• BIST 100

    9078,43%-1,59
  • DOLAR

    38,44% -0,10
  • EURO

    43,53% -0,41
  • GRAM ALTIN

    3973,14% -2,37
  • Ç. ALTIN

    6483,07% -2,19

Gençlik takıntısı, benlik algısını temelden etkileyen psikolojik bir olgu

SAĞLIK 24.03.2025 14:46:39 0
Gençlik takıntısı, benlik algısını temelden etkileyen psikolojik bir olgu

Günümüzde genç görünme baskısının yoğun olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun birçok bireyde ‘gençlik takıntısı’na yol açabildiğini söylüyor.

Gençlik takıntısının sadece fiziksel değişimlerle değil, benlik algısıyla da doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, kişinin özgüvenini sadece dış görünüşe dayandırmasının, kaygı ve depresyon riskini artırabileceği uyarısını yaptı.

Taşkın, yaş ilerledikçe bazılarında görülen gençlik takıntısı hakkında bilgi verdi.

Dış görünüşe dayalı bir özgüven gençlik takıntısını beraberinde getiriyor

Gençlik takıntısının, bireylerin benlik algısını doğrudan etkileyen karmaşık bir süreç olduğunu ifade eden Taşkın, “Gençliğin, genellikle fiziksel çekicilik, enerji ve toplumsal başarı ile özdeşleştirildiği bir toplumda, bu dönemin kaybı, özgüven üzerinde büyük bir sarsıntıya neden olabilir.” dedi.

İnsanların, gençliklerini kaybettikçe, kendi değerlerini ve yeteneklerini sorgulamaya başlayabileceklerine dikkat çeken Taşkın, “Bu, özellikle dış görünüşe dayalı bir özgüven geliştirmiş kişiler için daha belirgindir. Yani, gençlik takıntısı sadece fiziksel bir kayıp değil, bireyin kendini değerli hissetme biçiminin de bir kaybıdır. Eğer bir kişi, gençliğin getirdiği enerjiyi, güzelliği ve dinamizmi kendi kimliğiyle özdeşleştiriyorsa, yaşlanma süreci bu kimlik arayışını zorlaştırabilir.” şeklinde konuştu.

Özgüven, bilgi, deneyim ve içsel gelişim gibi derin ve kalıcı özelliklerden beslenmeli!

Bu tür takıntıların, sadece dışarıdan gelen yorumlarla değil, bireyin içsel dünyasında da bir gerilim yarattığını aktaran Taşkın, “Kendini yaşlanmış ve değersiz hisseden bir kişi, sosyal ilişkilerde ve profesyonel hayatta daha fazla yalnızlık hissi yaşayabilir.” dedi.

Bu takıntının üstesinden gelebilmek için, kişinin özgüvenini sadece dış görünüşten değil, bilgi, deneyim ve içsel gelişim gibi daha derin ve kalıcı özelliklerden beslemesi gerektiğine vurgu yapan Taşkın, gençlik takıntısının sadece dışsal bir sorun değil, bireyin benlik algısını temelden etkileyen psikolojik bir olgu olduğuna işaret etti.

Medya ve toplumsal baskılar nedeniyle, yaşlanmak bir tehdit olarak algılanıyor…

Medya ve toplumsal güzellik standartlarının, yaşlanma algısını büyük ölçüde şekillendirdiğini dile getiren Taşkın, “Genellikle yaşlanma bir kayıp ve olumsuz bir süreç olarak sunulur. Gençlik genellikle, güzellik ve dinamizmle özdeşleştirilir. Bu da yaşlılıkla birlikte fiziksel çekiciliğin azaldığı ve değer kaybedildiği algısını pekiştirir.” dedi.

Bu durumun insanların yaşlanmayı, zayıflık, mutsuzluk ve yalnızlık gibi duygularla ilişkilendirmesine yol açtığına dikkat çeken Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplum, genç yaşta fiziki çekiciliği bir başarı göstergesi olarak kabul ederken, yaşlanmayı adeta bir 'kusur' gibi gösteriyor. Özellikle kadınlar, medya tarafından sürekli genç ve pürüzsüz olmaya zorlanırken, yaşlılık dönemi sadece 'görünüşteki bir gerileme' değil, toplumsal olarak 'değersizleşme' gibi algılanabiliyor. Toplumsal baskılar, bireylerin yaşlanma sürecini kabullenmelerini zorlaştırırken, onlara sürekli genç görünme ve yaşlanmayı erteleme baskısı yapar. Sonuç olarak, yaş almak bir süreçken, yaşlanmak, genellikle bir tehdit olarak algılanır. Oysa yaşlanma, sadece biyolojik değil, aynı zamanda zenginleştirici bir deneyim de olabilir. Eğer toplum, yaşlanmayı olgunluk ve derinlik ile ilişkilendirseydi, yaşlanma daha sağlıklı ve olumlu bir süreç olarak görülebilirdi.”

