• BIST 100

    9279,21%2,25
  • DOLAR

    38,62% -0,07
  • EURO

    43,42% -0,62
  • GRAM ALTIN

    4101,88% -1,92
  • Ç. ALTIN

    6729,79% -1,30

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Demir: Gazze için güçlü ve net bir duruş ortaya koymalıyız

GÜNDEM 8.05.2025 23:08:04 0
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Demir: Gazze için güçlü ve net bir duruş ortaya koymalıyız

HÜDA PAR Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında hem iç hem de dış gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Demir, Gazze’de yaşanan zulme karşı İslam ülkelerinin sessizliğini eleştirerek, zulmün durdurulması içi

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında iç ve dış gündemin sıcak başlıklarını değerlendirdi.

CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk iddiaları ve CHP yönetiminin tutumuna sert sözlerle tepki gösteren Demir, Diyanet Akademisi adaylarının yaşadığı maddi mağduriyetin giderilmesi gerektiğini vurguladı.

Gazze’deki soykırımın derinleştiğini ve İslam ülkelerinin sessizliğinin suça ortaklık anlamına geldiğini belirten Demir, Cizre Barajı projesinden sulamanın çıkarılmasını da 'bölge halkına haksızlık' diyerek karşı çıktı.

CHP'de neler oluyor?

CHP’deki son gelişmeleri değerlendiren Demir, "Siyasi geçmişi hile, entrika ve şaibelerle dolu olan CHP’nin adı bir kez daha yolsuzluk ve usulsüzlükle anıldığı gündemde. Son dönmelerde bu boyutla yer almaya başladı. CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sahte diploma skandalı sonrası yolsuzluktan tutuklanması, kamuoyunda geniş yankı uyandırsa da CHP yöneticileri, süreç ile ilgili kamuoyuna tatmin edici açıklamalarda bulunmak yerine, tabanlarını konsolide etmeye yönelik açıklamalarda bulunmakla yetiniyorlar. İmamoğlu ile ilgili yolsuzluk soruşturmasında neredeyse her gün yeni bir iddia ortaya atılmaktadır. Bunlar birbiri ardına halen gelmeye devam ediyor. İmamoğlu’nun Beşiktaş’ta defalarca gittiği bir otelde korumaların, görüntü alınmasını engellemek için otelin kameralarını bantlaması ve içinde sinyal kesici cihazların olduğu iddia edilen valizlerin görüntüleri kamuoyunda tartışılırken, CHP yönetimi ikna edici bir açıklama henüz yapmış değil, medya ve kamuoyu bu konuda CHP'den halen tatmin edici bir açıklama beklemektedir." dedi.

"Özgür Özel’in 'çorba' cevabı CHP’de işlerin çorbaya döndüğünü gösteriyor"

Konuşmasının devamında Demir, şunları söyledi:

"Şaibeli bir kurultayla genel başkan seçilen Özgür Özel’in kameraların bantlanması ile ilgili verdiği 'çorba' cevabı CHP’de işlerin çorbaya döndüğünü net bir şekilde ortaya koymuş görünüyor. 'Güvenlik personeli, kameraları rahat çorba içelim diye bantlıyor' ifadesi ya CHP'nin kurumsal aklının küflendiğini ya da entrikalarıyla Bizans sarayını andıran genel merkezlerinde başka hesapların yapıldığını göstermektedir. Biz elbette mahkemelere rol biçecek durumda değiliz, kendimizi mahkemelerin yerine koymak gibi bir görevimiz yoktur. Nihai kararı verecektir. Bu karar verilene kadar da kimseyi ne suçlu ilan ederiz ne de şaibenin bu kadar ayyuka çıktığı bir ortamda 'tamamen siyasî bir operasyondur' şeklinde bir tanımlama yaparız. Son kararı mahkemeler verecektir, biz de bunu sabırsızlıkla bekliyoruz. Ne var ki Özgür Özel ve CHP'li yöneticilerin yolsuzluk iddialarına verdiği cevaplar, iddiaları çürüteceğine söz konusu iddiaları daha da güçlendirmektedir. Bu ister istemez kamuoyunda bir kanaatin hasıl olmasına neden oluyor. Bu da müstakbel cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda 'CHP yöneticileri birbirlerine pusu mu kuruyorlar?' sorusunu akıllara getirmektedir."

