• BIST 100

    14224,63%0,17
  • DOLAR

    42,72% 0,06
  • EURO

    50,06% -0,25
  • GRAM ALTIN

    5943,72% 0,59
  • Ç. ALTIN

    9522,21% 0,00

Yerli üretimin artması neden önemli?

10 Haziran 2020, Çarşamba 22:20
10 Haziran 2020, Çarşamba 22:20
Yerli üretimin artması neden önemli?
  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült

Yerli üretimin artması neden önemli?

1980’lerle birlikte yükselişe geçen küreselleşme dalgası, her engeli yıkıp önüne katarak ekonomilerin en kılcal damarlarına bile sirayet etmişti. Ele avuca sığmaz bir hale bürünen küreselleşme trendi devletlerin birçok gücüne ortak olmuştu. Gümrük duvarları neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. Artık üretimin nerde gerçekleştiği sorgulanmıyordu. Hatta bazıları için hangi ülke vatandaşı olduklarının bile önemi kalmamıştı.

Küreselleşmenin hayatımızı farklı açılardan kolaylaştırdığını ve ona renk kattığını inkar edemeyiz. Çok çeşitli mal ve hizmete kolaylıkla erişebilir hale geldik; eskiden çok pahalı olan birçok ürünün fiyatı büyük oranlarda düştü; fikirlerimizi çok kolay şekilde paylaşabilir duruma geldik; başka ülkelerin olanaklarına belli ölçülerde ortak olduk. Ancak küreselleşmeyle birlikte birçok acı tecrübe de deneyimlendi. Gelişmekte olan ülkelerin 90’larda yaşadıkları krizler ve dünya genelinde bozulan gelir/servet dağılımında olduğu gibi. Bu acı tecrübelerin belki de en sarsıcı olanı 2008’deki küresel finans kriziydi.

KÜRESELLEŞME ŞEKİL DEĞİŞTİRİYOR

Küreselleşme trendi, küresel finans krizinden sonra belirgin bir şekilde farklılaştı. Uluslararası ticaretin büyüme hızı yavaşladı, doğrudan yabancı yatırımlar azaldı. Küresel tedarik zincirlerinin uluslararası ticaretten aldığı pay yüzde 52’den yüzde 48’e düştü. Ticaret savaşları küreselleşmenin üzerine karabasan gibi çöktü.

ABD ile Çin arasında bu yılın başında imzalanan birinci faz ticaret anlaşması, küreselleşme taraftarları için bir umut ışığı olmuştu. Tam küresel ekonomi kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes alacak dendiği noktada koronavirüs krizi patlak verdi. Modern ekonomi tarihinde daha önce görülmemiş tarzda bir şokla karşı karşıya kaldık. Böylesi büyük bir şokun küresel ekonomik sistem üzerinde uzun vadeli etkilerinin olması kaçınılmaz. Bu değişimin yaşanacağı alanlardan biri de hiç kuşkusuz küreselleşme olacak. Ancak koronavirüs salgını sonrasında küreselleşme yok falan olmayacak. İletişim ve ulaştırma teknolojilerinin geldiği son noktada bu çok da mümkün değil. İnsanların bazı konforlarından ve alışkanlıklarından vazgeçmesi de kolay değil. Küreselleşme yaşamaya devam edecek; ancak şekil değiştirmek zorunda kalacak. İşin aslı zaten son on yıldır sürmekte olan trend, koronavirüs salgını ile birlikte daha belirgin ve keskin hale gelecek. Eskiden hızına yetişilemeyen küreselleşme, daha ağır başlı bir role bürünmek zorunda kalacak. Korumacı önlemler sıkılaşacak; ülkeler yerli üretime daha fazla önem verecekler; devletin ekonomideki rolü artacak.

