• BIST 100

    10494,86%0,29
  • DOLAR

    41,85% 0,03
  • EURO

    48,90% 0,29
  • GRAM ALTIN

    5695,80% 0,63
  • Ç. ALTIN

    9359,81% 0,00

Yazar Şakir'den "Kürt milliyetçiliği" üzerinden "ümmet" bilincinin hedef alınmasına tepki

16 Ekim 2025, Perşembe 13:16
16 Ekim 2025, Perşembe 13:16
Yazar Şakir
  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült

Yazar Muhammed Şakir, "milliyetçiliğin, Kürtleri ümmet bütünlüğünden koparma girişimlerinde araç olarak kullanıldığı" yönündeki tespiti üzerinden "ümmet" anlayışını hedef alan kesimlerden bazılarının art niyetli olduğuna dikkat çekerek açıklamalarının bi

Yazar ve İdeal Eğitim Vakfı Başkanı Muhammed Şakir, geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen 10'uncu Âlimler Buluşması'nda yaptığı sunumda, "milliyetçiliğin, Kürtleri ümmet bütünlüğünden koparma girişimlerinde araç olarak kullanıldığı" yönündeki tespiti üzerinden bazı kesimlerin "ümmet" anlayışını tahkir edip hakarete varan paylaşımlarına ilişkin İLKHA'ya konuştu.

Şakir, yaptığı değerlendirmeleri eleştirenlerden bazılarının sadece medyanın öne çıkardığı başlık üzerinden tepki gösterdiğini; ancak bu kesimin konuşmanın detayına inmediklerini ifade etti. Bazı kesimlerin ise bilinçli bir şekilde ölçüsüz, art niyetle olaya yaklaştıklarını ifade eden Şakir, Kürtlerin, Kürk haklarını “İslam Alemi/Ümmet bütünlüğü içinde” koruması gerektiğini" vurguladı.

Seküler yapıların, İslam'ın "Arap kültürü üzerinden geldiğini", "Kürt kültürünü bastırdığını" iddia ettiğini söyleyen Şakir, bu söylemle İslam'a düşmanlık yollarını açma, onları İslam dairesinden uzaklaştırmanın amaçlandığını kaydetti.

Konuşmasına, İTTİHADUL ULEMA'nın öncülüğünde gerçekleştirilen Uluslararası Âlimler Buluşması'nın önemine dikkat çekerek başlayan Şakir, programa İslam âleminin birçok ülkesinden âlim, akademisyen, fikir insanlarının katılım gösterdiğini hatırlattı.

"Alimler Buluşmasında Kürt halkına dönük bir takım sorun ve problemlere ilişkin reçeteler, çözüm önerileri konuşuldu"

Katılım gösteren şahsiyetlerin, geldikleri bölgelerde tanınan, saygı görülen, söz ve temsil sahibi, kendi milletlerinin saadet ve selameti için çaba içerisinde olan insanlar olduğunu ifade den Şakir, "Yaklaşık 9-10 ülkeden katılım gösterildi. İslam alemi ve Kürt coğrafyasındaki kardeşlerimiz başta olmak üzere çok sayıda katılımcı ve konuşanlar oldu. Özellikle mazlum Kürt halkına dönük bir takım sorun ve problemlere ilişkin reçeteler, çözüm önerileri konuşuldu. Bu aslında İTTİHADUL ULEMA'nın yapmış olduğu ilk program değildi, 10'uncusuydu ve bu program doğal olarak bu coğrafyada yaşayan insanların faydasına olan bir programdı." dedi.

Programın bu seneki temasının, "İslami kimliğimiz üzerine kurgulanan ideolojik” girişimler" olduğunu aktaran Şakir, diğer konuşmacıların ele aldığı konu başlıklarından örnekler vererek, "Bugün Kürt toplumu içerisinde ideolojik bazı yapıların Kürt aile ve grubuna yönelik yapmış olduğu proje, program ve stratejileri görmezden gelemeyiz ve biz şu an bunların acısını çekiyoruz. Dolayısıyla İTTİHADUL ULEMA'nın yapmış olduğu programlarda tamamen Kürt meselesindeki maddi ve manevi sıkıntıları, özellikle ideolojik girişim ve saldırıları, Kürt toplumunun yapısını bozacak ve medeniyet değerlerine kastedecek meseleleri gündeme almıştır." diye konuştu.