"Diyanet akademisi adaylarına hak ettikleri destek verilmeli"

Diyanet akademisi adaylarına hak ettikleri desteğin verilmesi gerektiğini dile getiren Demir, "Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde kurulan ve din görevlilerinin mesleki donanımlarını artırmayı hedefleyen Diyanet Akademisi, toplumun manevi ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol üstlenmektedir. Malum bu anlamda akademinin amacına uygun bir şekilde hizmet etmesi durumunda çok fazla istifade edeceğini biz de biliyoruz. Ancak bu kurumda eğitim gören aday din görevlileri, maddi açıdan ciddi bir mağduriyet yaşamaktadır. Maddi açıdan ciddi bir sıkıtı içindeler. Yaklaşık 9 ay süren eğitim boyunca adaylara ayda yalnızca 6 bin TL civarında ödeme yapılmakta, bu miktar özellikle evli ve aile geçindiren adaylar için temel ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmaktadır. Bu herkesçe malum olan bir durumdur. Türkiye'de enflasyonunun çok yüksek boyutlarda olduğu bir dönemde 6 bin liranın hiçbir şey ifade etmediğini hepimiz biliyoruz. Eğitim süresince başka bir işte çalışılamaması da malum bir realite, eğitim akademisinde eğitim gören adayların başka bir işte çalışma lüksleri yok ki buna zaten Diyanet İşleri Başkanlığı mevzuatı da izin vermiyor. Bu noktada geçim sıkıntısı çok daha derinlere inebilmektedir. Bu durum, hem adayların motivasyonunu zayıflatmakta hem de ailelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmelerine engel olmaktadır ve onlarla birlikte ailelerinin de ciddi sıkıntılar yaşamalarına neden olmaktadır. Öte yandan Millî Eğitim Bakanlığı, eylül ayında açılacak Öğretmenlik Meslek Akademisi’nde aday öğretmenlere 23 bin TL maaş ödeneceğini duyurmuştur. Kamuoyunun da malumu Diyanet Akademisi adayları için de benzer bir düzenlemeye gidilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Netice de onlar da aday eğitimci, bunlar da aday eğitimci. Bir kolu Milli Eğitim camiası, bir kolu da Diyanet mensubu eğitimciler. Neticede ve statü olarak aynı pozisyondadırlar, bu nedenle ikisinin aynı şekilde değerlendirilerek öğretmen adaylarına verilen ücretin imam hatip adaylarına da verilmesi bizim önerimiz. Biz yetkililere şu çağrıda bulunuyoruz: Aday din görevlileri, geleceğimizin manevi rehberleridir. Onlara destek olmak, hem toplumsal hem de ahlaki bir sorumluluktur. Diyanet Akademisi’nde eğitim gören adaylara en az asgari ücret düzeyinde maaş ödenmeli; bunun için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekir." ifadelerine yer verdi.

Konuşmasının devamında Demir, "Konu diyanetteki eğitimcilerden başlamışken malum geçtiğimiz dönmelerde imam hatipler alındı. KPSS Din Hizmetleri Alan Bilgisi Sınavı (DHBT) yeteri kadar sınav alan ve mülakatlarda da şartları yerine getirip uygun şartları alan ancak atanamayan, yedeğe alınan 2 bin 300 dolayında imam hatibimizin de mağduriyetlerinin de unutulmaması gerektiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlatmış olalım. Maliye Bakanlığımızın Diyanet İşleri Başkanlığına ek bir kontenjan vererek atanamayan ya da yedeğe alınan bu imam hatipli kardeşlerimizin de imam hatip olacak kardeşlerimizin de atanmasının sağlanmasını istiyoruz. Bu çağrıyı da bu vesileyle yapmış olalım." şeklinde konuştu.

"Gazze’de insanî kriz derinleşiyor"

Gazze'deki soykırıma da önemli bir yer ayıran Demir, şöyle konuştu:

"Gazze’deki insanî kriz, artık felaket boyutuna ulaşmıştır. siyonist rejimin hava ve kara saldırıları ile sistematik bir şekilde hastaneleri doğrudan hedef alması sonucunda sağlık altyapısı tamamen çökmüştür. Gazze’ye ilaç girişi ve tıbbi yardım engellenmiş, en temel insanî ihtiyaçlar ulaşılamaz hâle gelmiştir. Elektrik ve temiz suya erişim neredeyse sıfırlanmış, halk ölümcül bir kuşatma altına alınmıştır. siyonistlerin genişlettiği kara saldırıları, Gazze’yi yaşanmaz bir harabeye çevirmiştir. Bu hepimizce de malumdur. Bu aynı zamanda soykırımdır. İnsanların oradan kaçmasının altyapısını oluşturmaktır. Ya buradan kaçarsınız ya da hepinizi öldüreceğiz, anlamına gelen bir uygulamadır ve etnik temizliktir. Bu, israilin niyeti olduğu herkesçe de malum. Bunun bu saatten sonra kamuoyundan ya da dünyadan gizlenmesi gibi bir durum da söz konusu değildir." dedi.

