10972,6%0,15
40,75% 0,17
47,59% 0,41
4424,80% -0,43
7097,74% 0,00
Gazze'de Şifa Hastanesi yakınındaki basın çadırına düzenlenen saldırıda şehit olan Al Jazeera muhabiri Enes el-Şerif'in, aylar önce yazdığı vasiyeti, ardında derin bir direniş mesajı ve yürekleri sızlatan bir veda bıraktı.
El-Şerif, vasiyetine şu sözlerle başladı:
"Eğer bu satırlar size ulaştıysa bilin ki siyonist rejim beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardı. Allah şahittir ki halkımın sesi ve sığınağı olmak için bütün gücümü verdim. Hayalim, ailemle birlikte işgal altındaki memleketim Askalan'a (Mecdel) dönmekti. Ama Allah'ın takdiri böyleymiş."
Çocukluğunu Cibaliya Mülteci Kampı'nın dar sokaklarında geçiren el-Şerif, "Ağrıyı, kaybı, acıyı defalarca tattım" derken; buna rağmen tek bir gün bile hakikati çarpıtmadan dünyaya aktarmaktan vazgeçmediğini vurguladı:
"Allah şahittir, gerçeği olduğu gibi ilettim. Belki de Allah, sessiz kalanları, bizi öldürmeyi kabul edenleri, kadınlarımızın ve çocuklarımızın parçalanan bedenleri karşısında susanları görsün diye."
Vasiyetinde dünya Müslümanlarına seslendi:
"Filistin'i, Müslümanların tacındaki inciyi unutmayın. Onun mazlum halkını, çocuklarını unutmayın. Sizi susturmasınlar, sınırlar sizi durdurmasın. Köprü olun, ta ki özgürlük güneşi topraklarımızın üzerine doğana kadar."
En ağır vedasını ise ailesine yaptı:
"Kızım Şam… Senin büyüdüğünü göremedim ama kalbim hep seninleydi. Oğlum Salah… Keşke yanında olsaydım da sana yol gösterseydim. Annem… Dualarınla ayakta kaldım. Eşim Ümmü Salah… Savaş bizi ayırdı ama sen zeytin ağacı gibi dimdik kaldın. Sizleri Allah'a emanet ediyorum, birbirinize sahip çıkın."
Vasiyetini şu sözlerle tamamladı:
"Eğer ölürsem, bilin ki davamdan dönmedim. Rabbime kavuşmaya hazırım. Allah'ım, kanımı halkımın özgürlük yolunu aydınlatan bir nur kıl. Gazze'yi unutmayın… Beni de dualarınızda anın."
Şehit Gazeteci Enes el-Şerif'in vasiyetinin tam metni:
Bu, vasiyetim ve son mesajımdır.
Eğer bu sözlerim size ulaştıysa, bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardı.
Öncelikle hepinize selâmün aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu…
Allah şahittir ki gözlerimi açtığım günden bu yana, Cibaliya Mülteci Kampı'nın dar sokaklarında, halkımın yanında bir destek ve sesi olmak için sahip olduğum bütün güç ve gayreti sarf ettim. Dileğim, Allah'ın ömrümü uzatması ve ailemle, sevdiklerimle birlikte, işgal altındaki asıl memleketimiz Askalan'a (el-Mecdil) dönebilmekti. Fakat Allah'ın takdiri daha önce geldi; hükmü kesindir.
Acının her çeşidini yaşadım, defalarca kayıplar tattım. Yine de gerçeği, hiçbir zaman tahrif etmeden, değiştirmeden aktarmaktan geri durmadım. Allah şahidim olsun ki; susanlar, bizim öldürülmemize rıza gösterenler, nefesimizi boğanlar, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenleri bile kalplerinde en ufak bir etki bırakmayanlar, halkımıza bir buçuk yılı aşkın süredir uygulanan bu katliamı durdurmayanlar… hepsi bu hakikatin karşısında duracaktır.
Size Filistin'i emanet ediyorum; Müslümanların tacındaki inciyi, her özgür insanın yüreğinin atışını.
Size halkını emanet ediyorum; yaşama ve huzura doyamadan, hayal kurmaya bile vakti olmayan mazlum çocuklarını… israil bombalarıyla paramparça edilen, duvarlara saçılan o masum bedenleri…
Size vasiyetim şudur: Zincirler sizi susturmasın, sınırlar sizi durdurmasın. Vatanı ve halkı özgürlüğe kavuşturacak köprüler olun; ta ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün güneşi bu çalınmış topraklarımıza yeniden doğana dek.
Ailemi size emanet ediyorum.
Gözümün nuru, sevgili kızım Şam'ı… Onu büyürken görebilmeyi, hayallerimdeki gibi yanında olabilmeyi isterdim.
Sevgili oğlum Salah'ı… Omuz omuza, yol arkadaşı olarak büyütmeyi, dertlerimi devralmasını ve mesajımı tamamlamasını arzulardım.
Canım annemi… Duasıyla bana güç veren, duaları siperim, ışığım olan o kadını… Allah kalbine sabır versin, onu en güzel şekilde mükâfatlandırsın.
Ve hayat arkadaşımı, Salah'ın annesi Beyan'ı… Savaş bizi uzun aylar, yıllar ayırdı ama o sözünde durdu; kökü toprağa sıkı sıkıya bağlı bir zeytin ağacı gibi dimdik kaldı. Sabırla, imanla, bütün gücüyle emaneti taşıdı.
Allah'tan sonra, onlara sahip çıkmanızı vasiyet ediyorum.
Eğer ölürsem, bilin ki prensiplerimden taviz vermeden, Allah'ın takdirine rıza göstererek, O'na kavuşmayı umut ederek ve O'nun katında olanın en hayırlı ve kalıcı olduğuna inanarak öleceğim.
Allah'ım, beni şehitler arasına kat, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla, kanımı halkımın özgürlük yolunu aydınlatan bir nur kıl.
Bana darılmayın, hakkınızı helal edin. Rahmetle anın; çünkü ben ahdimi bozmadım, yolumu değiştirmedim.
Gazze'yi unutmayın…
Ve beni de hayır dualarınızdan eksik etmeyin.
Enes Cemal eş-Şerif / 06.04.2025 (İLKHA)