Şakir, Âlimler Buluşmasında ele alınan konuların, Kürt toplumunun tamamen maddi ve manevi faydasına yönelik hazırlanan çok değerli programlar olduğunu ifade etti. Yazar Şakir, buluşmanın ayrıca Kürtlerdeki toplumsal çözülme eğimlerine karşı bir endişe ve çözüm arayışı sunduğunu kaydetti.

"Kürtlerin asil aile yapısına yönelik saldırıları kim görmezden gelebilir?"

Programda, "Müsbet ve Menfi Milliyetçilikten Hareketle Menfi Milliyetçiliğin Kürt Halkı Üzerindeki Olumsuz Etkileri ve Yaptığı Tahribatlar" başlıklı bir sunum yaptığını hatırlatan Şakir, "Kürtlerin asil aile yapısına yönelik saldırıları kim görmezden gelebilir? Bunları yaşıyoruz, hangimiz bunları görmezden gelebilir? Yine tertemiz gençlerimizi aile ve ahlaktan edinme, sorumsuzluk vadilerine çekme çabaları, uyuşturucu ve zevkperestliğe özendirme operasyonlarını hangimiz görmezden gelebiliriz? Dolayısıyla Kürtlerin toplumsal olarak karşı karşıya kaldığı o kadar sıkıntı ve problemler var ki… İTTİHADUL ULEMA bu sene bunların sadece bir kısmına değinmiş. Keşke bizi eleştirenler de öbür kısmına değinseydi, biz onları takdir edecektik. Kürt toplumunun dünya ve ahiret faydasına, maddi ve manevi kalkınmasında kim elini taşın altına koyarsa onun, başımızın üzerinde yeri var, destekliyoruz."

Şakir, bizi eleştirenler de dahil insanımız toplumdaki sorunların farkında ve hatta şikayetçidir. Dolayısıyla İTTİHADUL ULEMA'nın bu hayırlı çabalarından ötürü takdir görmesi gerekirken eleştirilere tabi tutulması, tahkir edici dile maruz bırakılması, Kürt halkının zararına çabalıyormuş gibi algılar oluşturuluyor." diye ekledi.

"Cenab-ı Hakk'ın ölçüsü, takva ehli olmaktır"

Sunumunda ilk olarak, "Ey insanlar! Şüphesiz ki biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için de sizi, milletlere ve kabilelere ayırdık. Doğrusu Allah katında sizin en üstün olanınız, en takvalı olanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır. Ayetine atıfta bulunduğunu hatırlatan Şakir, şöyle devam etti:

"Özetle ayet-i kerimede öne çıkan şu üç noktaya temas ettim. Birincisi aynı anne ve babadan yaratılmış olmamız; ikincisi, tanışalım diye farklı millet ve kabilelere ayrılıp çoğalmamız ve üçüncüsü, Cenab-ı Hak tarafından bu ikisinin yerli yerinde kullanılması ve hikmetle konumlandırılması için verilmiş olan Rabbani bir ölçü var. O ölçü de yani Allah'tan en çok korkma meselesidir.

Dolayısıyla şunu söyledim: Rabbani ölçü; ne anne babanın ne de millet-kavim, soy-sop, itibar, kahramanlık, ırk hezeyanları, ben daha üstünüm, siz daha üstünüz, o daha üstün… Bunlara bakmıyor. Cenab-ı Hakk'ın ölçüsü, takva ehli olmaktır, Cenab-ı Hakk'a taat ve teslimiyet dairesinde O'ndan korkmak, emir ve nehiyleri yerine getirmektir.

Konumun ikinci ayet-i kerimesi de Rum suresinin 22'nci ayetiydi. Orada da göklerin ve yerin yaratılması, dil ve renklerin farklı olmasından söz ediyor. Hem bunların da Allah-u Teala Azze ve Celle, kudret delillerinden birer delil olduğunu söylüyor. Yani dili veya rengi, gök ve yer gibi aynı ağırlık, konum ve değerde görmüştür. Gökler ve yerler nasıl ki Allah'ın kudret delillerindense dil ve renkler de böyledir. Buna değindik.