"Sessizlik de açık bir suç ortaklığıdır"

Filistin direnişinin açıkça desteklenmesi gerektiğini aktaran Demir, Bu saldırganlık sadece karada değil, denizde de sürmektedir. Gazze’ye insanî yardım ulaştırmak için sefere çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu'na ait Vicdan Gemisi, Malta açıklarında siyonist rejim tarafından hedef alınmıştır. Can kaybı yok hamdolsun ama ciddi maddi hasar söz konusu oldu ve gemi geri dönmek durumunda kaldı. Mavi Marmara katliamına karşılık veremeyen uluslararası hukuk, bugün aynı haydutluğun yeniden sahnelenmesine zemin hazırlamıştır. Ateşkes anlaşmalarını tanımayan, diplomatik yolları yok eden, uluslararası hukuku hiçe sayan bu rejimin yalnızca güçten anladığı açıktır. Bu zulme sessiz kalan ve ülkelerinde siyonist karşıtı hareketleri bastıran bölgesel iş birlikçiler de bu suçların azmettiricileri ve ortaklarıdırlar. Sessizlik de açık bir suç ortaklığıdır. Halklar, yöneticileri üzerinde baskıyı artırmalı; Gazze ablukasını kırmak için hem karadan hem denizden fiilî girişimlerde bulunmalıdır. Filistin direnişi açıkça desteklenmeli, İslam İşbirliği Teşkilatı, Gazze halkını korumak amacıyla ortak bir askeri güç oluşturmalıdır. Bu olacak mı olmayacak mı elbette ki bunu zaman gösterecek ama buna şiddetle ihtiyaç var. Bundan başka çıkar yol da yoktur. Bu, yalnızca Filistin’in değil, insanlığın onur mücadelesidir. Böyle bakmamız gerekiyor." diye konuştu.

Hindistan-Pakistan gerilimi

Açıklamanın devamında Hindistan ve Pakistan gerilimine değine Demir, şunları söyledi:

"Hindistan-Pakistan gerilimi yeniden tırmanırken, Hindistan’ın Keşmir’deki bir saldırıyı hiçbir somut delil sunmaksızın Pakistan’a yüklemesi, yalnızca siyasi bir provokasyon değil, aynı zamanda içeride yürüttüğü baskıcı politikaları meşrulaştırma hamlesidir. Bu saldırı, Hindistan’ın egemenliği altındaki bölgelerdeki Müslümanlara yönelik sistematik baskı ve zulmü artırmak için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Son dönemde Hindu milliyetçi grupların Müslümanlara yönelik şiddeti ciddi biçimde artmış; bu saldırılar büyük ölçüde cezasız bırakılmıştır. Camiler kapatılmakta, Müslümanların mülklerine el konulmakta, sistematik ayrımcılık ve sürekli saldırılarla baskılar artırılmaktadır. Bu durum, Hindistan’ın Müslüman nüfusu sindirme politikasının devlet eliyle sürdürüldüğünü açıkça göstermektedir. Ancak bu olay bir kez daha göstermiştir ki, dünya genelinde zulme uğrayan Müslümanların haklarını koruyacak etkili ve organize bir İslamî birlikten yoksunuz. Bu yoksunluk beraberinde şu anda izlemekle yetindiğimiz olayların gelişmesine sebep olmaktadır. Gazze'de yaşanan da Keşmir'de yaşanan da aynı durumdur. Müslümanların caydırıcı bir birlikteliği olsaydı bunların hiç biri yaşanmaz, bunların önüne geçilecekti. Bu olay bir kez daha göstermiştir ki ümmetin şiddetle böyle bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Bunun yapılması için herkes elinden gelenini yapmalı ve arayış içerisine girmelidir. Bu sağlanmadığı müddetçe bu tür haksızlıkların, soykırımların, etnik temizliğin önüne geçmek imkânsızdır. Küresel emperyalist sömürgeci güçlere karşı İslam dünyasında ümmet bilincinin yeniden canlandırılması ve kolektif bir direniş hattının inşa edilmesi artık kaçınılmazdır."

