10876,44%0,24
40,69% 0,04
47,15% 0,09
4414,88% -0,13
7055,94% 0,00
Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik katliam ve soykırımı aralıksız sürüyor.
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde halk, işgal rejiminin 7 Ekim 2023'ten bu yana süren ve 61 binden fazla Filistinlinin şehit olduğu saldırıları telin etmek için meydanlara indi.
Kızıltepe Peygamber Sevdalıları Derneği tarafından düzenlenen "Gazze için Özgürlük Yürüyüşü" etkinliği, Cumhuriyet Meydanı’ndan ilçe otogarına kadar yürüyüşle başladı.
Yürüyüş esnasında Filistin sevdalıları, Gazze için sloganlar atarak sokakları inletti.
Yürüyüşün ardından ilçe otogarındaki Kenan Kösen Camii önünde yapılan basın açıklamasını, Peygamber Sevdalıları Derneği adına Muhammed Ali Varol okudu.
Varol, konuşmasında Gazze için sorumluluğunu yerine getirmeyen her devlet ve liderin zelil olduğunu ve zelil olmaya da mahkûm olacağını vurguladı.
Varol, şu ifadeleri kullandı:
"Zalimi teslim alacak her türlü silaha sahibiz ama maalesef o idarecilerin bu zalimlere teslimiyeti, bu silahların -ekonomi silahının, diğer silahların, askerî her türlü yapılabilecek şeylerin- hiçbirini maalesef meydana sürmüyor. Gözlerimizin önünde kardeşlerimiz, çocuklar, kadınlar bir bir can veriyor maalesef. Biz bunun hesabını Allah’a nasıl vereceğiz? Bunlar mağlup olacaklar, Allah vaadidir çünkü. Hazreti Muhammed Aleyhisselam, ‘Kıyamete kadar Filistin bir menşar ve mahşer diyarıdır.’ demiştir. Allah yolunda, kıyamete kadar orada kâmil iman sahipleri zalimlere, kâfirlere, siyonistlere karşı cihat etmeye devam edecekler."
"Allah, suskunluklarının bedelini onlara soracaktır."
İşgal rejiminin ve diğer İslam düşmanlarının bir gün mağlup olacağını vurgulayan Varol şöyle dedi:
"Şu da bilinmelidir ki siyonistler mağlup olacaklar. Çünkü bu, Allah’ın vaadidir. Hazreti Muhammed Aleyhisselam, ‘Kıyamete kadar Filistin bir menşar ve mahşer diyarıdır.’ buyurmuştur. Allah yolunda, kıyamete kadar orada kâmil iman sahipleri zalimlere, kâfirlere, Siyonistlere karşı cihat etmeye devam edeceklerdir. Müslümanların ve insanlığın suskunluğu, onların cihadını etkilemeyecek. Allah onları her daim aziz kılacaktır. Vallahi bir gün, o azizlerle o mübarek topraklar fethedilecek. Allah’ın izniyle Kudüs bir gün azat olacak. Bu kesindir, bunda şüphe yoktur. Ancak asıl mesele nedir? Biz bu mücadelede, zalime karşı duruşta, mazlumun ve kardeşlerimizin yanında yer alabiliyor muyuz, durabiliyor muyuz? Onlara destek verebiliyor muyuz, vermiyor muyuz? Biz bugün bize düşen sorumlulukları yerine getirebiliyor muyuz, getiremiyor muyuz? Bütün mesele budur."
Müslümanların sorumluluklarını hatırlatan Varol, şöyle devam etti:
"Hepimize düşen büyük sorumluluklar var. Bugün, bizim idarecilerimizin, devlet başkanlarımızın; Müslüman devletlerin düzeniyle, ekonomisiyle, silahıyla, ticaretiyle, siyasetiyle zalime ‘Dur!’ demeleri gerekir. Bu, Allah’ın onlara yüklediği bir sorumluluktur. Bunu yerine getirmeyen her devlet zelildir ve zelil olmaya da mahkûmdur. Bugün âlimlerimize, seydalarımıza, hocalarımıza düşen görev, zalime karşı hakkı haykırmalarıdır. Bütün Müslümanları, zalime ve zulme ‘Dur!’ demeleri konusunda ümmeti uyandırmak onların vazifesidir. Bugünün şartlarında hiçbir âlim yerinde duramaz, oturamaz. Zalimin yaptıklarına, bu zulme karşı sessiz kalamaz. Eğer kalıyorsa, vallahi kıyamet gününde, mahşer yerinde Allah o suskunluklarının bedelini onlara soracaktır."