Buna değinirken doğal olarak ırkçılık yapan 'bu böyle yaptı, şu şöyle yaptı' meselesine girmedim. Kürtler için de bunu söylemedim. Burada bütün ırkçılar bu noktadadır. Bu ayetler doğrultusunda meseleye bakmak ve yaşamak gerektiğini ifade ettim.

Bunlardan dolayı tahkir veya hakaret görmek İslam'ın kabul edeceği, tasvip edeceğimiz şeyler değil. Nitekim Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam, 'Asabiyete çağıran bizden değildir, asabiyet uğruna savaşan bizden değildir, asabiyet üzerine ölen bizden değildir' buyuruyor. Şimdi burada da asabiyet tanımına baktığımız zaman ırk, kavim, kabile, soy, grup, siyasi görüş gibi aidiyetler uğruna haklı haksız demeden tarafgirlik yapma meselesidir ki bu da İslam'a uygun değildir. Her Müslümanın da böyle bakması gerektiğine inanıyorum. Bu Kürt de Türk de Arap da Fars da İngiliz de olabilir, fark etmiyor. Burada ölçü adil olmaktır."

"Irkçılık yapanların eylem, politika ve idarelerinden dolayı ortaya çıkan tahribat ve savrulmaları kim görmezden gelebilir?"

İttihat ve Terakki döneminden başlaya gelen Türk ırkçılığı hususunun etkisiyle ortaya çıkan başka ırkçılıkların, Kürt halkı üzerindeki olumsuz etkilerini ele alırken Türk ırkçılığından da olumlu söz etmediklerini ifade eden Şakir, "Türk ırkçılığı bundan daha beter bir durumdadır diyoruz ve bunu ifade etmek istiyoruz ama 20 dakikalık gibi bir konuşmada elbette ki biz bu detayların tamamına girmedik. Ümmetin şu anki hal-i ehvaline baktığımızda hadis-i şerifte geçen asabiyet teriminin tam da ortasında olduğumuzu görüyoruz. Yani burada ümmeti oluşturan bileşenlerin tamamına yönelik bir eleştiri söz konusudur. Ne yazık ki ondaki mefhumlar istikametinde boğuşup gittiğimizi görüyoruz, kendimizi dışarıda görmüyoruz. Yani kim ırkçılık yapıyorsa, ırkçılıktan dolayı kendi milletini, kavmini veyahut da başkasını mağdur etmişse, katliam ve saldırılara maruz bırakmışsa, yok saymışsa, dilini ve rengini yasaklamışsa hepsi bu kapsamda eleştiriye tabii olanlardır. Bunu anlatmaya çalıştık." diye konuştu.

Ardından, sunumunda "müsbet ve menfi milliyetçiliği" ele aldığını aktaran Şakir, "Menfi milliyetçiliği yani ırkçılık anlamında kullandığımız milliyetçiliğin Kürt halkı üzerinde oluşturduğu tahribatlardan bahsediyoruz. Bunu gizleyip saklamaya gerek yok. Bunların hepsi var. Irkçılık yapanların eylem, politika ve idarelerinden dolayı ortaya çıkan tahribat ve savrulmaları kim görmezden gelebilir ki? Biz burada Üstad Bediüzzaman'dan bahsettik. Nitekim Üstad Bediüzzaman padişahlık, İttihat ve Terakki ile Cumhuriyet dönemlerini yaşamış büyük bir İslâm alimidir. Üstad, milliyetçiliğin zirvede olduğu ve milliyetçiliğin katliam, kıyım, sürgünlerin netice verdiği bir dönemde yaşamış. Bunu da Türk ırkçılığı, ırkçılık felsefesi üzerinde konumlandırılmış idare, siyaset yapmıştır. Üstad Bediüzzaman sadece Cumhuriyet dönemindeki bu ırkçılığa tepki olarak müsbet ve menfi tanımlanmasını yapmamış, Osmanlı döneminde İttihat ve Terakki'nin yapmış olduğu menfi milliyetçilik için de aynı tanımları, benzer ifadeleri kullanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

"Konuyu anlamamak için herhalde ya çok art niyetli ya da başka noktalarda geziyor olmak gerekiyor!"

