10851,83%-0,82
41,92% -0,04
48,87% 0,15
5431,82% -2,03
9188,44% -2,65
Gençlerin psikolojik durumunu değerlendiren Doç. Dr. Hatice İrem Özteke Kozan, günümüzde en çok yaşanan sorunların gelecek kaygısı, kimlik krizi ve aile içi ayrışmayla ilgili konular olduğunu belirtti. Sosyal medyanın etkisiyle gençlerin 'diğer insanlar ne yapıyor, hayatlarında neler oluyor' gibi konulara odaklandığını dile getiren Kozan,"Gençler sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslayarak kendi benliklerine ilişkin bir yer bulmaya çalışıyorlar. Bu durum onların psikolojik dünyasında ciddi bir baskı oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Kozan, "Günümüzde teknolojinin bu kadar hızlı ilerlediği, sosyal medyada her şeye ulaşılabildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu kadar hızlı değişen bir dünyaya herkesin ayak uydurması zor. Gençler de bu sürece uyum sağlamakta zorlanıyorlar çünkü çok hareketli ve karmaşık bir hayatın tam ortasındalar." dedi.
Akademik baskıların, gelecek kaygısının ve aile beklentilerinin artmasının gençlerde stres düzeyini yükselttiğini ifade eden Kozan, "Gençler bir yandan özgürleşmek, kendi ayakları üzerinde durmak istiyorlar; ama bir yandan da aileleriyle olan bağlarını koruma arzusu içindeler. Bu da içsel bir ikilem yaratıyor." diye belirtti.
Gençlerin psikolojik hallerine ilişkin değerlendirmede bulunan Kozan, "Ruh hallerini etkileyen en önemli faktörlerden biri, beklentilerin yüksek olması ve kimlik arayışı. 'Ben kimim, nereye aidim, gelecekte ne olmak istiyorum?' gibi sorular gençlerin zihinlerini karmaşıklaştırıyor. Bu durum da depresyon, kaygı gibi rahatsızlıkları tetikleyebiliyor." diye konuştu.
Ailenin insan hayatındaki yerine değinen Kozan,"Bir insan yetişkin de olsa, 50 ya da 60 yaşına da gelse aile onun için hep en ön plandadır. Aile, bireyin hayatında güvenli bir limandır." ifadelerine yer verdi.
Ergenlik döneminin bu anlamda özel bir süreç olduğunu vurgulayan Kozan, "Ergenlik öyle bir dönemdir ki, bir yandan çocukluktan getirdiğimiz ilk bağlarımız, annemiz babamız vardır; diğer yandan akranlara ve çevreye açılmaya başlarız. Gençler bir yandan ailelerinin gözünde hâlâ çocuk, diğer yandan ise büyüdüğünü ve kendi kararlarını verebileceğini düşünür. Bu da doğal bir çatışma yaratır." ifadelerini kullandı.
Ailenin bir gencin hayatında hiçbir zaman geri planda kalamayacağını belirten Doç. Dr. Kozan,"Ailenin gözünde çocuk kalmak ama bir yandan kendi kararlarını alamamak gençlerde büyük bir karmaşa oluşturabiliyor. Ancak aile her zaman güvenli bir sığınaktır. Gencin, 'Ne yaparsam yapayım ailem beni seviyor' duygusunu hissetmesi çok önemlidir. Biz bunu koşulsuz kabul diyoruz." dedi.
Kozan, ilaç kullanımındaki artışa da değinerek, bu durumun tek bir sebeple açıklanamayacağını ifade etti. Her bireyin yetişme ortamı, ailesi, okulu, çevresi ve sosyoekonomik koşullarının farklı olduğunu hatırlatan Kozan, "Her ailenin kendine özgü bir sistemi vardır. Dolayısıyla 'ilaç kullanımı iyidir' ya da 'kötüdür' demek yanlış olur. İlaç tek çare değildir. Terapi de en etkili yöntemlerden biridir." değerlendirmesinde bulundu.
Kozan, bazı rahatsızlıklarda ilaçsız tedavinin mümkün olduğunu, ancak psikotik bozukluklar, nevrotik bozukluklar ve majör depresyon gibi durumlarda ilaçsız tedavinin zorlaştığını belirterek, "Sosyal kaygı, sınav kaygısı veya gelecekle ilgili kararsızlık yaşayan bireylerde terapi en etkili yöntemlerin başında gelir. Ancak bazı durumlarda ilaç ve terapinin birlikte uygulanması en iyi sonuçları verebilir. Burada önemli olan, bireyin yaşadığı probleme uygun bir tedavi planı oluşturmaktır." dedi.
Doç. Dr. Hatice İrem Özteke Kozan, günümüz gençlerinin çok fazla kaos, gelecek kaygısı ve aile beklentileri arasında kaldığını vurgulayarak,"Kişinin kendine 'Beş yıl sonra, on yıl sonra nerede olacağım?' sorusunu sorması çok önemlidir. 'Ben kimim, ne istiyorum?' sorularını yanıtlayabilmek, doğru adımlar atabilmek açısından belirleyicidir." diye konuştu.
Kozan, bireylerin kendi değerleri doğrultusunda yaşamalarının önemine dikkat çekerek,"Benim hayattaki değerlerim ne? Önceliklerim neler? Ne için yaşıyorum? Bu soruları kendimize sorabilirsek, atacağımız adımlar da değerlerimizle örtüşür. Bu da bizi daha doyumlu bir yaşama ulaştırır." ifadelerini kullandı.
Gençlerle ilgili en önemli konulardan birinin sorumluluk bilinci olduğunu belirten Kozan, psikolojik dayanıklılık kavramına da dikkat çekti.
Kozan, "Psikolojik dayanıklılık, 'bana hiçbir şey olmaz' demek değildir. Esneme kapasitesidir. Problemlerle başa çıkabilme, bir zorluk yaşandığında 'Evet, bu oldu ama bundan sonra ne yapabilirim?' diyebilme becerisidir," dedi.
Kozan,'Hep pozitif düşün, olumlu ol' gibi yaklaşımların tek başına yeterli olmadığını belirterek,"Asıl önemli olan, problem yaşandığında çözüm odaklı düşünebilmek ve esneklik gösterebilmektir. Psikolojik dayanıklılığı artırmak, gençler için en önemli becerilerden biridir." şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Hatice İrem Özteke Kozan, günümüz gençliğini "yoğun baskı, kimlik arayışı ve aidiyet çatışmaları arasında sıkışmış bir kuşak" olarak tanımlayarak, bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan şeyin aile desteği, değer farkındalığı ve psikolojik dayanıklılığın geliştirilmesi olduğunu vurguladı. (İLKHA)