İngiltere polisi, en az 60 kişinin, Filistin yanlısı ve işgal rejimi karşıtı hareket "Filistin Aksiyonu"na destek verdikleri gerekçesiyle yargılanacağını duyurdu. Hareket, Temmuz 2025'te yasaklanmış ve "terör örgütü" ilan edilmişti.

Yasak sonrası hareketin destekçilerinden 700'den fazla kişi gözaltına alınırken, bunlardan 522'si geçtiğimiz hafta sonu yapılan bir protestoda tutuklandı. Bu, başkent Londra'da bir protestoda kaydedilen en yüksek gözaltı sayısı olarak kayıtlara geçti.

Başsavcılık ofisi müdürü Steven Parkinson, yaptığı açıklamada, alınan kararların son protestolarda gözaltına alınan çok sayıda kişiyle ilgili olduğunu belirterek, önümüzdeki haftalarda daha fazla dava açılmasının beklendiğini ifade etti.

Temmuz ayında yapılan bir protestoda gözaltına alınan üç kişi, yasaklı hareketi desteklemek suçlamasıyla terör yasası kapsamında suçlanmıştı. Polis yetkilileri, suçlanan kişilerin 6 aya kadar hapis cezası ve ek yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğini belirtti.

İçişleri Bakanı Yvette Cooper, toplu gözaltıların ardından yaptığı açıklamada, "Birleşik Krallık'ta ulusal güvenlik ve kamu güvenliği her zaman önceliğimiz olmalı" ifadelerini kullandı.

Hareketin tarihçesi ve hedefleri

2020'de kurulan "Filistin Aksiyonu", özellikle 7 Ekim 2023'te siyonist rejimin Gazze'deki saldırılarını yoğunlaştırmasının ardından İngiltere'de gerçekleştirdiği eylemlerle tanındı.

Grup, siyonist rejimle iş yapan fabrikalarda üretimi durdurmayı hedefleyen eylemler düzenledi. Bunlar arasında Bristol'daki işgal rejimi savunma sanayi şirketi Elbit Systems fabrikasına yapılan müdahale öne çıkıyor; eylem, burada üretilen insansız hava araçlarının üretimini aksattı.

İngiltere hükümeti, Filistin Aksiyonu'nu 7 Temmuz 2025'te yasakladı. Yasak, hareketin İngiltere'deki bir hava üssüne girme eyleminden kısa süre sonra geldi ve eylem, siyonist rejimin Gazze'deki savaşında İngiltere'nin askeri desteğine tepki olarak düzenlenmişti.

Hareketin yasaklanması, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü gibi bazı kuruluşlar tarafından eleştirildi. Bu kuruluşlar, yasağın hukuki sınırları aştığını ve sonrasındaki gözaltıların ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini vurguladı. (İLKHA)