KÜRESEL TEDARİK ZİNCİRİ

Koronavirüs krizi ile birlikte küresel tedarik zincirlerinin bölgesel dağılımında ciddi bir kırılma yaşanması kuvvetle muhtemel. Çin, küresel imalat sanayi üretiminin yüzde 28’ini tek başına gerçekleştiriyor. Koronavirüs salgını, dünyanın bir ülkeye üretim alanında bu kadar bağımlı olmasının doğurabileceği riskleri göstermiş oldu. Çok uluslu şirketler, önümüzdeki süreçte üretim tesislerinin ve yatırımlarının bir kısmını Çin’den alıp farklı coğrafyalara taşımayı daha ciddi şekilde düşünecekler. Örneğin; Amerikan teknoloji devi Apple, üretiminin bir kısmını Çin’den Hindistan’a kaydırmayı planlıyor. Bir taraftan ticaret savaşları bir taraftan da koronavirüs gibi öngörülemeyen vakaların taşıdığı riskler, küresel üretim düzenindeki değişimi hızlandıracağa benziyor.

Küresel üretimin belli bir oranı, akıllı otomasyon teknolojileri sayesinde gelişmiş ülkelere geri dönebilir. Amerika ve Avrupa menşeili çok uluslu şirketlerden bazıları, üretimi uzun bir aranın ardından yeniden kendi ana yurtlarına kaydırabilirler. Ama bu süreçten faydalanacak gelişmekte olan ülkeler de olacaktır. İmalat sanayinde üretim yelpazesi geniş, beşeri sermayesi yüksek, lojistik altyapısı kuvvetli ve coğrafi avantajları fazla olan gelişmekte olan ülkeler, küresel üretim noktalarında yaşanabilecek bu değişimi kendi lehlerine çevirebilirler. Önümüzdeki yıllarda daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekerek küresel tedarik zincirlerine daha sıkı eklemlenme potansiyeli taşıyan ülkeler arasında Türkiye de var.

Türkiye’nin geçmiş tecrübelerinden farklı olarak doğrudan yabancı yatırım çekme konusunda daha seçici davranması gerekiyor. Her tip doğrudan yabancı yatırım, gelişmekte olan ülkelere uzun vadede pozitif etkiler sağlamada aynı cömertliği göstermiyor. Teknoloji transferine ve ortak teknoloji geliştirmeye açık olan ve ara malı tedarikinde yerli şirketlerden beslenen tipteki doğrudan yabancı yatırımlar, Türkiye gibi ülkelerin üretim yapısına katkı verme açısından çok daha güçlü bir potansiyele sahiptir. Türkiye, koronavirüs sonrası süreçte somut yatırım fırsatlarını ortaya koyarak ve iş ortamının iyileştirilmesine yönelik yapısal reformları hızlandırarak rakiplerine kıyasla avantajlarını daha belirgin hale getirmeli. Ayrıca doğrudan yabancı yatırım çekme stratejileri ile akıllı sanayi politikalarını düzgün bir şekilde eşleştirerek hareket etmeli. Yani bir taraftan çok uluslu şirketleri Türkiye’de yatırım yapmaya teşvik edecek diğer taraftan da yerli şirketleri güçlendirip onların bu yatırımlardan daha fazla teknolojik bilgi ve deneyim elde etmelerini sağlayacak çok boyutlu ve koordineli politikalara ihtiyaç duyacağız. Çok uluslu şirketlerle farklı şekillerde iş birliği yapabilecek potansiyeli olan yerli şirketleri bu değişim sürecine şimdiden hazır hale getirmeliyiz.

YERLİ ÜRETİMSİZ OLMAZ

Dünyanın koronavirüs gibi küresel sorunlarla başa çıkma noktasında ülkeler arasında daha sıkı iş birliklerine ve ticareti kolaylaştırıcı politikalara ihtiyacı var. Normal olan bu. Özellikle de koronavirüs aşısının geliştirilmesi, antiviral ilaçların ve solunum cihazlarının üretimi ve gıda arz güvenliğinin sağlanması noktasında. Ancak bir taraftan da hayatın bazı gerçekleri var. Birçok ülkenin -özellikle de gelişmiş olanlar- bu gibi bir dönemde korumacı reflekslerle hareket ederek kendilerine avantaj oluşturmaya ve rakiplerini aşağıya çekmeye çalıştıkları gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. Dolayısıyla Türkiye’nin yeni dönemde sadece doğrudan yabancı yatırımlara bel bağlayarak üretim kapasitesini arttıramayacağını hesap etmeliyiz. Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması için üretkenlik ve katma değer artışına dayalı bir şekilde yerli üretimi çeşitlendirmeye ve güçlendirmeye ihtiyacı var. İlaç, tıbbi cihazlar, hijyen ürünleri, kimya, gıda, tarım, yenilenebilir enerji, robotik ve 3D yazıcılar yeni dönemde çok daha fazla ön plana çıkmaya aday alanlardan bazıları. Türkiye’nin bu ve benzeri kritik alanlarda yerli üretime daha fazla ağırlık vermesi gereken bir döneme giriyoruz.

