaman, Kur'an-ı Kerim'de 400 ayet-i kerimede Allah’ın doğrudan aileden bahsettiğini hatırlattı.
Tutarsızlığı olmayan, çelişkisi olmayan tek kaynak, tek düşünce, tek sistem Kur'an'ı Kerim olduğunu vurgulayan Yaman, bugün ülkelerin anayasa kaynağını çelişkili olan filozofların sözlerinin oluşturduğunu söyledi.
“Dolaylı olarak söylersek Kur'an-ı Kerim tamamı aileden bahsediyor”
Yaman, “Geçmişten bugüne macerası, tabi aile derken kurum olarak söylüyoruz, aile kurumu olarak. Tabi biraz belki alıntılar yapacağım, o yüzden yeri yer notlarımdan da istifade edeceğim. Kur'an-ı Kerim'de malumunuz 400 ayet-i kerimede Allah’u Teala doğrudan aileden bahsediyor. 400 ayet-i kerim. Dolaylı olarak söylersek Kur'an-ı Kerim tamamı aileden bahsediyor. Tevrat, 7800 küsur ayet, tahrif edilmiş filan. Tevrat'ın 200 ayeti doğrudan aileden bahsediyor. Elimizdeki İncil'ler, İncil'lerin ortalama 100 tane ayeti aileden bahsediyor. 1500 tane hadis-i şerif doğrudan aileden bahsediyor. İslam fıkhının yüzde 30'u aile kurumundan bahsediyor. İslam felsefesinin yüzde otuzu aileden bahsediyor. Ve İslam ahlakının yüzde otuzu aileden bahsediyor. Haliyle dinin üçte bir aile.” dedi.
“Diğer din ve ideolojilerde de aile önemlidir”
Diğer dinlerin de aileden bahsettiğini ve tarihi sürece dikkat çeken Yaman, “Peki, bu diğer dinler, diğer ideolojiler için farklı mıdır? Şimdi ondan bahsedeceğim. Biraz geçmişten dedik aile kurumuna şöyle geniş bir perspektifte bakalım ve bugünün fotoğrafını çekmeye çalışalım. Fransız meşhur Hammurabi kanunlarını biliyorsunuz. Fransız arkeolog 1901 yılında İran'ın Huzistan bölgesinde. Kayanın üstünde bir heykel, altında uzunca bir yazı ve bu yazının Bâbi hükümdarı Milattan önce 18. yüzyılda yaşayan Hammurabi'nin ortaya koyulduğu anayasa olduğu anlaşılıp, uzun süren o yazıyı çözme 282 maddeden oluşuyor. Hammurabi Kanunları. Bunun 30 maddesi okunamamış. Dolayısıyla elimizde 252 maddesi var. Ve bu 252 madde dört tane başlıktan oluşuyor. Ticaret hukuku, medeni hukuk, aile hukuku ve ceza hukuku. Peki milattan önce bin sekiz yüz toplarsak yaklaşık dört bin yıl önceden bahsediyoruz. 3800 yıl önce. Şimdi kitaplarımızda duymuşuz, çok tartışmalar yapılmış bunun üzerine. Bir sürü felsefi şeyler çıkarılmış bu Hammurabi Kanunlar üzerine. Fakat dörtte biri aileden bahsediyor. Ve mesela yeryüzünde keşfedilen en kapsamlı, en düzenli ilk anayasa metni. Bunun yüz yirmi sekizinci Maddesinde bir sözleşme ‘yani nikah akdi olmadan evlilik geçerli değil.’ Ve kadını korumak için öyle sert maddeler koymuş ki tartışılmış. Ahlaksızlığı önlemek için öyle sert maddeler konulmuş. Çünkü tartışılmış. Tabii ki abartılı ifadeler var. Tabii ki o zamanın şartlarına göre söylenmiş şeyler var. Ama ilk keşfedilen anayasanın dörtte birinin aile olması ve bunun çok açık, seçik, net aileyi koruma üzerine kurgulanması ahlaksızlıktan kurtulma, onu önleme üzerine kurulması çok önemli, çok değerli. Şimdi oradan Yunan medeniyetine gelelim. Tabii eski Yunanlıların ailelerini ne kadar önemsediklerini, sonraki eserlerden, kaynaklardan okuyoruz. Ama bakın çok bariz, çok açık keşifler yapılmış. Mesela aile kesinlikle sözleşme ile kurulur. Yani bugün nikah akdi dediğimiz Yunan düşüncesinde eskiden. Kadını korumak için böyle tedbirler almışlar ki bugün mesela hadis-i şerifte kadın için en ayrı yer evinin içidir, hatta evinin odasıdır, odasının da köşesidir diye hani okuduğumuz hadis-i şerifler var. Aynı ifadeler, aynı ifadeler antik Yunan'da kadın için kullanılmış. Kadın için en iyi yer evidir. Evinin odasıdır, odasını köşesidir. Şimdi bu tabi günümüzde işte kadını sınırlayan bir anlayış olarak görülmüş ve reddediliyor. Bu ayrı bir şey. Ama eski Yunanlar özellikle kadını ve aileyi korumaya yönelik çok hassas davranmışlar.” dedi.
