Türkiye’de barınmak artık bir temel hak değil, adeta bir lüks haline geldi. Ev sahiplerinin artan beklentileri, kiracıların azalan alım gücüyle birleşince ortaya çıkan manzara, tam anlamıyla bir sosyal kriz.

Kiralar el yakıyor, sözleşmeler güvensizleşiyor, insanlar yuva kurmaya değil; yerlerinden edilmemeye çalışıyor.

Eskiden ev aramak zordu, şimdi evde kalabilmek daha zor.

Fahiş Artışlar, Hukuku Zorluyor

Yüzde 25 zam sınırı uygulamada neredeyse tamamen deliniyor. Ev sahipleri, kiracıyı çıkarmak için türlü yollar deniyor:

“Kendim oturacağım”, “Evi satacağım”, “Yenileyeceğim” bahanesiyle tahliye isteniyor.

Kiracılar ise ne yeni bir ev bulabiliyor, ne eski evde huzurla kalabiliyor.

Çünkü bugün ortalama bir dairenin kirası, asgari ücretin üzerine çıkmış durumda. Büyük şehirlerde değil, artık küçük şehirlerde bile kiralar dudak uçuklatıyor.

Kiracı Mı Suçlu, Ev Sahibi Mi?

İşin garibi şu ki: Tarafların hiçbiri mutlu değil.

Ev sahibi diyor ki: “Benim de geçim derdim var, giderlerim arttı.”

Kiracı diyor ki: “Ben zaten zor geçiniyorum, bu kirayı nasıl ödeyeyim?”

Yani mesele bir tarafın kötü niyeti değil, sistemin çaresizliği.

Fakat bu çaresizlik, toplumsal dayanışmayı, insanî sınırları aşmamalı. Çünkü bu ülkenin en temel ihtiyacı çatısı olan bir evdir.

Yuvadan, Dava Dosyasına: Artan Gerilim

Artık ev sahibi-kiracı ilişkisi bir dostluk, bir güvenden ziyade bir hukuki ihtilaf dosyasına dönüşmüş durumda. Mahkemeler, icralar, noter ihtarnameleri hayatın olağan parçası haline geldi.

Ve ne acıdır ki bir zamanlar bayramda birbirine yemek götüren ev sahibi ile kiracı, şimdi birbirine selam vermiyor.

Ne Yapılmalı?

  • Kiralar gerçekçi oranlarda ve denetimli artmalı.
  • Devlet, dar gelirli kiracılara barınma destek paketleri oluşturmalı.
  • Kiralık ev piyasası, fırsatçılardan arındırılmalı, kayıt altına alınmalı.
  • Sosyal konut projeleri hızlandırılmalı, yatırımcının değil vatandaşın önceliği gözetilmeli.

Barınma Hakkı, Bir Lütuf Değil, Temel Haktır!

İnsan, başını sokacak bir yer ararken bu kadar korkmamalı.

Her gün “Evden çıkarılırsam ne yaparım?” sorusuyla uyanan bir toplumdan ne üretim, ne huzur, ne gelecek çıkar.

Bu kriz sadece bir ekonomi meselesi değil, bir vicdan meselesidir.

Ve unutulmamalıdır ki: Bugün başkasının kiracı dramı, yarın hepimizin gerçeği olabilir.



Mehmet Salih SEYHAN

Bir Ev, Bir Umut, Bir Çıkmaz: Kiracılar ve Ev Sahiplerinin İmtihanı

.

Tarih: 15.08.2025 12:00 Güncelleme: 22.07.2025 18:34