Türkiye’nin küresel ekonomideki ağırlığını arttırması için karşısında yeni bir fırsat penceresi var. Uzun vadede bu fırsat penceresinden yararlanabilmek için öncelikle koronavirüs krizinin Türkiye ekonomisi üzerindeki kısa vadeli maliyetlerini asgari düzeyde tutmamız gerekiyor. Şirketlerimizi ve istihdamı ayakta tutmak, Türkiye ekonomisinin yeni süreçten güçlenerek çıkması için olmazsa olmaz bir şart. Ama tek başına yeterli değil. Uzun vadede akıllı politikalara da ihtiyacımız olacak.

Mandalina ihracatı rekor kırdı

İstanbul’da tersanede gemi yangını

Damon Hapishanesi’nde kadın esirlere yönelik ihlaller sürüyor

Batı Şeria'da Yahudi terörü: Filistinlilerin araçları ateşe verildi

Bingöl’de kesinleşmiş hapis cezası bulunan şahıs yakalandı

Batman Valiliği'nden kuvvetli rüzgâr uyarısı

90 yıl sonra bile korku bitmedi: Siyonist rejim Şehit İzzeddin el-Kassam'ın kabrini hedef aldı

İstanbul barajlarında alarm: Doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesinde

Kronik strese karşı kalbi koruyan 6 kritik adım

BESO Başkanı Çiftçi'den gençler için meslek ve üretim vurgusu

Tesla’nın “otonom” iddiaları çöktü: Satış ve üretim askıya alınabilir

Malatya gıda zehirlenmesi şüphesi: 10 öğrenci hastaneye kaldırıldı

BM'den Gazze'ye yardım çağrısı, Avrupa'dan Yahudi terörüne tepki

72 ilaç daha SGK’nın geri ödeme listesine alındı

250 bin km hızla gelen ziyaretçi: 3I/ATLAS gökbilimcilerin merceğinde

Gaziantep'te kumar operasyonu: 9 kişiye idari para cezası

Tayland basını: Ordu, Kamboçya sınırındaki Chong An Ma bölgesini kontrolüne aldı

Hanuka provokasyonu sürüyor: Mescid-i Aksa'ya baskınlar 3'üncü gününde

Ziraat mühendisleri: Bilinçsiz ilaçlama ölümlere yol açıyor

Bu Bir Hizmet Yarışıdır, Siyasi Yarış Değil

Meşal: İşgali ve vesayeti reddediyoruz, silah konusundaki yaklaşımımız net

Dicle Elektrik’ten Artuklu’ya altyapı yatırımı

HAKSİAD’dan üyelere lojistik destek

Alpler’de 200 milyon yıllık tarihi keşif: Binlerce dinozor ayak izi dikey kayalarda ortaya çıktı

Omurga kırıkları kış aylarında artıyor

Batman'da zincirleme trafik kazası: 2 otomobil hasar gördü

Gümrük cezaları ve fazla çalışma ücretleri yeniden belirlendi

Zayıflama iğneleri: Çağın trendi mi, sağlık devrimi mi?

HAMAS: İşgalcilerin ihlalleri Gazze'de ateşkesi çöküşün eşiğine getirdi

Brent petrol 59,55 dolardan işlem görüyor

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ


Mandalina ihracatı rekor kırdı

İstanbul’da tersanede gemi yangını

Damon Hapishanesi’nde kadın esirlere yönelik ihlaller sürüyor

Batı Şeria'da Yahudi terörü: Filistinlilerin araçları ateşe verildi

Bingöl’de kesinleşmiş hapis cezası bulunan şahıs yakalandı

Batman Valiliği'nden kuvvetli rüzgâr uyarısı

90 yıl sonra bile korku bitmedi: Siyonist rejim Şehit İzzeddin el-Kassam'ın kabrini hedef aldı