Şakir, "Üstad Bediüzzaman burada milliyetçiliği müspet ve menfi olarak kavramsallaştıran nadir insanlardan bir tanesidir ve Mektubat başta olmak üzere eserlerin birçok kısmında açık ve net bir şekilde bunları ifade etmektedir. Üstad Bediüzzaman şunu söylüyor: Müspet milliyetçilik başkasına saldırmamak, yalnız kendi milletini sevmek ve menfaatini temkin etmektir. Şimdi biz Üstad Bediüzzaman'ın müsbet milliyet tanımını yaparken Kürtlerin başkasına saldırdığını söylemedik. Hatta şu ifadeleri kullandık: Başkasını yok saymayacaksın, saldırmayacaksın, hak hukukuna tecavüz etmeyeceksin, katliam ve kıyımlardan geçirmeyeceksin, sürgün etmeyeceksin, onun hak hukukunu görmezden gelmeyeceksin. Kim bunu yapmış? Bunları Türk Irkçılığı, cumhuriyetin tek parti dönemleri yapmıştır. Konuyu anlamamak için herhalde ya çok art niyetli ya da başka noktalarda geziyor olmak gerekiyor!" diye ekledi.

"Müsbet milliyetçilik yapanlar, sunumların tamamına müteşekkir olmaları lazım"

Müsbet milliyetçiliğin, içtimai hayattan doğan karşılıklı yardımlaşma, dayanışmaya, faydalı kuvvete sebep olan değer ve fitri bir durum olduğunu vurgulayan Şakir, "Bunu söylerken de İslam aleminin bugünkü siyasi, sosyal ve idari olarak içinde bulunduğu durumunu görmezden geliyor; Kürtlerin bu süreçte en mağdur halklardan bir halk olduğunu söylemiyor değiliz. Böyle bir durumumuz yoktur. Bunun için yollar, çözümler, çözüm önerilerini konuşuyoruz.  Onun için müsbet milliyetçilik yapanlara bir mesajımdır: Milletin menfaatini, hayır-hasenatını, dünya ve ahiret mutluluğunu isteyen, milletini sevenlerin orada yapılan sunumların tamamına müteşekkir olmaları lazımdır. Takdir etmeleri gerekir. Orada Kürtlerin, Kürt halkının ve milletinin faydasına olan sunumlar yapıldı. Menfi milliyetçilik konusunda sanki bunlar meseleyi anlamadılar gibi… Peki bu gocunanlar, bizi eleştirenler şu denilenleri yapmışlar mı? Yapmamışlar. Niye bunu kendi üzerlerine alıyorlar?" dedi.

"Üstad'a göre menfi milliyetçilik eşittir ırkçılık; reddedilir"

Şakir, "Dolayısıyla ne olursa olsun İslam alemindeki Müslüman olan bütün kavimlerle şu veya bu şekilde sorun ve problemlerimiz olabilir, sıkıntılarımız olabilir ama İslam dairesinde oldukları sürece biz bunları kardeş biliyoruz. Ehl-i Kıble bizim kardeşimizdir. Burada iyi niyetli olanlar da bu meseleyi çok doğru okumaları, görmeleri gerekir. Özetle Üstad'a göre menfi milliyetçilik eşittir ırkçılık; reddedilir. Müspet milliyetçilik eğer İslam'a uygunsa ve zırh olursa meşrudur." ifadelerini kullandı.

"Müsbet milliyetçilik, İslam'ın hizmetkarlığını yerine getiriyorsa meşrudur"

Kürtlerin şanlı tarihinde İslam'a hizmetin olduğunu, Kürtlerin İslam'la tanışmasından bugüne kadar geçen 14-15 asrın büyük insanların çıktığı, İslam'a öncülük ettiği bir tarih olduğunu söyleyen Şakir, "Müsbet milliyetçilik, eğer tarihinde olduğu gibi İslam'ın öncülüğünü, hizmetkarlığını, dinini-diyanetini, ubudiyet dairesinde vazifelerini yerine getiriyorsa bu meşrudur. Nihayetinde aile yapısına kastetmiyor, LGBT'lerle el tutmuyor, gençleri ahlaksızlaştırmıyor, toplumun sosyal birlikteliği arasına dinamit koymuyor, tefrika yapmıyorsa tamamen Kürt halkının birlik ve bütünlüğü için çalışıp hizmet ediyorsa Kürtlerin içinde bulunduğu durumdan daha iyi bir duruma çıkmalar için gayret gösteriyorlarsa kimden buna itiraz vardır? Bu meşrudur." diye ekledi.

