10815,98%-0,31
40,68% 0,02
47,15% 0,12
4413,45% -0,16
7055,94% 0,00
YKS tercih sürecinin 1-13 Ağustos tarihleri arasında yapılacağını hatırlatan Psikolojik Danışman Seval Sunar, İLKHA’ya yaptığı açıklamada, adayların tercih yaparken sadece puana değil, kişisel ilgi ve hedeflerine de odaklanmaları gerektiğini söyledi.
Sunar, "1-13 Ağustos tarihleri arasında bir tercih süreci bizi bekliyor. Gitmek istediğimiz üniversiteleri seçeceğimiz bir süreç bu. Peki, bu süreçte nelere dikkat etmeliyiz? Biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. Puanlara yönelik tercihlerimizi yaparken mutlaka başarı sıralamalarını dikkate alarak süreci devam ettirmemiz gerekir. Çünkü puan ve başarı sırası paralelinde tercih yaparsak daha isabetli kararlar alabiliriz. Bunun yanı sıra, yazmak istediğimiz bölümlerde kişisel ilgilerimiz, yeteneklerimiz ve bu sürece gelirken kendimize koyduğumuz hedefler de çok önemlidir. Artık son noktaya gelmiş bulunmaktayız ve bundan sonraki süreçte meslek hayatımıza adım atacağımız ilk tercihimizi yapıyoruz. Bu süreçte hedeflerimiz doğrultusundaki bölümleri seçebilmek oldukça önemlidir." dedi.
Tercihler ilgi ve merak doğrultusunda yapılmalı
Adayların, öncelikle istedikleri bölümlerle ilgili geniş bir bilgiye sahip olmaları gerektiğinin altını çizen Sunar, "Bu konudaki araştırmalar iyi yapıldıktan sonra, puanlarına paralel olan üniversite ve bölümler tercih edilebilir. Üniversitelerle ilgili tercih yaparken de kontenjanlar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, o üniversitenin tavan ve taban puanları yıllara göre nasıl değişmiş? Bu istatistikler iyi değerlendirilmeli. Yine başarı sıralamaları nasıl değişiklik göstermiş? Bunlara da dikkatle bakılmalıdır. Tabii ki üniversite tercihleri sırasında gideceğimiz üniversitenin kalitesi ve bölümlerin geleceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Tüm bunları değerlendirirken, seçeceğimiz bölümün ilgi alanımıza girmesi gerektiğini unutmamalıyız. Seçeceğimiz bölümle ilgili mesleği yaparken ileriki yaşantımızda mutlu olmamız, bölümün bizde merak uyandırması çok önemlidir. Çünkü merak duygusu ve ilgi alanımıza giren bir bölümü tercih edersek, bu alanda ilerlememiz daha kolay olur ve üniversiteyi isteyerek okuruz. Bu noktada ilgi ve merakımızı uyandıran bölümleri seçmemiz oldukça önemlidir." ifadelerine yer verdi.
"Bu tür kararlar uzun vadede geri dönüşü olmayan hatalara neden olabilir"
Konuşmasının devamında Sunar, şunları aktardı:
"Tabii ki tercih sürecinde ailelerimiz yanımızda olup bize destek oluyorlar, ancak mutlaka bir rehber öğretmenden ya da uzman bir kişiden destek almamız gerekir. Tek başımıza tercih yaparsak, bazı hatalar yapabilir ya da geri dönüşü olmayan pişmanlıklar yaşayabiliriz. Bu yüzden uzmanlardan destek almayı ihmal etmeyelim. 'Puanımız boşa gitmesin' diye istemediğimiz bir bölümü yazmak doğru bir tercih değildir. Bu tür kararlar uzun vadede geri dönüşü olmayan hatalara neden olabilir. Bu nedenle tercih ederken puanımıza paralel ve gerçekten istediğimiz bölümler üzerinde yoğunlaşmamız gerekir."
"Önce puanımızı mı esas almalıyız, yoksa hayallerimizi mi?"
Tercih yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Sunar, "Genel olarak tercih yaparken, 'Önce puanımızı mı esas almalıyız, yoksa hayallerimizi mi?' gibi sorular karşımıza çıkabiliyor. Bu sorunun cevabından önce, aslında ne yapmak istediğimizin farkında olmamız gerekir. Ben ne yapmak istiyorum? Hangi bölümü okumak istiyorum? Hangi alanda olursam mutlu olurum? Bunların cevabını çok iyi vermemiz lazım. Örnek veriyorum kendimi 10 yıl sonra nerede görüyorum? 10 yıl sonra ne yaparsam mutlu olurum? Hangi alanda üretirsem hem verimli olur hem de kendimi iyi hissederim? Bu sorulara net cevaplar verebildiğimizde, yapacağımız tercihler de daha sağlıklı ve isabetli olacaktır. Genelde yüksek puan alan adaylar, 'Daha yüksek puan iyidir' ya da 'Puanım boşa gitmesin, en iyi üniversitenin en iyi bölümünü yazayım' gibi, çevrenin de etkisiyle bir kanıya varıyorlar. Ancak bizim için merak uyandırmayan ya da ilgi alanımıza girmeyen meslekler veya bölümler, uzun vadede maalesef pişman olacağımız sonuçlar doğurabiliyor. Mesela bazı öğrenciler tercih sürecinde, 5-10 binlik sıralama farkı için hayallerindeki bölümü bırakıp, hiç düşünmedikleri ve sadece puanlarının yettiği bir bölümü yazabiliyor. Bu da uzun vadede pişmanlığa sebep olabiliyor." şeklinde belirtti.
