İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine çağrıda bulunulan açıklamada, “İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında, ümmetin onurunu koruyacak “Ortak Savunma Kuvveti” acilen hayata geçirilmelidir.” denildi.
“Dünyaya verilecek mesajlar artık temennilerle sınırlı kalmamalı”
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları 51. Oturumu’nun İstanbul’da düzenlendiği hatırlatılan açıklamada, “Siyonist rejimin Gazze'de sürdürdüğü sistematik soykırım ve yakın zamanda İran'a yönelik düzenlediği askerî saldırılar, ümmetin geleceğini tehdit etmektedir. Yapılan açıklamalarda “ittifak ve kenetlenme” vurgusu önemlidir; ancak dünyaya verilecek mesajlar artık temennilerle sınırlı kalmamalıdır. Fiilî saldırılar karşısında, fiilî bir duruş sergilenmelidir.” denildi.
“Milyonlarca Müslümanı yöneten yöneticiler, ne yazık ki bu kanlı tabloya seyirci kalmakta”
Gazze halkının yaklaşık iki yıldır sistematik bir şekilde soykırıma uğradığı belirten açıklamada, “Suriye, Lübnan, Yemen ve İran’a yönelik saldırılar da siyonizmin diplomasi tanımadığını, sadece güce inandığını göstermiştir. Milyonlarca Müslümanı yöneten yöneticiler, ne yazık ki bu kanlı tabloya seyirci kalmakta, halklarını diplomasi söylemleriyle oyalamaktadır. Siyonistlerin hamisi konumundaki ABD bu süreçte, sözde barış girişimleriyle dünyayı oyalarken, hem siyonist rejime kesintisiz silah ve para akıtmış, hem de diplomasi masasındaki herkesi hedef haline getirmiştir. İran, diplomasi masasından kalkmadan bombalanmış; Gazze'de ateşkes çağrıları yapılırken çocuklar öldürülmeye devam edilmiştir. Bu diplomasi değil, sahte umutlarla zaman kazanma ve zalimi koruma tiyatrosudur.” ifadelerine yer verildi.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine çağrıda bulunulan açıklamada, atılması gereken adımlar şu şekilde sıralandı:
“-Ateşin tüm bölgeye yayılmaya çalışıldığı bu süreçte ABD’ye ait tüm askerî üsler kapatılmalıdır.
-Siyonist rejim ve destekçilerinin Müslüman ülkelerin hava sahalarını kullanarak Müslüman halkları bombalaması engellenmelidir.
-Gazze'ye kara ve denizden kesintisiz insani yardım koridorları kurulmalı, bu koridorlar İslam ülkelerinin oluşturacağı ortak bir güç tarafından korunmalıdır.
-Siyonist rejimle ticarî, diplomatik ve askerî ilişkilerini sürdüren ülkelere kapsamlı ve çok yönlü ambargolar başlatılmalıdır.
-İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında, ümmetin onurunu koruyacak “Ortak Savunma Kuvveti” acilen hayata geçirilmelidir.
-Batı’nın desteği ile işgal rejiminin İran'a yönelik başlatmış olduğu saldırılar karşısında İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkeler, saldırılar karşısında net bir duruş sergilemeli; İran’a siyasi, askerî ve ekonomik destek sağlamalıdır.”
“Siyonistlerin teknolojik kibrinin, inançla ve kararlılıkla yürütülen direniş karşısında çöktüğü görülmüştür”
Atılması gereken adımların siyonist rejim ve destekçilerini durduracak nitelikte olması gerektiği belirtilen açıklamada, “İslam coğrafyasına yönelik saldırılar, sadece topraklarımızı değil; medeniyetimizi, kimliğimizi ve birliğimizi yok etmeyi hedeflemektedir. Ancak siyonistlerin teknolojik kibrinin, inançla ve kararlılıkla yürütülen direniş karşısında çöktüğü görülmüştür. Bu tarihî fırsat mutlaka değerlendirilmelidir. Bu toplantı, sadece diplomatik bir buluşma değil; aynı zamanda tarih önünde bir hesap verme vesilesidir. Bugün İstanbul'dan yükselecek ses, ümmete birlik, Kudüs'e umut, Şam'a cesaret, Kahire'ye ışık, Gazze ve Tahran'a ise can olmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
“İslam dünyası tek ses olursa, ne siyonist rejim ne de onun arkasındaki güçler bu saldırıları sürdürebilir”
Açıklamada son olarak, şöyle denildi: “HÜDA PAR olarak net çağrımızdır: Artık kınamalar, temenniler, ihtiyatlı çağrılar dönemi bitmelidir. Gerçek bir karşı duruş, ancak ve ancak gücün birlikten doğduğu gerçeğini kabul etmekle mümkündür. Biliyoruz ki İslam dünyası tek ses olursa, ne siyonist rejim ne de onun arkasındaki güçler bu saldırıları sürdürebilir.” (İLKHA)