Siyonist işgalciler, 21 aydır yürüttükleri soykırımı sistemli bir tehcire dönüştürmeye devam ediyor. Açlıkla teslim alınmaya çalışılan, yardım kuyruklarında hedef alınarak şehit edilen, ilaca ve temiz suya erişemeyen Filistinliler; şimdi de yıkıntılar arasında kurdukları çadır ve harabe barınaklardan çıkarılıyor.

Gece yarısı siyonist ordunun yayınladığı dijital bildirilerle, Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat, Ez-Zahra ve Mağraka gibi bölgelerdeki mahallelerde yaşayan sivillere "derhal güneye, aşırı kalabalık ve güvenliksiz" denilen Muwassi bölgesine göç etmeleri emredildi. Bu alan, binlerce ailenin zaten üst üste yığıldığı, altyapısı çökmüş ne suyu ne tuvaleti ne de gölgesi olan bir hayatta kalma cehennemi.

Bölgede yaşayanlar, "Sadece bombalardan değil, açlıktan da ölüyoruz" diyor. Son haftalarda yardım merkezleri etrafında açılan ateşlerde yüzlerce kişi şehit oldu. Sokakta şeker bulmak neredeyse imkânsız; çocuklar haftalardır süt içmedi. Enkaz altından kurtulanlar, şimdi yokluk içinde sürgüne zorlanıyor.

Bütün bunlar yaşanırken, Filistinlilerin kaldığı son çadırlar, hastane bahçelerindeki sığınaklar, hatta mezarlık kenarındaki teneke barakalar bile "askeri hedef" ilan edilerek bombalanıyor. Üstelik zorla göç ettirilen sivillerin güvenliği hiçbir şekilde garanti altına alınmıyor; aksine göç yolları da sık sık hedef alınıyor.

Uluslararası toplum, bu açık tehcir politikasına karşı yine sessiz. Mahkeme kararları, insan hakları çağrıları ve insani yardım uyarıları ya yok sayılıyor ya da bilinçli olarak geciktiriliyor.

Gazze halkı, 21. yüzyılın göz göre göre işlenen en büyük insanlık suçlarından birinin kurbanı olurken, dünyanın geri kalanı susuyor. Ve böylece, Filistinlilerin evlerinden, topraklarından, hayatlarından sürülmesinin yeni bir perdesi daha açılıyor. (İLKHA)