9579,23%0,40
38,80% 0,24
43,43% -0,10
3994,44% -0,96
6518,04% 0,66
Dijital çağda özellikle gençlerde yaşanan ahlaki yozlaşma ve değerlerden uzaklaşma gibi sorunlar toplumun önemli problemleri haline geldi.
Gençliğin ahlaki değerlerden uzaklaşarak dijital kültür içerisinde kimlik bunalımı yaşamasına ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan Uzman Psikolog Servet Aşan, "Ahlaki yozlaşma, gençlerin yaşam tarzında maalesef bireyci olmalarını, benmerkezci bir yaklaşım ile anlık hazlara odaklanması ve sosyal platformlarda onaylanma ihtiyaçları ile şekillenmektedir. Dolayısıyla gençler, empati yoksunluğu yaşarken, ilişkilerde de güven, samimiyet gibi kavramlardan da uzaklaşmış oluyorlar. Bu durum psikolojik olarak bireylerde içe çekilme, değersizlik ve hayatın anlamsızlığıyla bütünleşirken aynı zamanda temel erdemlerden olan sevgi, saygı ve sabır gibi kavramlardan da oldukça uzaklaşmış oluyorlar." diye konuştu.
"Gençler, popüler kültürde ahlaki denetimden de yoksun bir şekilde ilerliyorlar"
Popüler kültürün gençler için hızlı tüketilen, yüzeysel bir kavram haline geldiğini belirten Aşan, "Gençler, popüler kültürün asıl konusuna odaklanmak yerine maalesef ki şöhret, dış görünüş, sosyal medya gibi kavramlarla yapay bir mutluluk arar hale geldiler. Burada yine gerçek duygulara, gerçek kavramlara ulaşmak gençlere uzak birer kavram haline gelmiş durumdadır. Çünkü gençler, popüler kültürde ahlaki denetimden de yoksun bir şekilde ilerliyorlar. Dolayısıyla güven gibi kavramlar gençlerin ulaşamayacağı kavramlar haline geldi." şeklinde konuştu.
"Manevi boşluk psikolojik sorunlara yol açar"
Manevi boşluğun ruh için önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Aşan, "Ruh, bir yerlere aidiyet hissini gidermek, birileriyle ilişki halinde olmak ve hayatın bazı önemli sorularına cevap bulmak için bahsettiğimiz temel kavramlara ihtiyaç duyar. Bu maneviyat, aslında kişilerin temel ihtiyacını karşılar. Eğer kişi aradığı sorulara cevap bulamazsa hayat onun için anlamsız hale gelir. İlk yüzyıllardan beri neden yaşıyoruz? Kimiz? Niçin yaşıyoruz? Amacımız nedir? Şeklindeki sorular maneviyat ile cevap bulmuştur. Eğer bundan yoksun olursak ruhu bir anlamda dinlememiş, ruhun temel ihtiyacını karşılamamış oluruz. Bu da psikolojik olarak depresyon, yalnızlık, ilişkilerden kaçınma, içe kapanma gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Bu da birey için kaçınılmaz bir intihar girişimine dönüşür." dedi.
Gençliğin popüler kültürde kaybı-olmaması için ailelere ne tür görevler düşüyor?
Manevi iklimin zayıflaması ve kültürel yozlaşmaya karşı ailelere büyük görev düştüğünü belirten Aşan, "Aile, bireyler için ilk ahlaki öğretmen demektir. Aile bireye güveni, sevgiyi, samimiyeti öğreten ilk kurumdur. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte, bireyin okula başlayıp temel eğitimlerini almaya başlayana kadar öğretmenleriyle işbirliği içerisinde temel kavramları öğretmekle yükümlüdür. Eğer bu kavramlar öğrenilmemişse çocuğun ergenlik döneminde kimlik bunalımları yaşaması, gençlik döneminde sosyalleşmeden uzak kalmasına, ilişkilerde empati yoksunluğu, ahlaki denetimden uzak bir şekilde ilerlemelerine, yalnızlığa yol açar. Dolayısıyla ailenin burada rolü çok büyüktür. Eğer böyle bir durumla karşılaşırlarsa mutlaka çocuklarıyla ilgili ciddi bir bilinçlendirme, ciddi bir eğitim sürecine geri dönülmeli. Eğer bununla ilgili eksiklik yaşıyorlarsa bir uzmandan yardım almaları gerekir." diye konuştu.
"Temel inanç ve değerler, estetik bir dille dijital mecralarda anlatılmalı"
Dijital mecralarda olumlu içeriklerin yeterli olmadığını, bu çağda artık iyiliklerin de dijitalden öğrenilmesi gerektiğini savunan Aşan, konuşmasını şu şekilde noktaladı:
"Ne yazık ki bunu yeterli bulmuyorum. Özellikle pandemi sonrası dijitalleşme dünyanın yeni iletişim tarzı olmuştur. İnsanlar artık ilişkilerini sosyal platformlar üzerinden sürdürüyorlar. Dolayısıyla maneviyat dediğimiz kavramların da öğrenilebileceği yer artık dijital ortamlar olmuştur. Çocuklar 2 yaşında dijital tablet, telefon gibi teknolojik aletleri kullanmaya başlıyorlar. Bu yaşlar çocuklar için birçok temel inancın, temel yargının oluşacağı yaşlardır. Dolayısıyla kişilerin iyi anlamaları, kavramları iyi bilmelerini sağlayacak estetik bir dile ihtiyaç vardır. İslam ile ilgili ya da herhangi bir kaynağı estetik olmayan, dikkat çekmeyen bir dille anlattığınız zaman içerik de izlenilmiyor. Yeni kültüre uyum sağlamak olmazsa olmazımızdır." (İLKHA)