İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Gastroenteroloji Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Sümer, obezitenin ne olduğu ve tedavisinin nasıl yapıldığı, tedavi başarı oranının ne olduğu, 3A olarak özetlenen araba, asansör ve akıllı telefonların hayatımızı nasıl etkilediğini, sağlıklı bir yaşam için bunlardan ne kadar uzak durulması gerektiği ile İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

"Ülkemiz obezitede şu an Avrupa'da birinci sırada!"

Sanayi devriminden sonra yaşam kolaylıklarının ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Fatih Sümer "Yaşam kolaylıkları dediğimiz şeyler, sağlık sorunlarına yol açmıştır ve bunlardan en önemlisi de obezitedir. Obezite son 200 yılda gıda yapısının değişmesi ve insanların yaşam alışkanlıklarının değişmesi ile hızla pik yaptı ve şu an halk sağlığı sorunlarında en üstlere taşınmış durumda. Avrupa'da ülkemiz şu an birinci durumda." dedi.

"Obezite, birçok farklı hastalığı devamında getiren ve yaşam süresini kısaltan bir tablo"

Türkiye'nin obezite açısından en sorunlu ülkelerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Sümer, obezitenin kesinlikle bir sağlık sorunu olduğunu vurguladı. Sümer "Estetik bir kaygıyla yapılan bir işlem değil, cerrahisi estetik bir işlem değil. Obezite, birçok farklı hastalığı devamında getiren, insanın yaşam kalitesini ve beklenen yaşam süresini kısaltan bir tablo." ifadelerini kullandı.

"Obezite sorununda 3A: Araba, asansör, akıllı telefon"

Obezitenin sebeplerine değinen Prof. Dr. Sümer "Obezite sorununda 3A diye özetlediğimiz bir şey var: Araba, asansör, akıllı telefon. Eskiden insanlar gıdaya ulaşmak veya iş yapabilmek için kalori harcayarak yürümek, koşmak zorundaydı. Ama dünya değişti; artık bir yerden bir yere gitmeniz için arabalar, uçaklar var. Evinize çıkacaksınız, asansöre biniyorsunuz. Fiziksel egzersizle yapılan birçok iş artık masa başında, bilgisayar başında yapılmaya başlandı. Akıllı telefonlar insanların hareketsiz, saatlerce telefon veya bilgisayar başında kalmasına yol açtı." diye kaydetti.

"Obezite, insanın yaşam süresini ortalama 10 ila 15 yıl kısaltıyor!"

Obeziteden neden korkulduğunu açıklayan Prof. Dr. Sümer "Obezite, yüksek tansiyondan Tip 2 diyabete, eklem hastalıklarından uyku apnesine kadar birçok sağlık sorununa yol açıyor. Hastada kan yağlarında yükselme ile devam eden damar sertlikleri ve buna bağlı olarak koroner arter hastalıkları obeziteye bağlı olarak gelişiyor. Daha önceden Hepatit B, Hepatit C'ye bağlı kronik karaciğer hastalıkları, karaciğer sirozları görülürken, şu an obeziteye bağlı karaciğer yağlanması ve buna bağlı siroz hastalığı hızla görülmekte. Bunlar nakil ihtiyacına kadar gitmektedir. Bunların önlenmesi için obezitenin önüne geçilmesi gerekiyor. Obezite, insanın yaşam süresini ortalama 10 ila 15 yıl kısaltıyor." dedi.

"Her yerde obeziteye dikkat çekilmeli"

Obezitenin bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sümer "Bu sadece hekimlerin mücadelesiyle olmaz, okul çağında çocuklarımızın eğitimindeki öğretmenleri, evde anne babaları, yani sosyal hayatın bulunduğu her yerde obeziteye dikkat çekilmesi ve obezitenin önlenebilmesi için mücadele edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Tarım Bakanlığı'na ve yöneticilere bu konuda büyük görev düştüğünü belirten Prof. Dr. Sümer "Gıdalardaki genetik değişikliklerin önlenmesi, daha organik gıdalara yönelinmesi çok önemli. Obezite ile ilgili mücadelede bunların sağlanması gerekiyor" dedi.

"Araba, asansör ve akıllı telefona sınırlama yapılması gerekir"

Bunun dışında, "3A" olarak özetlenen araba, asansör ve akıllı telefon kullanımının hayatımızda yer alması ama belli bir sınırlamanın olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sümer "Günlük ihtiyacımız olan egzersizi yapacak derecede bunlardan uzak durmamız şart. Günlük yarım saat, 45 dakika yürüyüşler yapmak, merdiven kullanmak, akıllı telefonlarda ihtiyacımız dışında sosyal medya veya diğer şeylerle sürekli zaman geçirmemek çok önemlidir" diye kaydetti.

"Cerrahi tedavi bir seçenek olarak önümüze çıkmakta"

Vücut kitle indeksinin 30'un üzerinde olması durumunda obezite olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Sümer "Vücut kitle indeksi 35'in üzerinde ise artık obezitenin tedavi edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Hastanın yaşam alışkanlıklarını değiştirerek 6 ay kadar takip ettikten sonra hala vücut kitle indeksi yüksek seyrediyorsa medikal tedaviler ve diyetlerle çözüm bulunamadığı zaman cerrahi tedavi bir seçenek olarak önümüze çıkmaktadır." dedi.

"Üniversitemizde bu hizmet tamamen ücretsiz olarak halkımıza sunulmaktadır"

Cerrahi tedavi seçeneklerinden bahseden Prof. Dr. Sümer "Tüp mide ameliyatı (Sleeve Gastrektomi) yapılabilir. Ayrıca hem kısıtlayıcı hem de malabsorbtif ameliyatlarımız var. Bu sayede obeziteye çözüm bulmaya çalışıyoruz. Cerrahi tedavi seçeneklerinden kaçınılmaması gerekir. Malatya'da üniversitemizin desteğiyle bu hizmet tamamen ücretsiz olarak halkımıza sunulmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Tüp mide ameliyatının başarı oranı yüzde 80-85'tir"

Tüp mide ameliyatının başarı oranının yüzde 80-85 olduğunu belirten Prof. Dr. Sümer, "Ancak yüzde 10-15'lik hasta grubumuzda başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bu, hastanın uyumsuzluğundan kaynaklanıyor. Ameliyat olduktan sonra hastanın yeni yaşam tarzına uyum sağlaması gerekiyor" dedi.

Son olarak obeziteden korunmak için beslenme ve yeme alışkanlıklarına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Sümer, "Günlük egzersiz sürecini bir iş gibi görüp muhakkak kendimize bir, bir buçuk saat zaman ayırmamız ve bununla mücadele etmemiz lazım" şeklinde konuştu. (İLKHA)