9398,53%1,29
38,75% 0,36
43,69% 0,38
4150,24% 1,14
6711,63% -0,27
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen tarafından organize edilen Genişletilmiş İl Divan Toplantısı, yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu Kurtuluş Kılınç’ın yaptığı program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Zekeriya Bilal’in tilavetinin ardından Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili ile Eğitim-Bir-Sen Adana 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Benli, birer selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen tarafından Adana’da düzenlenen Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, 28 Şubat sürecinden küresel sapkın LGBT projelerine, Gazze'de yaşanan soykırımdan kamu haklarına kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
“28 Şubat’taki utanılası postmodern kepazelikler geride kaldı”
Geçmişte yaşanan baskıcı uygulamaları hatırlatan Yalçın, “Gücümüzü yeterli miktarda bulmadığımız zamanlarda, üniversite önünde kurulan turnikeler, emek örgütlerinin darbecilere zemin hazırlayıp ‘buyurun gelin’ dediği aymazlık zamanları... 28 Şubat’taki utanılası postmodern kepazelik... Emek örgütü görünümlü yapıların köhne zihniyetlerin sopasına bürünmesi, milletinin inancına, değerine düşmanlık ettiği zamanların tavan yaptığı aymazlık zeminleri şimdi geride kaldı.” ifadelerini kullandı.
“Örgütlü gücümüz olmasa çocuklara LGBT propagandası yapılacaktı”
Yalçın, “Memur-Sen’in olduğu yerde 50 defa hesap yapılıyor. Daha geçen sefer yaşadık, bizim örgütlü gücümüz olmasa, biz deşifre etmesek, çocuklarımıza üzülerek ifade ediyorum ki LGBT propagandası yapacaklardı. Tahtaları mora boyama girişimi ile bir ders planı yayınlayarak çocuklara LGBT propagandası yapmaya kalktı bazı örgütlü sendikalı yapılar. Uluslararası kirli tezgâhı ülkemize hâkim kılmaya çalışarak, onların sivil ayaklarının lejyonerliğini yürütmeye çalışan bu yapılar olayın farkında bile değil. O günler geride kaldı. Tahtayı mora boyayamadılar ve bu hedeflerini gerçekleştiremedikleri için suratları mora döndü.” dedi.
“Toplumların kimyası ile oynanıyor”
Küresel güçlerin toplumsal yapılar üzerinde yürüttüğü projelere dikkat çeken Yalçın, “Dünyada küreselciler bir toplum dizaynına, bir mühendisliğe soyundular. Dünyanın her yerinde LGBT adı altında akımlar üzerinden toplumların kimyası ile oynamaya çalışıyorlar. Bazı ülkeler bunu fark ettiği için bu tür sapkın faaliyetlere müsaade etmiyor. Rusya, Hırvatistan, Macaristan ve Trump, Amerika’ya gelir gelmez o kesime mesaj verdi: ‘Bundan sonra müsaade yok’ diye. Toplumun kimyası ile, genetiği ile oynama uluslararası bir proje. Bu projede ne yapamazmışız? Çocuğumuza ‘kızım’ yahut ‘oğlum’ diyemezmişiz. Neymiş, çocuklar büyüdüğünde cinsiyetlerini kendileri belirleyeceklermiş.” şeklinde konuştu.
“Her 10 yılda bir işletilen darbe sistematiği son bulmalı”
Türkiye’nin bir daha darbe süreçlerine mahkûm edilmemesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Her 10 yılda bir işletilen darbe sistematiğinin adının bile anılmamasını, Türkiye’nin toparlanmasını, ayağa kalkarak coğrafyanın umudu olma iddia ve misyonunun tam olarak yerine getirmesine fırsat verilmesini önemsiyor ve bunun için haysiyetli ve omurgalı durmaya devam ediyoruz. Hep millet iradesinin yanında durduk, hiçbir zaman darbecilerin oyundaki paydaşı olmadık. Bu ülkenin sorunu sivil görünümlü üniformalı yapılardır.” dedi.
"Bu çağın ortasında soykırıma sessiz kalmak, ona ortak olmaktır"
Gazze'de 19 aydır süren katliama dikkat çeken Yalçın, “Coğrafyanın neresi olursa olsun, diline, dinine, rengine bakılmaksızın, ‘mazlumun dini sorulmaz’ şiarınca mazlum ülkelerin sesi, soluğu olmaktır. Bunun için Gazze’de 19 aydır bir cinayet şebekesi soykırım yapıyor ve 60 bin kadın, çocuk, yaşlı çoğunlukta olmak üzere insan hayatını kaybetti. 100 bini aşan kitle yaralandı. Ayakta kalırsa muhtemelen bunların on binlercesi engelli olarak hayata devam edecek. Bu çağın ortasında soykırıma sessiz kalmak, ona ortak olmaktır.” ifadelerini kullandı.