"Cizre Barajı Projesi'nin revize edilmesi gerekiyor"

Genel iç ve dış gündeme dair konuların ardından son olarak Cizre Barajı ile ilgili konuya sözü getiren Demir, "Geçen hafta, hatırlanacağı üzere GAP kapsamında yapılacak olan Cizre Barajı'na temas etmiştik. Bu projenin bir an önce başlatılması ve kuraklıkla boğuşan o geniş vadilerdeki, verimli ovadaki arazilerin suya kavuşturulması ihtiyacına dikkat çekmiştik. Bu hafta aldığımız bir bilgi ve meydana gelen bir gelişme bizi derinden üzmüştür. Cizre Barajı’nın hem HES (hidroelektrik santrali) hem de sulama barajı olduğunu ifade etmiştik. Daha önce GAP projesi kapsamında zaten bu şekilde planlanmış ve programa alınmıştı. Ancak son aldığımız bilgiye göre, sulama projeden çıkarılmış; baraj sadece HES olarak bırakılmıştır. Yani yalnızca elektrik üretilecek, o verimli araziler sudan yoksun bırakılacaktır. Bu, bölgeye yapılacak çok ciddi bir haksızlıktır. İnsanımıza bunun yapılmaması lazım. Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Tarım Bakanına bu noktada bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Bizim bölge insanımıza bu yapılmamalıdır. O verimli araziler sudan mahrum bırakılmamalı; orada yaşayan çiftçiler ağır maliyetlerle, yüksek enflasyon rakamları altında ezilerek tarımı ve çiftçiliği bırakmaya zorlanmamalıdır. Bu uygulama, daha doğrusu alınan bu karar, bir kez daha gözden geçirilmeli; sadece HES olarak düşünülen barajın, yani revize edilen projenin eski haline döndürülerek hem HES hem de sulama barajı olarak planlanması sağlanmalıdır. Bu, oradaki toplumun beklentisidir. Bir haftadır oradaki üreticiler, çiftçiler, sanayi odaları, ticaret odaları her gün bu yönde baskı yaparak, taleplerini ileterek bu projenin eski haline döndürülmesini talep ediyorlar. Biz de bu taleplerini bu kürsüden ifade etmiş olalım. O bölgedeki verimli araziler sudan mahrum bırakılmasın, diyoruz." dedi. (İLKHA)

ABD ile Japonya F-35 anlaşmasını duyurdu

Kongo'da M çiçeği virüsü vaka sayısında artış

Karabük'te tarihi eser operasyonu

HÜDA PAR Antalya İl Başkanlığından, ailenin korunmasına dair kanun teklifi için STK'lara ziyaret

Bakan Bayraktar: Suriye'ye günlük 6 milyon metreküp doğal gaz gönderilecek

Yeni Kaledonya’da yeni kriz!

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Demir: Gazze için güçlü ve net bir duruş ortaya koymalıyız

BM: Gazze'de israil'in ablukası nedeniyle durum hızla kötüleşiyor

Zehirlenme şüphesiyle 126 kişi hastaneye başvurdu

Almanya iltica talebinde bulunanları geri çevirecek

Çıkan yangında bina sakinleri mahsur kaldı

Otomobil ile cip çarpıştı: 3 ölü, 1 yaralı

Vatikan'da yeni Papa ABD'li Robert Prevost oldu

Çin Denizi'nde tansiyon bir kez daha yükseldi

AB'den Ukrayna’ya 1 milyar avro kredi

ABD ile İngiltere arasında yeni bir gümrük anlaşması imzalandı

HÜDA PAR Van İl Başkanı Sayğın, Valilik projelerini değerlendirdi

İstanbul'da uyuşturucu operasyonu: 20 tutuklama

Türkiye ile Irak arasında 11 anlaşma imzalandı

Rusya Donetsk'te ilerleyişini sürdürüyor

Kassam, "Cehennem Kapıları" operasyonunda işgal askerlerini öldürüp yaraladı

Mali'de siyasi partilerin faaliyetleri askıya alındı

THY, Rusya'ya uçuşlarını yarın yeniden başlatıyor

Kamyonet aydınlatma direğine çarptı: 2 yaralı

Rusya ve Çin'den ortak bildiri

Dr. Mehmet Rakipoğlu: İşgal rejiminin tek hedefi soykırım yapmak ve Gazze’yi tamamen yıkmak

Hindistan'da trafik kazası: 6 ölü

Ukrayna Parlamentosu, ABD ile imzalanan ekonomik ortaklık anlaşmasını onayladı

Dışişleri Bakanı Fidan Moldova Dışişleri Bakanı ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Evliliğin önündeki engellerin kaldırılması lazım

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