Yaş almak ve yaşlanmak farklı kavramlar

“Yaş almak ve yaşlanmak, sanki birbirinin aynıymış gibi kullanılan kavramlar ama psikolojik açıdan bakıldığında aralarında büyük bir fark var.” diyen Taşkın, yaş almanın, sadece bir takvim sayfasını çevirmek gibi olduğunu ve her yıl bir rakam daha eklendiğini söyledi. Bunun sadece dışsal bir değişim, biyolojik bir süreç olduğunu da sözlerine ekleyen Taşkın, yaşın bir sayı olduğunu ve bu sayının içsel dünyamızda bir değişim oluşturmayacağını aktardı ve devam etti:

“Oysa yaşlanmak, çok daha derin, psikolojik bir dönüşüm sürecidir. Yaşlanmak, zamanla şekillenen bir felsefedir. Yaş aldıkça, fiziksel görünümdeki değişimlerden ziyade, dünyaya bakış açımızın, değerlerimizin ve deneyimlerimizin ne kadar evrildiğini fark ederiz.

Psikolojik olarak yaşlanmak, büyümek, olgunlaşmak, hatalarımızdan ders alıp kendimizi yeniden şekillendirmek demektir. Bu, her yaşta bir yenilik keşfetmek gibi bir şeydir. Yaşlanmak, hayatı daha derin bir şekilde kavramak, içsel huzuru bulmak, geçmişi kabul edip geleceği daha bilinçli kucaklamak demektir.”

Genç görünme baskısı, kaygı ve depresyonu tetikleyebiliyor!

Sürekli genç görünme baskısının, bireylerin kimlik ve benlik algısını derinden etkileyebileceğini vurgulayan Taşkın, “Bu tür bir baskı, kişilerin kendilerini yalnızca fiziksel görünümleriyle tanımlamalarına ve içsel dünyalarını ikinci plana atmaları sonucunu doğurur. Bu noktada, bireyler 'yeterli' olabilmek için sadece dışsal onayları arayarak, içsel kaynaklarını ve psikolojik esnekliklerini ihmal edebilirler. Çoğunlukla bu, bir tür 'görünüşsel kimlik' yaratmaya yol açar ve kişinin yaşamda gerçekten kim olduğunu sorgulamasına sebep olur.” dedi.

Dış görünüşe dayalı bu baskının, zamanla daha derin psikolojik problemlere yol açabileceğinin altını çizen Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kaygı ve depresyon, bu takıntılı düşüncelerin sonucunda ortaya çıkabilir, çünkü kişi, sürekli genç görünmek için harcadığı enerjinin, bir tür varlık kanıtlama çabası olduğunu fark etmeyebilir. Bu içsel çatışma, kişiyi 'olduğu gibi kabul edilmek' yerine, 'sürekli bir onay arayışına' sokar. Sosyal ilişkilerde ise, genç görünme baskısı, yüzeysel bağlar kurmaya yol açabilir. Çünkü birey, ilişkilerinde kendi gerçek benliğini sergilemek yerine, başkalarına bir 'maskeyle' yaklaşır, bu da gerçek bağlar kurmayı engeller.

Klinik açıdan, bu baskının etkileriyle başa çıkarken, bireylere içsel kimliklerini keşfetmeleri ve sadece dışsal güzellikten daha fazlasını değerli görmeleri yönünde rehberlik yapmak önemlidir. Onlara, dış görünüşün geçici olduğunu ve gerçek anlamda özgürlüğün, kendi içsel kaynakları ve kabulüyle geldiğini göstermeye çalışmak gerekir.” (İLKHA)

Döviz kurlarında son durum

Altın fiyatları güne yükselişle başladı

Doğu ve Güneydoğu için toz taşınımı ve fırtına uyarısı

Meteorolojiden sel ve su baskını uyarısı

Abdulmelik el-Husi: ABD uçak gemileri Yemen direnişinden kaçıyor

UNRWA: 3 bin yardım tırı Gazze sınırında bekletiliyor

HAMAS'tan ABD'ye tepki: UNRWA'nın yasaklanmasına verilen destek, siyonist soykırıma ortaklıktır

Kassam Tugayları'ndan Refah'ta siyonistlere pusu

Siyonist rejim Şam'da başkanlık sarayı yakınına hava saldırısı düzenledi

Pakistan ordusundan gerçek mühimmatla tatbikat

Rusya ve Kuzey Kore arasında Tumen Nehri üzerinde köprü inşasına başlandı

Trump ulusal güvenlik danışmanını kovdu

Gazze'den dünyaya "çocukların açlıktan ölmemesi" için çağrı

Filipinler'de otobüs kazası: 12 ölü

Kütahya'da 3.8 büyüklüğünde deprem

Antalya'da zincirleme trafik kazası: 1 yaralı

ABD’yi fırtına vurdu: 6 ölü

Mardin’de fırtına etkisini sürdürüyor: Ağaçlar devrildi, camlar kırıldı

Ankara için kuvvetli yağış uyarısı

Bingöl’de Valilikten fırtına uyarısı

Yalova'da uyuşturucu operasyonu: 3 tutuklama

Bingöl’de fırtına: çatılar uçtu, maddi zarar büyük

BM: Gazze'de bebeklerin yüzde 92'si açlık tehlikesi altında

Diyarbakır'da sanayi sitesindeki patlama anı kameralara yansıdı

Meteorolojiden 16 il için sarı kodlu alarm!

Bakan Kurum: Muhalefete rağmen 81 ilimizi afetlere hazırlayacağız

Diyarbakır'da sanayi sitesinde patlama

Yapıcıoğlu: Şiddetin ve gözyaşının durması için elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağız

Antalya'da 3.9 büyüklüğünde deprem

HÜDA PAR Bağlar İlçe Başkanı Zeren'den Nevroz Parkı'na mescit çağrısı

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