KİM KAZANSIN KİM KAYBETSİN
Gençliğin kalitesi toplumun aynasıdır.
Fikir ve düşünceler; insana, aileye ve değerlere saygılı, ilim ve bilim olarak gelişime açıksa yanında durmayı, savunulmayı, dillendirilmeyi hak eder.
Toplumun inancına, örf ve adetlerine ters, içinde ekonomi, eğitim, gelişim olmayan toplumu kısır bir döngü içine iten, hayatın geniş alanını sadece kendi ırkı ve dili üzerine kurmuş, sapkın düşüncelere yol veren, insanın yaşarken değeri olmayan, öldüğünde ölüsünden çıkar sağlamaya çalışan, taziye adabını bilmeyen, ölümleri kendilerine rant haline getiren, gençlerin geleceğine hiçbir ışık tutmayan üstüne onları daha cahil ve hayata küskün geleceği karanlık ümitsiz ve kendi çıkarlarına piyon yapmaya çalışan fikirlere değer vermek yanlarında durmak ne kadar doğrudur. Kendi sapkın ideolojileri için gözlerini kırpmadan on binlere gence kıymaktan, ateşe atmaktan, gelecekleri yakmaktan ve bu gençleri her alanında bir tehdit silahı olarak kullanmaktan zevk alırlar.
Akıl öyle bir nimettir ki; iyi ile kötüyü, zararlı ile zararsızı, hainle ile dürüstü, yalancı ile doğruyu ayırt etmemizde bize yardım eder.
Her yaptığımız işin sonucunu hesaplarken ya bir sevinç veya bir burukluk olur. Ah şöyle yapsaydım çok daha iyi olurdu diye çok düşündüğümüz gündelik hayatta çok karşılaştığımız durumlar ortaya çıkar. Ortaya çıkan durum özelde bizi sonra ailemizi etkiler. Tüm çaba gayretler çocuklar için iyi bir gelecek oluşturmak. Daha iyi bir hayat yaşamak aslında geleceği güvence altına almak istememizden kaynaklanır.
Deprem gerçeği bize konutların sağlamlığını sorgulamamıza sebep oldu. Çünkü deprem ülkesi olmamız, büyük ve yıkıcı bir depremin yakın zaman da ortaya çıkardığı yıkım bizi sorgulamaya mecbur etti. Deprem kadar hatta depremden daha yıkıcı olan ahlaki çöküşün ailelerde meydana getirdiği sonuçlar her aile için kıyamet sahnesine dönmüş, bu acı gerçeğin sonuçlarını nasıl düzeltebiliriz diye toplumda hiç bir yapıcı adım görünmüyor.
Hükümete, idarecilere veya devlete duyduğumuz öfkede haklı olabiliriz. Fakat bu öfke ve kızgınlık, birilerinin işi yaramazlığını bölgeye tek bir çivi çakmamalarını, insanları bozuk para gibi görmesini ve istediği gibi kullanmasına sebep olmamalı. Gençlerin işsizliği, eğitimsizliği, ahlaki yıkımı baştakiler kadar bölgede çoğunlukta olan beceriksiz seçilmişlerden de kaynaklanıyor olmasın mı acaba.
Uyanmak için yataktan düşmek gerekmez…