9486,56%0,12
39,27% -0,03
44,86% -0,20
4240,20% 0,09
6833,74% 0,00
Siyonist rejimin, Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güney mahallelerine düzenlediği 23 hava saldırısının ardından gerilim yeni bir eşiğe taşındı. Olayı değerlendiren askerî ve stratejik uzmanlar, bu saldırıların yalnızca taktik değil, aynı zamanda siyasal hedefler taşıyan bir dönüm noktası olduğunu belirtti.
Uzmanlara göre, saldırılarla siyonist rejim, Lübnan'daki askerî varlığını istediği zaman hedef alabileceği bir meşruiyet çerçevesine oturtmayı, yani fiilî olarak yeni bir "çatışma kuralları" düzeni kurmayı hedefliyor.
Ateşkes anlaşması delindi
Uzmanlar, saldırıların doğrudan BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı ile belirlenen çatışmasızlık ilkelerini ihlal ettiğini vurguluyor. Özellikle, siyonist rejimin herhangi bir koordinasyon olmaksızın sivil bölgeleri hedef alması ve beşli komiteyi devre dışı bırakması uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor.
Saldırılardan önce Hadath, Harat Hreik ve Burj el-Barajneh bölgelerinde sivil binaların boşaltılması emri verildi. Rejim bu bölgelerin, Hizbullah'a ait İHA üretim merkezleri olduğunu iddia etti. Ancak uzmanlar, bu iddiaları temelsiz buluyor; çünkü "İHA üretimi büyük fabrikalar değil, küçük atölyelerle de mümkündür" diyerek saldırıların asıl amacının toplumsal yapıyı hedef almak olduğuna dikkat çekiyor.
Derin sığınaklar ve yüksek tahrip gücü
Uzmanlar, saldırılarda MK84, GBU ve BLU109 gibi sığınak delici bombaların kullanılmasının, yer altındaki hedeflerin imha edilmek istendiğini gösterdiğini belirtiyor.
Bu tür mühimmatlar genellikle çok katmanlı sığınaklara karşı kullanılıyor ve saldırılardan önce sivil tahliye emirlerinin verilmesi, hedeflerin önceden tespit edildiğine işaret ediyor.
Hizbullah'ın tepkisi ne olur?
Uzmanlar, Hizbullah'ın geniş çaplı bir karşılık vermekten ziyade sınırlı ve hedefli bir tepki ortaya koyabileceğini öngörüyor.
Parti, görünürde hâlâ 1701 sayılı karara bağlılığını koruyor ve resmî söyleminde silah tekelinin Lübnan ordusunda olduğunu vurguluyor.
Washington ve UNIFIL tartışmaları
Öte yandan, ABD'nin UNIFIL görevini sonlandırmak istediğine dair kulis bilgileri, bölgede doğabilecek boşluğun siyonist rejim tarafından bir fırsat olarak değerlendirilebileceğine işaret ediyor. Uzmanlara göre bu gelişme, rejimin hareket alanını daha da genişletecek bir zemin oluşturabilir.
Siyonist rejimin saldırıları, yalnızca askerî değil aynı zamanda siyasi hedefleri de barındırıyor. İşgalci Netanyahu hükümetinin Gazze'deki başarısızlığı ve iç politikadaki krizlerden dikkatleri başka yöne çekmek istemesi, kuzey cephesinde kontrollü bir gerilimi teşvik ediyor. Bu yaklaşım, içeride geniş bir destek bulurken, uluslararası kamuoyundan ciddi bir itirazla karşılaşmıyor.
Sonuç: Yeni bir denklem dayatılıyor
Askeri uzmanlara göre bu son saldırı dalgası, yalnızca geçici bir gerilim değil, siyonist rejimin Lübnan'a yönelik yeni bir askerî-politik denklem dayatma stratejisinin parçası.
Bu da gelecekte daha sık hava saldırılarıyla karşılaşılabileceği anlamına geliyor.
Rejim, artık "tehdit algısı" bahanesiyle istediği yeri vurabileceği bir meşruiyet zemini oluşturma çabasında. (İLKHA)