“Filozofların aile ile ilgili güzel sözleri var”
Tarihten örnekler veren Yaman, “Peki Hazreti İsa’dan 4 asrı önce yaşayan Sokrates, hani meşru filozoflara geleceğim şimdi. Sokrates'in işte aile ile ilgili hani çok sözü var ve ne diyor? ‘Aile, ahlaki erdemlerin, faziletlerin öğrenildiği ve öğretildiği ilk merkezdir, ilk yerdir.’ Eğer ahlaktan bahsedecekse bunun için aile gideceksin, Sokrates öyle demiş. Aristo'nun filan hepsini tabii aktarmak çok vakit alacak ama önemli kısımlarını paylaşmam lazım. Mesela Demokritos, o da Socrates'le aynı zamanda yaşamış, çok önemli bir filozof. ‘Aile sevgisi, devlet sevgisinin ilk öğretmenidir.’ diyor. Yine Aristo'ya göre ailenin amacı yalnızca yaşamı sürdürmek değil, iyi yaşamayı sağlamaktır. Yaşamın kalitesini artırmaktır demek. Ve Hazreti İsa'dan yaklaşık bir asır önce yaşayan, Roma'nın en meşhur hatibi sayılan ve aynı zamanda devlet adamı, hukukçu ve yazar olan, hepimizin ismini duyduğu, Cicero. Cicero diyor ki, ‘evlilik ve aile yalnızca bireysel bir tercih değil, insan doğasının zorunlu düzendir. Aile hem ahlakın hem de yurttaşlık bilincinin okuludur. Devletin istikrarı, ailelerin sağlamlığına bağlıdır.’ Şimdi Yunan’ın eski antik Yunan sonrası ve Roma. Bakın Roma İmparatorluğu'nun en ünlü hükümdarlarında ve Stoa düşüncesinin bir bilgesi, bir filozofu olduğu için kendisine filozof kral da denilen Hazreti İsa'dan sonraki ikinci asırda yaşamış ve ne diyor? ‘Aile sorumluluğu, evrensel sorumluluk zincirinin başlangıcıdır.’ Yine Hazreti İsa'nın doğumundan 5 asır önce yaşayan, şimdi bu tarafa gidelim, Çin, Hindistan, Japonya, o tarafa gidelim. Bakın orada Hazreti İsa'dan aleyhisselam 5 asır önce yaşamış Konfüçyüs. Hani Konfüçyüs'ün sözleri diye sık sık paylaşıyoruz. Konfüçyüs ne diyor? ‘Ülkede düzen istiyorsan önce aileleri düzene sok. Aileler düzenli olursa, devlet güçlü olur; devlet güçlü olursa, dünya barış bulur.’ diyor. Yine aynı dönemde yaşayan Buda, Buda da ne diyor? ‘Eşler arasında sadakat ailenin en büyük koruyucusu.’ Hint toplumu, çok karmaşık bir toplum Hint düşüncesi. Onların en eski ve etkili bir hukuk kitabı var. Neydi o? Manusmruti. Manusmruti’ye göre aile, Drahman’ın yani alemdeki düzenin ve faziletin temeli. Hindu düşüncesine göre alemdeki düzen aileye bağlı. Günümüzde Hindistan'da siyaset ve strateji alanında hala ilham kaynağı olan göre aile toplumun en küçük ama en sağlam toplumudur. Krallığın düzeni aileler uyumlu olmasıyla mümkündür. Kadınların korunması ve çocukların eğitimi devletin istikrahı için vazgeçilmez. Ve Hindu öğretisine göre yaşamın dört evresinden biri aile. Aile kurmak, çocuk yetiştirmek.” ifadesini kullandı.
