9203,37%1,11
39,62% 0,16
45,68% 0,20
4296,95% 0,15
6933,62% 0,33
Rami Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen "Susmayanlar: Filistin İçin Şiirler" başlıklı uluslararası şiir programı, yalnızca bir etkinlik değil tarihin susturulduğu yerlerde sözün direnişe dönüştüğü bir hafıza inşası olarak kayda geçti.
Estetiğin etikle birleştiği bir zeminde şiiri bir tanıklık biçimi olarak yeniden düşünmeye çağrıda bulunmak adına; şairlerin, akademisyenlerin, araştırmacıların ve vicdan sahibi tüm katılımcılar gerçekleştirilen program ile bir araya geldi.
İnsanlık onurunun şiir yoluyla müdafaa edilmesinin imkânlarının tartışıldığı programda konuşan akademisyen Hasan Bozdaş, "Şiir sadece duygunun değil, direncin de dilidir, Ona göre şiir, modern politik sistemlerin sözü bastırdığı, görsel şiddetin olağanlaştığı, vicdanın algoritmalarla şekillendiği bir çağda, insan sesinin hâlâ diri kalabileceği nadir alanlardan biridir." dedi.
Şiirin kötülüğün sıradanlaştığı süreçte şiddete karşı bireysel ve kolektif hafızayı canlı tutan ahlaki bir araç olduğunu savunan Hannah Arendt, "Şair yalnızca yazmaz; tanık olur. Şiirin politik olması bir tercih değil, bir zorunluluktur." diye konuştu.
Programa telekonferans sistemi ile katılan Toronto Üniversitesi Eğitim Felsefesi Profesörü John P. Portelli, Filistin meselesini bir "pedagojik yıkım alanı" olarak tanımladı.
Eğitim şiirle başladığını, şiirin susturulduğu yerde öğrenmenin de biteceğini kaydeden Portelli, Filistin'de çocukların kitaplardan değil, bombalardan öğrendiğini, meselenin yalnızca bir çatışma değil, bir hafıza silme girişimi olduğunu vurguladı.
Şiirin sessizliğe karşı kolektif bir etik itiraz biçimi olduğunu belirten gazeteci Paul Salvatori, "Gazetecilik sustuğunda şiir konuşur. Filistin konusunda uluslararası medyanın sistemli suskunluğuna karşı şiirin taşıdığı ahlaki bir yük var. Buna göre her şiir, bir hakikatin parantez dışında kalan yankısıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)