10225,48%-1,28
40,22% 0,13
46,88% -0,35
4329,44% -0,12
6901,12% 0,03
19'uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren tıbbi bir sorun olarak tanımlanan anoreksiya nervosa, 20'nci yüzyıl boyunca batı toplumlarında yaygınlaşarak bugün dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldi.
Dr. Erdinç, hastalığın ortaya çıkmasında biyolojik, emosyonel ve kültürel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi olduğunu belirterek, hastalığın nedenleriyle ilgili sunulan çeşitli kuramlar arasında henüz net bir üstünlük sağlanamadığını ifade etti.
"Kilo kayıpları yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide"
Anoreksiya nervosa hastalarının, yaşa ve boya göre olması gereken kilonun en az %15’ini kaybetmiş olmalarına rağmen kendilerini hâlâ kilolu hissettiklerini belirten Erdinç, "Hastalar çoğu zaman durumun ciddiyetini inkâr eder ve kilo almamak için aşırı diyet, yoğun egzersiz gibi çeşitli davranışlar sergilerler. Hatta bazıları, sosyal ortamlarda yemek yemekten tamamen kaçınabilir" dedi.
"Hastalık yalnızca psikolojik değil, fiziksel olarak da ciddi belirtilere yol açıyor"
Anoreksiya nervosa’nın oluşumunda genetik yatkınlık kadar aile içi dinamiklerin, çocukluk döneminde yaşanan travmaların ve sosyokültürel baskıların da etkili olduğunu ifade eden Erdinç, Obsesif kompulsif bozukluk öyküsü ve ailede obezite geçmişi bulunan bireylerde riski arttırıyor. Hastalığın yalnızca psikolojik değil, fiziksel olarak da ciddi belirtilere yol açıyor. Aşırı zayıflık, kalp ritminde yavaşlama, vücut ısısında düşme, adet görmeme, el ve sırtta yara izleri gibi bulgular görülebilir. Özellikle adet görememe, yağ dokularının azalmasıyla ilişkilidir" şeklinde konuştu.
"Tedavide çok yönlü yaklaşım şart"
Anoreksiya nervosa tedavisinde tek bir yöntemle başarı sağlanamayacağını belirten Erdinç, "Tedavi planlamasında hastanın genel tıbbi durumu ve ruhsal yapısı mutlaka değerlendirilmelidir. İlaç tedavileri, psikoterapi ve beslenme düzenlemeleri birlikte uygulanmalıdır. Vakaların yaklaşık yüzde 40’ında tam iyileşme görüldüğünü, ancak hastalık nedeniyle ölüm riskinin yüzde 5-10 arasındadır" diye konuştu. (İLKHA)