“Sendika olarak Gazze için tüm eylemlerde ön saflarda yer aldık”
Gazze konusunda sendika olarak verdikleri desteği anlatan Yalçın, “19 aylık süreç içerisinde nerede bir Filistin eylemi var ise, Gazze’ye ilişkin bir çığlık var ise ya o organizasyonun başını çektik yahut en büyük sosyal ortak olarak omuz verdik. Cumartesi günü bu anlamda Adana’da organizasyon var. Sendikamız organizasyonun komitesinin içerisinde. Buradaki tüm arkadaşlarımızın bu konuda hassas davrandığını biliyor, çoluğuyla çocuğuyla orada olması konusunda herkesin hassas davranacağını düşünüyorum. Yarın inancımız gereği bize yaptıklarımız kadar, yapmamız gerekenleri yapmamızın da hesabı sorulacak.” dedi.
“Uluslararası kurumlar işlevsiz hale geldi”
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kurumların etkisizliğine dikkat çeken Yalçın, “Birleşmiş Milletler’in anlamı kalmadı. Birleşmiş Milletler’in istatistik kurumundan bir farkı yok. Sadece ölenlerin istatistiklerini yayınlıyor. Uluslararası kurumların hepsinin içi boşaldı. Bunun farkında olmak en fazla bize düşer. Biz bu ülkenin eğitimci kitlesiyiz. Yeniden büyük Türkiye olacaksak ve adil bir dünya kurulacaksa, bizden ari değil, biz bundan beri değiliz. Biz buna inanmadığımız zaman kimse bunu başaramayacak. İş eğitim kitlesinden geçer.” şeklinde konuştu.
“Tarafız, ama adil olanın tarafıyız”
Yalçın, “Allah rahmet eylesin münevverlerimizden Cemil Meriç diyor ki, ‘Tarafsızlık şahsiyeti felce uğratmaktır.’ Biz tarafız. Adil olmak ile tarafsız olmayı birbirine karıştırmamalıyız. Biz adil olacağız. Uygulamalarımızla adil olacağız. İnsaniyetimizle merhametli olacağız.” dedi.
“Toplum ve kamu barışını kıymetli görüyoruz”
Memur-Sen ailesi olarak kamu barışını önemsediklerini dile getiren Yalçın, “Hayat ortak bir mücadele alanıdır. Beraber mücadele etmek mesuliyetimizdir. Biz Eğitim-Bir-Sen’sizliğin, Memur-Sen’sizliğin faturasının ne olduğunu yaşadık diye onun için cümle kurdum. Bunun için sen bir tarafsın. Üniversitelerin önünde turnikeler kurulmasın, kızlar turnikelere sıkıştırılmasın diye tarafsın. Bu ülkede insanlar ikna odalarında beyinleri ve kişiliği ile oynanıp çocukların depresyona girmesini isteyen aymazların bu ülkede bir daha arz-ı endam etmemesinin tarafısın. Sen, ‘üniversite bahçesi kampüs olsun, kışla olmasın’ diyenlerin tarafısın.” ifadelerini kullandı.
“Kamuda kılık kıyafet dayatmasına karşı durduk”
Kamu alanında özgürlük mücadelesi verdiklerini vurgulayan Yalçın, “Kamuda kılık kıyafet dayatması diye anayasada hüküm olmamasına rağmen, saçma sapan Kenan Evren yönetmeliğiyle ‘kamuda çalışmak istiyorsa herkes başını açmak zorunda’ diyen, kadınları başı açık - kapalı diye kategorize edip yıllarca anne ile kızı, kaynana ile gelini, çalışma masasındaki iki arkadaşı birbirine tokuşturan bu saçmalığı tanımıyoruz. Devletin işi bizi tanımlamak değil, tanımaktır’ diyen tarafsın. Kamu görevlisinin cumaya gidebilmesi için toplu sözleşme masasında karar çıkartıp, ‘ibadet hürriyeti temelli hürriyettir, cuma vaktinde mesai ona göre ayarlanmalıdır’ diyen Memur-Sen’sin.” dedi.
“Eğitim ortamını sivilleştirmeyi başardık”
Yalçın, “Okulların Milli Güvenlik Dersi adı altında gelip topuk selamı verdirip mendil kontrolü yapar gibi okulda vesayet oluşturmaya çalışan gruba karşı, eğitim ortamını sivilleştirmeyi gerçekleştiren tarafsın. Özlük ve özgürlük boyutu ile durduğumuz bölge belli. Bu türlü travmaları bir daha yaşamasın diye varız. Bu ülkede bize ihtiyaç vardı ve bunu başardık.” ifadelerine yer verdi.
“Adana teşkilatımızın 12 bin sınırını aşmasını önemsiyoruz”
Konuşmasının sonunda Adana teşkilatına teşekkür eden Yalçın, “Adana teşkilatımızın 12 bin sayısını ve psikolojik eşiğini geçmesini son derece önemli buluyorum. Yeterli bulmadığımızın da altını çiziyorum. Daha iyisi var her zaman, sınırı yok mükemmele varmanın. Zaman ne getirir bilinmez ama çok daha iyi olmalıyız yarın diyor.” şeklinde konuştu.
Program, ödül takdimi ile son buldu. (İLKHA)