11347,70%0,30
40,83% 0,12
47,84% 0,95
4431,67% 0,84
7119,18% 0,73
İşgal rejiminin 2 yıla yakın bir süredir Gazze'de sürdürdüğü katliam ve soykırım, açlık ve susuzluk imtihanı ile devam ediyor.
Aksa Tufanı Operasyonunun ilk anlarından bu yana meydanları boş bırakmayan Peygamber Sevdalıları, siyonist çetelerin zulmü altında bırakılan Müslümanların sesi olmak ve desteklerini açıklamak üzere bu akşamda Diyarbakır meydanlarındaydı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından "Seccadeni Al Gel!" çağrısıyla Şeyh Said Meydanında "Gazze İçin Buluşuyoruz" programı düzenlendi.
Düzenlenen etkinlikte günün anlam ve önemine binaen Peygamber Sevdalıları Vakfı adına bir konuşma yapan Dr. Sertaç Tekdal, Mescid-i Aksa davası uğruna mücadele eden Gazzeli Müslümanların İslam ümmeti üzerindeki etkilerinden bahsederken ihanet içerisinde olanların düştüğü zilleti anlattı.
Dr. Sertaç Tekdal
"O açlık ve susuzluk görüntüsü dünyanın bir utancıdır"
İki yıla yakın bir zamandır vahşetin ve soykırımın en şiddetlisini yaşayan Gazze ve onun kahraman mücahidlerinin taviz vermediğini, direnmeye devam ettiğini kaydeden Tekdal, "Onların yaşanan tüm acı ve sıkıntılarına rağmen gösterdikleri bu direniş işgalci siyonistleri daha da bir çıldırtmış, vahşileştirmiş ve bugün küçücük bedenleri açlıkla vazgeçirmeye çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.
"İslam ümmetinin ve dünyanın tüm sessizliği içinde böyle fedakâr ve kahraman Gazze halkıyla karşı karşıyayız" diyerek konuşmasını sürdüren Tekdal, "Gazze; izzetin, cesaretin, teslimiyetin ve hakkıyla İslam'ı temsiliyetin mücessem hale geldiği bir yer ve halktır. Onlar bu temsiliyeti o kadar hakkıyla icra ediyorlar ki dünya onların bu direnişlerine, metanetlerine hayretler içerisinde bakıyor. Elbetteki bugün açlığın, susuzluğun, gıdasızlığın verdiği acıyla, gıda ve suyun peşinde koşan o fedakâr halkın durumu İslam ümmetinin bir zilletidir. O açlık ve susuzluk görüntüsü dünyanın bir utancıdır. Fakat Gazze halkı İslam'ı hakkıyla temsiliyeti ifade ediyor ki bu tarih boyunca Allah Resulü Aleyhisselatu Vesselam'dan bugüne İslami mücadelenin en güzel örneğini sergiliyor." şeklinde konuştu.
"Kur'an uğruna mücadele edenler izzetle, çıkar uğruna mücadele sergileyenler ise zilletle yad ediliyor"
İslam davası uğruna mücadele veren azizlerin izzetle, ihanet içerisinde bir hayat geçirenlerin ise zilletle yad edildiğinin altını çizen Tekdal, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Bu öyle bir mücadeledir ki Allah Resulü'nün Arabistan'da başlattığı bu mücadelenin temsilcileri Afrika, Kafkasya, Anadolu ve Kürdistan'da var ola geldi. İslam'ı ve Allah Resulü Aleyhisselatu Vesselam'ın davasını hakkıyla icra edebilmenin mücadelesini veren bu yiğitler tarih boyunca var olabildiği gibi maalesef ihanet içinde olan, dünyevi çıkarlar uğruna mümin kardeşlerini yalnız bırakan, gaflet içerisinde kalan topluluklarda var ola geldiler. İman ehli oldukları halde bu tavrı sergileyenler de maalesef var ola geldi."
Tekdal, "İşte bir ibret manzumesi olan tarihsel sürece baktığımızda bazı örnekleri ifade etmek istiyorum. Tarih ibret manzumesidir. İbret alındığı takdirde insan yolunu hakkıyla bulamayacaktır ama tarihten ders alınmazsa o zillet görüntüleri devam ediyor. Efendimizin vefatından sonra insanların farklı mecralarda gittiğini görüyoruz. Bir kesimin tamamen akidenin efendimizin yolunun mücadelesini vererek kendilerini feda ettiklerini görüyoruz ama bunun yanında kimileri de bazı dünyevi çıkar ve menfaatleri uğruna adımlar attığını da tarihten okuyor, şahitlik ediyoruz. Lakin şunu da görüyoruz ki akide, din ve Kur'an uğruna mücadele edenler izzetle yad edilirken dünyevi çıkar ve menfaatler uğruna mücadele sergileyenler zillet içerisinde yad ediliyorlar." ifadelerine yer verdi.
"Selahaddin-i Eyyubi Kudüs'ün özgürlüğünü hedefine alarak insanlığa bir örnek oldu"
Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyubi'nin mücadelesine de değinen Tekdal, "Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyubi'nin verdiği mücadeleye baktığımızda 26 yaşına ilim tedrisatıyla uğraştı. Ondan sonra 30 yıl Kudüs mücadelesini verdi ve at sırtında daima mücadele sahalarında yer aldı. Kendi dünyevi beklentileri gözetmeksizin sadece Kudüs'ün özgürlüğünü hedefine alarak verdiği mücadeleyle Selahaddin-i Eyyubi tüm insanlığa bir örnek oldu. Selahaddin-i Eyyubi Kudüs'ün mücadelesini verirken İslam coğrafyasının içerisinde Halep Emiri Gümüştekin gibi sözde iman ehli olanlar kendi menfaatleri uğruna haçlılarla iş birliğine gitti, Selahaddin-i Eyyubi'ye karşı ihanet içerisine girdiler. Hepsi de zillet içerisinde ölürken Selahaddin-i Eyyubi onlardan daha fazla yaşadı. Onlar bugün zilletle yad edilirken Selahaddin-i Eyyubi bir izzet numunesi ve örneğidir." dedi.
Ömer Muhtar ve Şeyh Said Hazretlerinin mücadele hayatlarından kesitler sunan Tekdal, yakın tarihten Ürdün Kralı Abdullah'ın dedesi Şerif Hüseyin, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek'in ihanet dolu hayatları ve zilletle neticelenen ölümlerini hatırlattı.
İşgal rejimiyle ilişkilerde Türkiye'nin tutumuna da değinen Tekdal, "İşgal rejiminin sözde kuruluşunda devlet olarak tanıyan ilk Müslüman ülke Türkiye oldu. Bu Türkiye'nin alnındaki en büyük kara leke oldu. Süreç içerisinde bu lekenin kaldırılması adına elbet güzel adımlar atıldı ama maalesef bu leke halen alnımızdan kalkmış değil. Bugün Gazze'ye her türlü desteği sunmak boynumuzun borcudur. Türkiye'nin de alnındaki bu kara lekeyi kaldırabilmesi ancak sonuna kadar bir destek ve mücadeleyle mümkündür." şeklinde konuştu.
Ezanın okunmasıyla kılınan yatsı namazının ardından program, İTTİHADUL ULEMA Yönetim Kurulu Üyesi Molla Remzi Uçar'ın yaptığı duayla sona erdi. (İLKHA)