"Zalimden alınan ürünler zulme ortaklıktır"
Varol, Gazze’nin kurtuluşu için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"Kavlî dua: Her gün, her gün o kardeşlerimize duaların en makbul olduğu zaman diliminde dua etmek hepimizin vazifesidir. Özellikle sabah namazından bir saat önce, duaların en makbul olduğu vakitte uykularımızı bölmemiz, seccadelerimizin üzerinde gözyaşlarıyla Rabbimize yönelmemiz gerekir. 'Bize bir yol aç, zalimlere dur denilsin.' diye yalvarmalıyız. Eğer o kardeşlerimiz uyuyamazken, asker başını sokacak ev bulamazken biz rahat yataklarımızda, döşeklerimizde mışıl mışıl uyuyup onlara dua dahi etmiyorsak, kıyamet gününde Allah’a bunun hesabını nasıl vereceğiz?
İnfak: Her hafta, her ay, aylık kazancımızdan kardeşlerimize infak etmekle mükellefiz. Her Müslüman, kazancından bir payı oradaki kardeşlerine göndermekle sorumludur. Vallahi göndermeyen her Müslüman, kazandığı malın hesabını Allah’a verecektir.
Ekonomik boykot: Bu, en önemli vazifelerimizdendir. Devletlerimize, devlet başkanlarımıza düşen en ağır sorumluluk budur. Çünkü Hazreti Muhammed Aleyhisselam, Yahudileri ekonomik boykotla dize getirmiştir. Bu nedenle tüm Müslümanlar, Yahudilere destek verenlerin mallarını alamaz. Onların arabalarına binemez, çamaşır makinelerini kullanamaz. Zalimlere ait hiçbir şey Müslümanlar tarafından alınamaz. Çünkü her alınan şey, zalime destek olur; Müslüman kardeşlerimizin öldürülmesine vesile olur. Daha geçen gün, israil kanallarında bir reklamda açıkça şu deniyor: 'Malları alın. Bir içecek kutusu bir anda füzeye dönüşüyor. Siz bizden alışveriş yaptığınız sürece, biz de bu parayla Müslümanları katledeceğiz.' diyorlar. Bunu gördüğün hâlde, ey Müslüman! Hiç mi utanma yok sende? Hiç mi vicdanın sızlamıyor? Sen nasıl olur da kardeşlerine zulmedenlerin mallarını satın alırsın?
Ey İslam devletlerinin başkanları! Ülkelerimizde bu zalimlerin fabrika kurmasına nasıl izin veriyorsunuz? Onların burada mal üretip para kazanmasına nasıl seyirci kalıyorsunuz? Eğer yüreğinizde zerre kadar vicdan olsaydı, bu zalimlerin fabrikaları çoktan kapanmış olurdu. Bu zalimlerden asla hiçbir şey alınmaması gerekirdi. Ancak maalesef ekonomik boykotta da kaybettik. Hâlâ bütün dükkânların önünde Coca-Cola dolaplarını görüyorsunuz. Coca-Cola’nın başkanı diyor ki 'Her sene israile şu kadar yardım yapıyoruz. Bundan sonra da yardım etmeye devam edeceğiz.' Ve benim Müslüman kardeşim, utanmadan, sıkılmadan o dolapları dükkânının önüne koyuyor. Onların ürünlerini satıyor, onların buzdolaplarını, beyaz eşyalarını, arabalarını satıyor. Sende zerre kadar utanma yok mu, vicdan yok mu, merhamet yok mu?"
"Yeni nesli Kudüs davasıyla büyütmeliyiz"
Varol, Kudüs ve Filistin davasını nesillere aşılamanın çok önemli olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim en önemli vazifelerimizden biri de Filistin davasına, Allah’ın dinine; mücahit olacak, zalimden hesap soracak, mazlumun yanında duracak nesiller yetiştirmektir. Ebu Ubeyde’ler gibi, Yahya Sinvar’lar gibi, Abdülaziz Rantisi’ler gibi, Selahaddin Eyyubi’ler gibi nice kahraman büyüklerimizi çocuklarımıza tanıtmalı, onların destansı mücadeleleriyle büyütmeliyiz. Eğer bir çocuk Gazze’yi, Filistin’i bilmiyor; sorumluluğunu tanımıyorsa, bu mazlum coğrafyalar nasıl kurtulacak?
Selahaddin-i Eyyubi, yedi yaşında bu sorumluluğu yüklendi. Kendini buna göre yetiştirdi ve günü geldiğinde Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı zalimlerin elinden kurtardı. Neden bizim evlatlarımızdan da yeni Selahaddin’ler çıkmasın? Eğer biz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirirsek, vallahi Allah bizim çocuklarımızdan da nice Selahaddin’ler çıkaracak. Bir gün Kudüs, Mescid-i Aksa, o yiğitlerin elleriyle kurtulacaktır. Onun için sadece kınamakla olmaz, sadece yürümekle olmaz, sadece miting düzenlemekle de olmaz. Bunlar elbette değerlidir, önemlidir. Ancak şartlar çerçevesinde, bize düşen neyse; ümmet olarak hep birlikte, topyekûn yerine getirmeliyiz. Bir gün, Allah’ın izniyle Filistin ve Mescid-i Aksa özgür olacaktır. Allah’ın izniyle." (İLKHA)