Kaynanalar ve Gelinler
Gelin kaynana çekişmesi, fıkraların, şakaların ve bilhassa dedikoduların en zengin malzemesi. Ya damadın annesi geçimsizdir ya kayınvalide enişteye kan kusturur…
Günümüzde “Kızımız oğlumuz mutlu olsun yeter!” deyip mesafesini koruyan, saygıdeğer kaynanalar da çok, evlattan ayrı tutulmayan gelinler de… Her nedense böyle uyumlu ailelerin sesi daha az duyuluyor. Genç kız evlilik hazırlıklarına başlarken, “Şimdi bu kadın benim kaynanam, haa Bakalım ne zaman yiyeceğiz birbirimizi?
Hele ben şimdiden gardımı almaya başlayayım.
O kadar sıkı fıkı olmayayım.
Ne olur ne olmaz.
Bu zamanda kimseye güven mi olur, hele ki kaynanaya!” diyor.
Ya kayınvalide, ” Bu kız oğlumu alınca başıma ne işler açar!” deyip iç geçiriyor. Peki çözüm nedir? Sakin, dengeli, huzurlu bir evliliğe nasıl sahip olunur? Önce kendimizden pay biçelim. Büyüklerimiz, “Ne ekersen onu biçersin” demiş. Kayınvalidenize göstereceğiniz saygınız, yakınlığınız ve içtenliğiniz oranında günü gelince siz de gelininizden muamele görebilirsiniz.
İçinde zerre kadar Allah korkusu olan bir kişi, en zor anlarda bile terbiye ve edebini muhafaza etmeye çalışarak, iyiliğinin mükâfatını dünyada huzur, ahirette ebedi saadet olarak alacağını unutmamalı. Bazen küçük şeyler bile yaşlı aile büyüklerinin gönlünü almaya yeter. İçinizden gelmese bile yaşlı aile büyüklerinizle hediyeleşmeyi göz ardı etmeyin. Ziyarete gitmeyi Allah’ın rızasına ulaşmak için hizmet vesilesi addedin.
Bilmelisiniz ki sırf sesinizi duyurmanız, varlığınızı hissettirmeniz için bile yaşlılar yolunuzu gözler.
Sorun çıktığı zaman, tartışmaya ortam hazırlamamak için yumuşak bir ifadeyle, “Siz de haklısınız” deyin. Ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önemlidir. Sözlerimizle birlikte tavır ve ses tonumuzun saygılı ve nazik olmasına dikkat etmeliyiz. Niyetiniz hayırsa akıbetinin de hayır olacağını unutmamalısınız.
Selametle kalın….