Konuşmasına itiraz edilen bölümün, medyanın öne çıkardığı başlık olduğuna işaret eden Şakir, "Yani bir tespitimiz vardı. O tespit de özellikle 'milliyetçiliğin, Kürtleri ümmet bütünlüğünden koparma girişimlerinden araç olarak kullanıldığı' yönündeydi. Fakat bu mesele bütünlüğü içinde görülmesi gereken bir meseledir. Çünkü biz ırkçılığın tarifini yapıyoruz burada. Irkçılığın Kürtler üzerindeki etkilerinden söz ediyoruz." şeklinde konuştu.

"Bazıları art niyetli"

Bu başlık üzerinden eleştiriler yöneltenlere dikkati çeken Şakir, "Meselenin tümünü okumadılar. Açıkçası yazılarımızı eleştirenler arasında 3-4 kesim var. İlk tepki, sadece basındaki manşeti görerek detaya inmeden, konuşmayı dinlemeden yapılan bir tepki. İkinci bir kesim, bunlardan etkilenerek yapanlar. Onlar da gerçekten ölçüsüz ve içeriksiz yorumlar yazdı. Kendilerine yazık ediyorlar. Bir kısmı da gerçekten yorum ve değerlendirmeden yoksun kesimdi. Bir kısmı da gerçeği anladıkları halde meseleye iyi niyette yaklaşmayanlardı. Hatta bunların art niyette olduklarını rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Konuşmayı dinleyen ve metni okuyanlardan bir kısmının yorumları ise daha isabetli, daha sorumlu oldu." değerlendirmesinde bulundu.

"Bunlar milletini, memleketini seven, 'ben milliyetçiyim' diyen insanların ortaya koyabileceği ahlak değildir, olmamalıdır"

Bu eleştirilerin yer aldığı sosyal medyanın, bu konuda zararlı yönlerle bir musibet haline geldiğini ifade eden Şakir, "Kaldı ki oralarda kullanılan dil, insanların kullanabileceği dil değildir. Evet eleştirirsiniz, insaf ve hakkaniyetle yapılan eleştirilerden hiç kimsenin gocunması, alınması mümkün değil. Bilakis eleştirilerden istifade bile edilebilir. Ama burada bir kısmı tamamen hakaret. Bunlar milletini, memleketini seven, 'ben milliyetçiyim' diyen insanların ortaya koyabileceği ahlak değildir, olmamalıdır. Kürt ahlakı böyle değildir. Kürt milletinin ahlakı yüksek, olgun, kâmil bir ahlaktır. Kanaatimce o ahlakı sergileyenler Kürt milliyetçisi değillerdir. Kürt halkını seven, Kürt halkının faydasına yapan birine karşı bunu yapar mı? Kaldı ki bu meseleyle ilgili olarak benim yıllardır ortaya koyduğum düşüncelerim, görüşlerim, çalışmalarım vardır. Sadece ben değil, camia olarak biz bu durumdayız. Bugün ortaya konulan faaliyetlere baktığımızda 'Kürt milliyetçisiyim' diyen insanlar pratikte Kürt halkına yönelik kaç tane program yapmışlardır? Bu camianın gündeminde her gün programlar var, keşke onlar da yapsalar. Yani bizi eleştirip bize hakaret edeceklerine Kürt halkının faydası ve menfaatine çalışsınlar." diye konuştu.

Yazar Muhammed Şakir, "Kürtlerde ırkçı milliyetçilik 19'uncu yüzyıl sonlarında Osmanlı'nın çözülme sürecinde Türk ırkçılığına bir tepki olarak uyanış hücreleri şeklinde başladı. Arap ırkçılığı da Fars ırkçılığı da kendi havzasında böyle bir durum söz konusu. Bunu kimse inkâr edemez. Avrupa'da milletler birbirine düştü ama şu an bütün bunları geride bıraktı ve şu an Avrupa Birliği diye bir şey var. Sınırları kaldırmışlar; İslam medeniyetinden almış oldukları bu durum şu an kendi aralarında. İşgal ve sömürü yoluyla da İslam alemindeki milletlere ve kavimlere bir şekilde bulaştırıyorlar: Türkçülük, Arapçılık, Farsçılık, şuculuk, buculuk… Bunların tamamının bu coğrafyada yaşayan halklar için zararlı olduğunu söyledik." İfadelerini dile getirdi.

