14183,03%0,27
42,73% 0,04
50,18% 0,01
5943,69% -0,31
9579,44% -0,27
HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, TBMM Genel Kurulu'nda 2026 Bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, bütçenin bir tercih belgesi olduğunu belirterek, faize dayalı ekonomik anlayışın emekliyi, işçiyi, çiftçiyi ve gençleri mağdur ettiğini vurguladı.Genel Kurul'da, "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek konuşmaya başlayan Ramanlı, "Bugün burada görüşmekte olduğumuz 2026 Bütçesi, sadece rakamlardan ibaret bir metin değildir. Bu bütçe; kimin kazanacağını, kimin kaybedeceğini, kimin rahat edeceğini, kimin biraz daha yoksullaşacağını gösteren bir tercihler manzumesidir. 2026 bütçesi; 16 trilyon 216 milyar lira gelir, 18 trilyon 929 milyar lira gider öngörmektedir. Aradaki fark ise 2 trilyon 712 milyar liralık bir bütçe açığıdır. Ancak asıl dikkat çekici olan şudur: Bu bütçede 2 trilyon 741 milyar lira sadece faiz ödemelerine ayrılmıştır." dedi.
"Uyguladığımız sistem, maalesef adalet üretmiyor, derde derman olmuyor ve kaynaklarımızı heba ediyor"
Ramanlı, "Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz ve hemşehrimiz, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in ve çalışma arkadaşları olan bürokratlarının emeğini ve gayretini elbette görmezden gelmiyor ve takdir ediyoruz. Ancak ne kadar uğraşırsak uğraşalım, direksiyonda kim olursa olsun, uyguladığımız sistem, maalesef adalet üretmiyor, derde derman olmuyor ve kaynaklarımızı heba ediyor. Elbette pandemi, 6 Şubat depremleri, zirai don gibi hesapta olmayan ağır maliyetlerin bütçeye yüklediği ek yükün farkındayız. Ancak bu tablo sadece dönemsel bir mecburiyetten değil, kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır." ifadelerine yer verdi.

"Faizler yükseliyor, sosyal harcamalar kısılıyor, bedeli ise her yerde halk ödüyor"
Konuşmasının devamında Ramanlı, şunları aktardı:
"Yani mevcut faize dayalı kapitalist ekonomi modelinde devlet; emekliye, işçiye, çiftçiye, öğrenciye kaynak bulmakta zorlanırken; vergi gelirlerinin neredeyse yüzde 20’sini küresel tefecilere aktarılması nedense garipsenmiyor. Bu tablo bize çok açık bir şey söylüyor: Türkiye’de sorun gelir yetersizliği değil, faiz ve borç merkezli ekonomik anlayıştır. Bakınız, IMF bile artık küresel borçlanma sisteminin sürdürülemez olduğunu itiraf etmektedir. Küresel kamu borcunun dünya gelirini aşacağı bir döneme giriyoruz. Faizler yükseliyor, sosyal harcamalar kısılıyor, bedeli ise her yerde halk ödüyor. Türkiye’de de durum farklı değildir."
"Biz aslan payını, borcun faizine kaptıran bir bütçe yapıyoruz"
"Bütçe açığı borçlanmayı, borçlanma faizi, faiz ise yoksulluğu büyütmektedir." diyen Ramanlı, "Faiz giderleri bugün; Milli Eğitim bütçesinin 1,4 katı, Sağlık bütçesinin neredeyse 2 katı, Tarım bütçesinin 5 katıdır. Sonra dönüp diyoruz ki: 'Neden çiftçi üretmiyor?' 'Neden emekli geçinemiyor?' 'Neden gençler umutsuz?' Çünkü biz aslan payını, borcun faizine kaptıran bir bütçe yapıyoruz. Bütçemiz, emeğimiz küresel tefeciler tarafından sömürüldüğü için emeklimizi doyuramıyoruz." diye konuştu.

"Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi almalıyız"
Ramanlı, "Yoksul da zengin de satın aldığı maldan aynı oranda vergi ödüyorsa burada büyük bir sorun vardır. 'Az kazanandan az; çok kazanandan çok vergi almalıyız' diyoruz ama dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payının yüksekliği bize bambaşka bir şey söylüyor. Bu konudaki birkaç puanlık iyileşme öngörüsünü de takdirle karşılıyoruz." şeklinde konuştu.
"Faiz merkezli, üretimden kopuk bir ekonomik model"
Son olarak Ramanlı, "Eşit işe eşit ücret isteyen çalışanlar, ev hanımlarının görünmeyen emeği, öğrencilerin yetersiz KYK bursları, çiftçinin belini büken mazot fiyatları, esnafı, işçiyi borç batağına sürükleyen kredi sistemi… Bunların tamamı aynı sorunun farklı yüzleridir: Faiz merkezli, üretimden kopuk bir ekonomik model. Bugün vatandaşın borcu 5 trilyon lirayı aşmış durumda. Neredeyse her iki kişiden biri blara borçlu. İnsanlar geçinmek için çalışmıyor, borç çevirmek için yaşıyor. Bu sistem insanı yoran, aileyi dağıtan, toplumu çürüten bir sistemdir. HÜDA PAR olarak biz diyoruz ki: Çözüm, ayağımızı yorganımıza göre uzatmaktır. Giderlerimizi gelirlerimize göre ayarlamaktır. Çözüm daha fazla tüketmek için borçlanmak değil, tasarruf ve sosyal adalettir. Çözüm faiz değil, üretimdir. Çözüm israf değil, hakkaniyettir. Faizsiz, adil, insanı merkeze alan bir ekonomik düzen mümkündür. Bu ülkenin kaynakları, küresel tefecilere değil; emekliye, işçiye, çiftçiye, gence harcanmalıdır. Biz bu düzeni sorgulamaya, bu adaletsizliği haykırmaya ve hakkı savunmaya devam edeceğiz. Bütçede adalet yoksa, toplumda huzur olmaz. Faiz varsa, bereket olmaz." dedi. (İLKHA)