“Şu anki aile sorunlarının temelinde düşüncelerin problemli olması var”
Aile kurumunun önemi örneklendirerek sözlerine devam eden Özkan, şunları söyledi:
“Bakın şu anki aile sorunlarının temelinde düşüncelerin problemli olması var. İmam Gazali Hazretleri'nin ve hafitül felasete, düşünürlerin, filozofların tutarsızlığını bugün aile sorunlarının temel nedenleri arasındadır. Modern düşüncedeki düşünürleri filozofların tutarsızlığı aile kurumunu mahvetmiştir. Modernite diyeceğiz, kentleşme diyeceğiz, yok işte aydınlanma diyeceğiz, şu diyeceğiz. Bütün bunlar bir tarafa. Şimdi bakın Marx ne demiş? Hegel ne demiş? İşte pozitivizmin kurucusu ne demiş? Martin Heidegger ne demiş? Nietzsche ne demiş? Russo ne demiş? Bütün bunlar batını düşünürler. Aileyle ilgili çok güzel sözler söylemişler. Fakat aileyle ilgili güzel sözlerin yanında hepsi, istisnasız bütün batı düşünceleri ve geçmişteki bakın o Roma şu bu bütün bunların çok bariz çelişkileri var. Çok açık çelişkileri var. Bir yandan aile kurumunun öneminden bahsetmişler. Aile kurmanın ne kadar değerli devlet için, toplum için ne kadar gerekli olduğundan bahsetmişler. Ama öbür taraftan öbür taraftan aileyi bir ayak bağı olarak mı görmemişler? Aileyi emeği sömüren gereksiz bir ayrınt olarak mı görmemişler? Bir taraftan aileyi övüyorsun, gerekli görüyorsun, ama öbür taraftan da aileyi eleştiriyorsun. Saçma buluyorsun, gereksiz buluyorsun. Düşünürlerin yüzlercesini araştırdım, hepsi çelişkili. Hepsi tutarsız. Bu tutarsızlık, bu çelişkiler, maalesef devletlerin anayasalarının zemini olmuş. Onlarla şu anda İslam coğrafyaları dahil, anayasaların kaynağı bu düşünceler olmuş.”
“Türkiye bir rasyonel rejimle yönetiliyor. Pozitivist bir rejimle yönetiliyor”
“Türkiye bir rasyonel rejimle yönetiliyor. Pozitivist bir rejimle yönetiliyor.” Diyen Yaman, “August Compton, Jean Jacques Rousseau'nun bilmem Friedrich Nietzsche’nin bilmem bunların düşünceleriyle şekillenmiş bir devletten bahsediyorum. Peki bu kadar çelişkili filozof, bu kadar çelişki düşünce aileyi bozmadı mı? Bozdu. Demek ki aileyle ilgili sorunların temelinde çelişki yatıyor, tutarsızlık yatıyor. Peki tutarsızlığı olmayan, çelişkisi olmayan tek kaynak, tek düşünce, tek sistem kaldı elimizde. Vardı zaten. Tutarlı olan tek kaynak Kur'an'ı Kerim. Ve bunun da farkındalar. Bunu tepkiliyorlar ve bunun bu tutarlılığın dünyaya olan, gelecekteki etkisinden de haberdardırlar. O yüzden de ısrarla bunu geciktirmeye çalışıyorlar. O yüzden aile sorunlarını çok boyutlu konuşabiliriz. Çok farklı şekillerde konuşabiliriz fakat tutarlılık diyorum. Tutarlılık ve düşünce dinlerin, sadece dinlerin konusu değil, bütün düşünce ve ideolojilerin konusuydu.” (İLKHA)