I. Dünya Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Türk ırkçılığının doğurmuş olduğu etkiyle kendine yer açmaya çalışan Kürt ırkçılığının, dayatılan bir politikayla adeta zoraki ortaya itildiğini söyleyen Şakir, "Özellikle 60'lardan sonra -Rusya'dan gelen batı ürünü sol ideolojiler- bu milletin kodlarına uygun bir şey değildi. İslami medeniyet değerleriyle terbiye olmuş, yetişmiş, tarihini, toplumunu, sosyal yapısını, ailesini, gençliğini korumuş bir toplumun yapısına uymuyordu. Bu toplum fıtratı bunları kabul etmiyor, bunu reddediyor. Onlar 100 yıl daha çalışsa da başarılı olamazlar. Bu toplum diğer bütün kavimlere göre en az bozulan toplumlardan bir tanesidir. Biz bu neticelere dikkat çektik burada." diye ekledi.

"Konuşmamda Kürtlerin aleyhine bir şey aramak beyhude bir çabadır"

Alimler Buluşmasında konusunun "Kürt Milliyetçiliği" olduğu için buna odaklandığını ifade eden Şakir, "Eğer benim konum Türk Milliyetçiliği olsaydı doğal olarak Türk Milliyetçiliğinin yapmış olduğu tahribatları ya da Fars/Arap milliyetçiliğinin yaptığı tahribatları anlatacaktım. Verilen konuyu izah etmelisin, onu anlatmalısın. Herkes nitekim kendisine verilen konu çerçevesinde konusunu verdi. Biz de bunu yaptık. Onun için burada (konuşmamda) Kürtlerin aleyhine bir şey aramak beyhude bir çabadır. Biz Kürtlerin faydasına ama 'Irkçı milliyetçiliğe' yönelik ciddi bir eleştiri ortaya koyduk. Burada bir takım tespitlerde bulunduk." şeklinde konuştu.

Şakir, bu tespitleri şöyle anlattı:

Bu ırkçılık dediğimiz şey. Şimdi bunlar diyor ki 'PKK üzerinden milliyetçiyi eleştiremezsin' PKK'yı biliyoruz, PKK ile 50 yıldır iç içeyiz. Başına baktığınız zaman PKK bir milliyetçi hareket ama milliyetçiliği kullanan, istismar eden Marksist bir yapı olarak ortaya çıktı ve halen de birçok PKK milliyetçisinde onun etkisi vardır. PKK'nın ortaya koyduğu başlangıç itibariyle Marksizm, o durumdan beslenerek ortaya koymuş olduğu bu milliyetçilik, ırkçılık durumunun neticesini doğal olarak biz şu an Kürtler üzerinde görebiliyoruz. Bu diğer milliyetçiler kalkıp 'PKK milliyetçi değil' diyor. Biz de PKK'nin milliyetçi olmadığını,  milliyetçiliği çoktan terk ettiğini biliyoruz.

Dedik ki Kürt milleti 1630'lardan beri Müslüman bir halktır. Hazreti Ömer döneminden Müslüman olmuş bir halktır. Özellikle hicretin 14 ve 21'inci yıllarında, Kadisiye ve Nihavend Savaşları ile Kürtlerin neredeyse tamamı İslam dairesine girmiş bir halktır ve o günden bugüne İslam ümmeti dairesinde Kürtler, İslam'a hizmet anlamında ve tarihi misyonu yerine getiren çok büyük hizmetler yapmış, insanlar çıkarmıştır. Kurdukları medreseler, tarikat ve diğer konulardaki kurumlarıyla; Selahaddin Eyyubi, Mervaniler ve diğer başka dönemlerde Kürtler çok önemli hizmetler yapmış, büyük katkılar da bulunmuşlardır. Onun için biz tahribattan bahsettik ve dedik ki ırkçı milliyetçilik Kürtleri ümmet bütünlüğünden koparma girişiminden bir araç olarak kullanıldı. Problem burasıydı. Manşete atılan burasıydı. Biz işin Kürtlere bakan durumunu ön plana çıkardık. Program düzenlesinler, gidip Türkleri veya başkalarını anlatalım ya da bizim anlatmadığımızı onlar anlatsın.

