Rabbimizin, dünyevi imtihanların bizleri bunalttığı zamanlarda içimizin açılması için yaratmış olduklarını düşünecek olursak etrafımızı çeviren sayısız güzellikler, taptaze soluklar gözümüze çarpar. Yeşilin envai çeşidiyle görsel bir şölen sunan ağaçlar, çiçekler; kuş sesleri; gecenin karanlığında bile içimize huzur dolduran yıldızlar; cırcır böceklerinin ve kurbağaların besteleri kendilerine ait olan şarkıları, vsvs… Şükür Listemize “gölgeleri” eklemek hiç aklımıza geldi mi? Kur’an-ı Kerimde sıkça bahsedildiğine göre Rabbimiz “gölgeler” hakkında düşünmemizi istiyor. Bizler oldukça sıcak bir bölgede yaşadığımızdan gölgenin önemini biliriz. Biliriz de yeryüzünde yaratılanların hepsinin neden bir gölgesi olduğu üzerinde tefekkür etmek pek çoğumuzun aklına gelmez. Tabiatta gölgesi bulunan her şeyin hem kendisi hem de gölgesi Allah’a boyun eğmekte ve secde etmektedir. Gölgelerin uzayıp kısalmaları da Allah’ın koyduğu nizama ve tabiat yasalarına boyun eğmelerinin bir ifadesidir. “Allah’ın yarattığı varlıkların gölgelerinin küçülerek ve Allah’a secde ederek sağa sola döndüğü” ifade edilmiştir Nahl Suresi, 48. Ayette. Yaratılışımız gereği karanlıktan pek hoşlanmayız. Çünkü karanlık, görmeyi engeller. Halıkolan Allah karanlıkları ortadan kaldırmak için de güneşi yaratmıştır. Ama güneşin ısısı ve parlak ışığı biz kulları rahatsız etmesin diye de güneşi hareketli kılarak bize lütfundan sağanak sağanak indirmiştir. Yani güneşin hareketsiz olduğunu varsayarsak gölgelerin sabit kalacağı kaçınılmazdır. Keza gökyüzünde emre binaen süzülerek akıp giden bulutlar da Rabbimizin gölgelik olarak bizlere ikramıdır. (Bakara 57) Gelin bu aralar gölgeler konusunda araştırmalar yapıp daha fazla bilgi edinelim. Yaşantımızı en ince ayrıntısıyla düşünüp biz kullarına zorluklar içinde kolaylıklar bahşeden Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır.