• BIST 100

    9078,43%-1,59
  • DOLAR

    38,46% -0,07
  • EURO

    43,64% -0,22
  • GRAM ALTIN

    4000,36% -1,71
  • Ç. ALTIN

    6629,81% 0,00

Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı Türkiye için fırsat mı?

GÜNDEM 16.03.2025 19:02:15 0
Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı Türkiye için fırsat mı?

“Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, “Güvenlik kaygılarını öncelikli gündem maddesi olarak ele alan Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı sürecinde, AB-Türkiye ilişkilerinde gözlemlenen olumlu atmosferin etkin bir şekilde değerlendirilmesi, Türk dış politikası a

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gölgesinde, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin geleceği masaya yatırılıyor. Uzmanlar, savaşın AB'nin önceliklerini değiştirdiğini ve bu durumun Türkiye ile ilişkilerde yeni bir döneme işaret edebileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin askeri kapasitesi ve güvenlik bağlamında Avrupa için taşıdığı kritik önemin göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Siyaset Bilimci Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, “AB’nin genişleme stratejisinde güvenlik endişelerinin ve jeopolitik kaygılarının ön plana geçtiği bu konjonktürde Türkiye’nin AB’ye dahil edilmesi fikri kısa vadede güçlenebilir.” dedi.

Köroğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Rusya-Ukrayna savaşının yansıması incelenmeli

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) geleceğinin ne olacağını değerlendirmek için Rusya-Ukrayna savaşının bu ilişkilere yansımasını incelemek gerektiğine işaret eden Köroğlu, “AB-Türkiye ilişkileri başlangıçtan itibaren üç saç ayağı üzerine kuruludur. Bunlardan birincisi uluslararası konjonktür, ikincisi AB’nin kendi iç siyasetinin ilerleyişi ve üçüncüsü ise Türk siyasal hayatının ne yönde evrildiğidir. Bu süreçler paralel olarak bakıldığında AB-Türkiye ilişkilerini anlamak çok daha önem arz eder. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bazen birinci bazen ise diğer sac ayakları ilişkilerin belirlenmesinde ön plana çıkabilir.” dedi.

Savaş AB'nin güvenlik endişelerini ön plana çıkardı

Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, AB’nin Ukrayna ile müzakerelere başlamasını değerlendirerek, “Bugünkü uluslararası konjonktüre bakıldığında AB’nin Kopenhag kriterlerini ve barış üzerine kurulu temel değerlerini bir kenara koyarak halen savaşta olan bir ülkeyi kendi bünyesine katmak üzere müzakerelere 23 Aralık 2024’de resmen başlaması, AB’nin genişleme konusunda uluslararası konjonktürel dinamiği ve bu bağlamda jeopolitik unsurlulara dayalı güvenlik endişelerini ön plana aldığını göstermektedir. Ukrayna dışında Moldova ile de müzakereler başlatılmış ve Avrupa ülkesi olmayan bir ülke olan Gürcistan’a da AB adaylık statüsünün verilmesi de yine genişleme konusunda AB’nin nasıl bir yönelim değiştirdiğinin bir diğer göstergesidir.” diye konuştu. 

AB'nin iç siyaseti de değişiyor

AB’nin kendi iç siyasetindeki yönelimlere bakıldığında Brexit süreci sonrasında İngiltere olmadan yoluna devam ettiğinin görüldüğünü anlatan Köroğlu, şöyle devam etti:

“Bunun dışında 2008’den beri Avro krizi ile mücadele eden AB’nin Covid-19 pandemisi ve Ukrayna savaşı sonrası ekonomik olarak daha zor koşulları yaşadığı görülmektedir. AB, 2007 Lizbon Antlaşması’ndan bu yana yeni bir antlaşma imzalamamıştır. Olası bir yeni genişleme dalgası durumunda, kurumsal derinleşme için nasıl bir yol izleneceği de önemli bir tartışma konusudur. Bu çerçevede, AB’nin farklılaşmış entegrasyon modellerinden birini benimseyerek, kurucu ülkelerin merkezde yer aldığı ve genişlemeyle birlikte katılan ülkelerin dış halkalarda farklı hak ve inisiyatiflere sahip olduğu bir modelin geliştirilmesi kaçınılmaz görünmektedir. Zira AB, tarihsel olarak her genişleme sürecinin ardından politikalarını yeni yapısıyla uyumlaştırmak adına bir antlaşma imzalamışken, uzun süredir bu yönde bir adım atılmamıştır.”

Türkiye'nin önemi artıyor

Değişen uluslararası konjonktür ve AB’nin genişleme-derinleşme süreçlerinde yakaladığı farklı yönelimleri müteakip son yirmi yıldır müzakere aşamasında olan Türkiye için de farklı bir öngörünün ortaya çıkmasının muhtemel göründüğüne vurgu yapan Köroğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin bilhassa Karadeniz bölgesindeki önemli jeopolitik konumu, Rusya ve Ukrayna ile yürüttüğü dengeli dış ilişkileri, enerji yolları üzerindeki transit ülke konumu ve eski İpek Yolu gibi önemli ticari yollar üzerindeki köprü görevi onu değerli kılmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin askeri kapasitesi ve güvenlik bağlamında Avrupa için taşıdığı kritik önem de göz ardı edilemez. Türkiye’nin tüm potansiyeline ve AB’nin yeniden şekil değiştirme ihtimaline karşın, yine de Türkiye 80 milyonu aşkın nüfusu ve ekonomik gereksinimleri ile AB’nin hazım kapasitesi açısından zorlayıcı bir ülke olduğu söylenilebilir. Fakat AB’nin genişleme stratejisinde güvenlik endişelerinin ve jeopolitik kaygılarının ön plana geçtiği bu konjonktürde Türkiye’nin AB’ye dahil edilmesi fikri kısa vadede güçlenebilir.”

Türkiye ancak ‘kazan-kazan’ senaryosuyla üyelik modelini kabul edebilir

AB, 'iç içe geçmiş halkalar' şeklinde bir entegrasyon modeline geçerse, farklı üyelik statülerinin (1. sınıf, 2. sınıf, 3. sınıf gibi) ortaya çıkmasının muhtemel olduğunu dile getiren Köroğlu, “Bu durumda, Türkiye de Ukrayna gibi dış halkada yer alarak politika yapım süreçlerine doğrudan katılmadan, ancak belirli koşullarda vize serbestisi elde eden ve güvenlik alanında iş birliği içinde olduğu bir üyelik modeliyle karşı karşıya kalabilir. Dış politikada daha pro-aktif ve çok-açılı bir dış politika sürdüren ve bölgesinde önemli bir bölgesel güç olma yolunda ilerleyen Türkiye AB ile ancak karşılıklı çıkarların gözetildiği bir 'kazan-kazan' senaryosu çerçevesinde böylesi bir üyelik modelini kabul edebilir. Bu bağlamda, Türkiye’ye tanınacak imtiyazlar ve haklar belirleyici bir unsur olacaktır. Türkiye, 1999'dan bu yana AB’ye aday ülke statüsünde olup, 1963’te imzalanan Ankara Antlaşması ile 60 yılı aşkın süredir AB ile ilişkisini sürdürmektedir. Bu uzun geçmiş dolayısıyla Türkiye'nin AB’den beklentileri de oldukça yüksektir. Sınırlı imtiyazların verildiği üçüncü sınıf bir AB üyeliği Türkiye için çok büyük bir avantaj getirmeyecektir.” şeklinde konuştu.

Polonya dönem başkanlığı fırsat yaratabilir

Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden biri olan Polonya’nın, Ocak 2025’de AB dönem başkanı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Köroğlu, “Ukrayna ile toprak sınırı olan Rusya’nın tehdidini yakinen hisseden bir ülke olan Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk, Şubat ayındaki bir konuşmasında ‘AB, Ukrayna ve bölgenin güvenliği konusunda kendi eylem planını hazırlamazsa küresel aktörler, geleceğimiz hakkında karar verecek’ diyerek Trump-Zelenski arasında oval ofiste gerçekleşen gergin görüşme öncesinde yaklaşan tehlike konusunda uyarıda bulunmuştur. Güvenlik kaygılarını öncelikli gündem maddesi olarak ele alan Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı sürecinde, AB-Türkiye ilişkilerinde gözlemlenen olumlu atmosferin etkin bir şekilde değerlendirilmesi, Türk dış politikası açısından stratejik bir önem arz etmektedir.” şeklinde sözlerini tamamladı. (İLKHA)

Ege Denizi'nde 4 büyüklüğünde deprem

Siirt’te etiketsiz ve son tüketim tarihi geçmiş ürünler tespit edildi

HÜDA PAR Batman Milletvekili Ramanlı'dan "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" mesajı

Siirt’te trafik denetiminde 2 bine yakın sürücü sorgulandı

Kassam liderlerinden Hasan Selame, ağır işkenceler nedeniyle diş kaybı ve görme bozukluğu yaşıyor

Bebekle kurulan bağ, bebeğin dünyasını şekillendiriyor!

Mersin’de “Narkokapan” operasyonu: 112 kişi gözaltına alındı

HÜDA PAR’dan “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” mesajı

Van’da Mevlid-i Nebi’ye katılan gençler ve çocuklardan ortak mesaj: Gazze’deki zulüm bitsin artık

Mısır, işgal rejimine çimento sevkiyatını sürdürüyor

Cizreli çocuktan anlamlı bağış: Kumbarasındaki harçlığını Gazze’ye bağışladı

Ramanlı'dan İl Sağlık Müdürü Solmaz'a ziyaret

Diyarbakır'da film gibi kovalamaca

HÜDA PAR Bingöl Gençlik Kolları'ndan boykot yapan esnaflara plaket

ABD ve Ukrayna doğal kaynaklar anlaşmasını imzaladı

2025 Yılı Kurban Hizmetleri Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı

Bursa'da kaçak avcılık operasyonunda 30 kişi gözaltına alındı

HÜDA PAR Milletvekili Demir: Bazı firmaların eksikleri TOKİ'nin çalışmalarına gölge düşürebiliyor

Şanlıurfa’da ihtiyaç sahibi yüzlerce aileye gıda ve hijyen yardımı

BESO Başkanı Çiftçi: Kır düğün salonu sahiplerinin mağduriyeti giderilsin

Mahmud Abbas yönetiminin orman yangınlarına karşı işgale yardım teklifi tepki çekti: "Gazze’de halk işgalci ateşiyle yanarken..."

Şanlıurfa’da polis aracının karıştığı kazada 2 kişi yaralandı

HÜDA PAR Milletvekili Dinç: Meclis'te boykot ürünleri satılıyorsa derhal kaldırılmalı

İşgal rejimi, orman yangınlarını kontrol altına alamıyor

Optisyenler Gözlükçüler Odası Başkanı Erdoğan: Yetkisiz ve denetimsiz ortamlardan gözlük almayın

Pakistan, istihbarat şefini ulusal güvenlik danışmanı olarak atadı

Çiftçiler: Toprak bereketli ama üretim maliyetleri çok yüksek

Çocuklarda primer immün yetersizlik nedir?

İşgal çetesinin Gazze’deki saldırılarında 8 Filistinli şehid oldu

Hafızlık Yarışmasında bölgenin en iyileri belli oldu

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