Irkçılık bir hastalıktır, kanserdir, tümördür; Kürt halkını da Türk halkını da Arapları da Farsları da diğer millet ve kavimleri de bozuyor. Biz sadece bunların Kürtler için zararlı olduğunu savunmuyoruz. Biz bir bütün olarak ırkçılığa karşıyız. Kimden gelirse gelsin.

Dedik ki Kürtler tarih boyunca kendilerini ümmetin merkezinde gördü ama ırkçılık (düşüncesi) ne yaptı? Irkçılık dedi ki 'hayır! Ben önce Kürdüm sonra Müslüman'. Türk Milliyetçiliğinde de bu vardır. Senin Kürtlüğün dünyaya ait ama senin hayatın ahirete sirayet edecek, oraya gideceksin. Kavimden olan kardeşlik eğer imanla birleşmezse bu sadece dünyayla sınırlı bir şey olur ki bunun sonu yoktur. İşte bugün şikâyet ettikleri 'ümmet mi kalmıştır?' dediği noktaların sebebi tam da budur."

Kürtlerin, İslam tarihinin tamamında özellikle Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorluklarda çok önemli vazifelerde bulunduklarını söyleyen Şakir, bunu da kendi kavimlerini ve öz değerlerini muhafaza ederek yaptıklarını kaydetti.

Şakir, "İslam tarih külliyatının en etkileyici örneklerini ortaya koymuşlardır ama 20'nci yüzyıldaki bu ırkçı seküler bazı hareketler, özellikle İslam tarihindeki bu ortak geçmişi bir asimilasyon faaliyeti olarak değerlendiriyor. Şu an kitap, dergi, fikir ve düşüncelerinde bu vardır. Ben bunları, yani üzerimizdeki tahribatlarla ırkçılığın tahribatının ne olduğunu anlattım." dedi.

"Fakat seküler yapılar, İslam'ın Arap kültürü üzerinden geldiğini, Kürt kültürünü bastırdığını iddia ettiler"

20'nci yüzyılda özellikle sol ideolojiden etkilenen milliyetçi ve ırkçı hareketlerin tarikatlara, İslami kurumlara karşı başından itibaren mesafeli davrandığını ifade eden Şakir, "Düşmanlaştırıcı bir dil kullandılar. Açık bir şekilde bu kurumlara karşı savaş açtılar. Biz bunların acılarını yaşadık. Bunları görmezden gelemeyiz. Kürt toplumu bunların acılarını hâlâ yaşamaktadır. Yine mesela İslam tarihine ve Kürtlerin tarihine baktığımızda İslam, bugüne kadar hiçbir zaman Kürtçe veya herhangi bir dilin yaşaması ve gelişmesine engel teşkil etmemiştir. Fakat seküler yapılar, İslam'ın Arap kültürü üzerinden geldiğini, Kürt kültürünü bastırdığını iddia ettiler. Doğru bir iddia olmadığını onlar da biliyor. Ancak bu söylemle İslam'a düşmanlık yollarını açmaya, Kürtleri İslam dairesinden uzaklaştırmaya, sekülerleştirmeye dönük bir halk haline getirmek istiyorlar ki bu doğru bir durum değildir. Bizim buna katılmamız mümkün değildir. Kimse de bunu meşru göremez; Kürt halkıyla, Kürt halkını savunmayla vs. ifade edemez." diye konuştu.

Şakir, "İslami hareketler; Kürtlerin, Kürt haklarını da ümmetlikte koruması gerektiğini savundu. Doğrusu da buydu. 'Müminler ancak kardeştir' ilkesi bu. Lakin yaşadığımız Türkiye'de Türk kardeşlerimiz de dahil olmak üzere, Arap, Fars, vesaire kardeşlerimiz dahil olmak üzere, hepsinin kabul ettiği bir gerçek vardır ki, Kürtlerin haklarının verilmediği, gasp edildiği, hakların verilmesi noktasında cimri davranıldığı gerçeği bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Biz bunu da görmezden gelemeyiz. Modern milliyetçilik Ümmet anlayışını reddetti. Buna itiraz ettiler, 'ümmet mi kaldı?' dediler. Kürtleri ayrı bir siyasi varlık olarak görmeye başladı." değerlendirmesinde bulundu.