Şehir seçimi ve yaşam koşulları da tercihlerde belirleyici olmalı
Sunar, devamında şunları aktardı:
"Tabii ki bölüm ve üniversite seçiminin ardından, bulunduğumuz şehir ve tercih edeceğimiz şehir de çok önemlidir. Özellikle şehirdeki yaşam maliyeti, ulaşım, kültürel olanaklar ya da iklim gibi unsurlar bizim yaşantımızla örtüşüyor mu, paralellik gösteriyor mu? Bu da çok önemli. Çünkü artık gideceğimiz şehirde yaşamaya başlayacağız. Bu yüzden, gideceğimiz şehirleri de çok iyi araştırmamız gerekiyor. Örneğin, kültürel olarak bize yakın bir şehir mi? Ulaşım açısından zorlanacak mıyız? Aileme uzak mı, yakın mı? Eğer ailemi sık görmek istiyorsam, her hafta sonu gidip gelebilecek miyim, yoksa bu mümkün olmayacak mı? Tüm bunların da iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yurt imkânı da, özellikle ekonomik koşullardan dolayı, oldukça önemli bir konu. Gideceğimiz şehirdeki KYK (Kredi ve Yurtlar Kurumu) yurtlarının imkânları ne düzeyde? Özel yurtlar ya da kiralık ev arayışına gireceksek, bunlar ne tür bir maliyet oluşturacak? Bu konulara da dikkat etmemiz gerekiyor. Ayrıca, gideceğimiz yerdeki sosyal yaşam, kampüs hayatı, kampüste faydalanabileceğimiz olanaklar ve üniversitenin yurt dışı değişim imkânları gibi unsurlar da, mesleki gelişimimiz açısından önem taşıyor. Bunları da geniş çaplı araştırırsak, ilerleyen süreçte bize faydalı olacaktır."
"Ailelerin yönlendirme değil, rehberlik yapmaları çok daha kıymetlidir"
Aileler tercih sürecinde yönlendirme değil, rehberlik yapması gerektiğini söyleyen Sunar, "Bu süreçte tabii ki aileler de işin içinde olmak durumundalar. Ancak ailelerin yönlendirme değil, rehberlik yapmaları çok daha kıymetlidir. Bu birlikte karar vereceğimiz bir süreçtir. Tek başına verilecek bir karar değildir. Bu yüzden özellikle ekonomik açıdan şeffaf olunmalı, aile ile birlikte karar verirken 'neden' ve 'niçin' soruları birlikte masaya yatırılmalıdır. Bu noktada, dayatma yerine istişare ile kararlar alınmalı, birlikte hemfikir olduğumuz tercihler yapılmalıdır. Çünkü yanlış tercihler, uzun vadede ciddi zararlar verebiliyor. Biliyorsunuz, bölüm değiştirme ve üniversiteyi bırakma oranları Türkiye'de son yıllarda çok fazla arttı. Genç bir öğrenci üniversiteye gidiyor, bölümünü beğenmiyor, aradığını bulamıyor ve sonunda bölüm değiştirmek zorunda kalıyor. Bu durum, hem öğrencinin motivasyonunu düşürüyor hem de zaman kaybına neden oluyor. Yanlış bölüm seçimi genellikle mutsuzluğa, üniversiteden soğumaya, ders başarısının düşmesine ve üniversiteye devam etme isteğinin azalmasına neden olabiliyor. Bu da uzun vadede kariyere olumsuz etkiler yapıyor." diye konuştu.
"İlk tercih sürecinde doğru kararlar almaya özen göstermeliyiz"
Son olarak Sunar, "Evet, ikinci bir üniversite okuyabiliriz, yeniden tercih yapabiliriz ya da tekrar hazırlanabiliriz; ancak bu süreç hem zaman hem de psikolojik ve ekonomik açıdan yıpratıcıdır. Bu yüzden ilk tercih sürecinde doğru kararlar almaya özen göstermeliyiz. Kendimizi çok iyi tanımamız gerekir. Ne istiyorum? İlerleyen süreçte nerede olmak istiyorum? Bu farkındalık bizde yüksek olursa, kendini tanıyan birey olarak doğru tercihler yapabiliriz. Çünkü bu süreçte sadece bir bölüm seçmiyoruz; aslında bir meslek, bir yaşam tarzı seçiyoruz. Bu, çok kısa süreli bir karar gibi görünse de, ömür boyu sürecek bir yolculuğun başlangıcıdır. Unutmayalım, sadece 12 günlük bir süreçte bir bölüme karar vereceğiz; ama bu karar, hayat boyu bizimle olacak. Bu nedenle seçimlerimize dikkat etmeli ve mutlaka uzmanlardan da destek alarak süreci yürütmeliyiz." dedi. (İLKHA)