"Kürt halkının haklarını savunma noktasında yapmış olduğumuz gayretlere karşı tahammülsüzler"

Konuşmasının sonunda Şakir, şunları kaydetti:

"Sunumumda dile getirdiğim ve en çok itiraz gören noktalar bunlardır. Kürt adına ırkçılık yapanların rahatsız oldukları konular buysa izahatlarını yapsınlar, hakaret etmesinler. Katılmadıkları noktalar varsa söylesinler ama bizim tespit ettiğimiz durum ve vardığımız kanaatler bu tespitlerdir. Onun için sözün özü bu. Bir fikir, mefkure, metin, sorun eleştirilebilir ama eleştirirken birincisi ona vakıf olmaları, vakıf olduktan sonra katılmadıkları noktaları uygun dille söylemeleri gerekiyor. Öyle ortalığı velveleye vererek, hakaretler ederek, kendilerini basit duruma düşürerek yapmaları doğru bir şey değildir. İçlerinden iyi niyetler olabilir ama genel tabloya bakıldığı zaman işin içinde yönlendirilen ve etkileyenlerin aslında art niyetli olduklarını, Kürt halkının haklarını savunma noktasında yapmış olduğumuz gayretlere karşı tahammülsüz olduğunu görüyoruz." (İLKHA)

Batman'da öğrencilere yönelik psikolojik destek eğitimi

Batman'da öğrenci yurdunda uyum programı düzenlendi

İşgal rejiminden Han Yunus’a hava saldırısı: 2 şehit, 2 yaral

Batman'da öğrencilerden Filistin'e destek etkinliği

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Er: Çocuk köyü yapacağız

Gaziantep’te aranan şahıs yakalandı

Batman'da kırsal bölgelerde yol çalışmaları tamamlandı

Hafızlık Yarışması Türkiye birincisi Gaziantep'ten çıktı

Batman'da meme kanseri farkındalık etkinliği gerçekleştirildi

Merkez Bsı rezervleri 189,7 milyar dolarla tarihi zirveye ulaştı

Battalgazi Belediye Başkanı Taşkın: Şeker fabrikamız yılda 65 bin ton üretim gerçekleştiriyor

Alimler: Düşman "özgürlük" bahanesiyle aileyi parçalamak istiyor

Kızılhaç, 30 Filistinli esirin cenazesini Gazze'ye teslim etti

Bingöl’de “Lider Çocuk Tarım Kampı” etkinliğinde boykotlu içecek ikram edildi

Ateşkesten bu yana işgalciler 22 Filistinliyi şehit etti.

Karacadağ’ın bereketi oraklarla toplanıyor

Kış hazırlıklarını tamamlayan giyim esnafı, satışların artmasını bekliyor

Memur-Sen: Emeği gören, hakkımızı veren bütçe istiyoruz

Malatya'da hafriyat kamyonu ile motosiklet çarpıştı

Deyrizor’da petrol tesisi görevlilerine saldırı: 4 ölü 9 yaralı

Şırnak’ta Genç avukatlar CMK ücret tarifesinin değiştirilmesi için basın açıklaması yaptı

Avrupa Yetim Eli'nden Bursa'da gıda ve nakdi yardım

Fransa hükümeti Ulusal Meclis'ten güvenoyu aldı

Mardin'de "İmam Hatipliler Haftası" programı düzenlendi

Ağrı'da yaklaşık 52 kilogram uyuşturucu ele geçirildi, 5 kişi tutuklandı

Park halindeki otomobilde yangın: Araç kullanılamaz hale geldi

TOKİ'nin indirim kampanyasında yarın son gün

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin akademik yılı açılışı, gerçekleştirilen programla yapıldı

Cizre İlçe Müftülüğü'nden Gazze yararına hayır çarşısı

ABD askeri helikopterleri, Japonya'da havaalanına acil iniş yaptı

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ


Batman'da öğrencilere yönelik psikolojik destek eğitimi

Batman'da öğrenci yurdunda uyum programı düzenlendi

İşgal rejiminden Han Yunus’a hava saldırısı: 2 şehit, 2 yaral

Batman'da öğrencilerden Filistin'e destek etkinliği

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Er: Çocuk köyü yapacağız

Gaziantep’te aranan şahıs yakalandı

Batman'da kırsal bölgelerde yol çalışmaları tamamlandı