KUDÜS MESCİD-İ AKSA ZİYARETİ
Geçen hafta, nasip olduğu üzere Mescid-i Aksa’ya,
hanımla birlikte ziyarete gittik.
Ne acınacak hal ki,İsrail polis ve askerlerinin kontrolü altında.
Filistin yok hükmünde.
Ne bir askeri var, nede bir polisi
Kudüs ‘te.
En çok Türkiye’ye hayran olan Filistin halkı,en çok Türkiye’den çekinen bir İsrail…
Evet öncelikle ilk Kıblemiz ve Mi’raç hadisesinin gerçekleştiği Mescid-i Aksa’yı Ayet ve Hadislerle birlikte
anlatmak istiyorum.
El-Mescidü’l-Aksâ, Kudüs’te
eski Süleyman mabedinin bulunduğu yerde inşa edilmiş olan camiin adı. “En uzak mescit” anlamına gelen bu tabire ilk olarak
Kur’ân-ı Kerîm’in Mirac’la
(bk. “İsrâ” ve “İsrâ Suresi” maddeleri)
ilgili olarak şöyle yer verilir:
“Kulu Muhammed’i, gece vakti, ayetlerimizden bazılarını göstermek için El-Mescidü’l-Haram’ dan, çevresini mübarek kıldığımız el-Mescidü’l-Aksâ ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir.
O, her şeyi işitir ve görür”
(el-İsrâ, 17/1). Mescid-i Aksâ’ya “İliya” veya günahlardan temizlenme yeri anlamında “Beyt-i Makdis” yahut “Beyt-i Mukaddes”
adı da verilmiştir.
Beyt-i Makdis, İbranice “bethammikdaş” kelimesinden alınan ilhamla kullanılmış olup “Mabed” anlamına gelir ve bununla Hz. Süleyman’ın mabedi kastedilir.
(ez-Zerkeşî, İ’lâmü’s-Sâcid Kahire 1397, s. 277; Elmalı, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1936, IV, 3144; İslâm Ansiklopedisi, ‘ Mescid-i Aksa”, “Kudüs” mad.) Mescid-i Aksâ’ya en uzak mescit anlamında bu ismin verilmesi, Mekke’deki Mescid-i Haram’a yaya yürüyüşü ile bir aylık mesafede bulunması yüzündendir.
Hz. Peygamber mirac gecesinde; “Burak’a bindim Beytu’l-Makdis’e gittim”
(Müslim, İman, 259; Nesaî, Salât, 10) buyurmuştur.
Diğer yandan eski tefsirlerde Mescid-i Aksa, Mirac ile ilgili görülmüş hatta onunla, gökteki bir yerin kastedildiği de öne sürülmüştür. Yeryüzünde Mescid-i Haram’dan sonra yapılan en eski mescitlerden birisi Mescid-i Aksa’dır.
Yapımına Davud (a.s) başlamış ve Hz. Süleyman tarafından tamamlanmıştır.
(ez-Zerkeşi, a.g.e., 281, 282, 287). Mescid-i Aksâ, hicretin l6. ayına kadar müslümanların kıblesi idi. Hz. Peygamber (s.a.s), niyet ile ziyaretine izin verdiği üç mescit arasında Mescid-i Aksâ da vardır. Hz. Ömer (r.a.) devrinde Kudüs fethedilince, oraya giden halife bir gece vakti Beytü’l-Makdis’e girdi ve bütün gece orada namaz kıldı. Sabah olunca ezan okutarak cemaat ile namaz kıldı. Bundan sonra Hz. Ömer (r.a.) Kâbul Ahbâr’ı çağırarak müslüman mescitinin nerede yapılabileceğini sordu. Kâb,
es-Sahrâ (kaya)’ya işaret etti ve hatta bunun kıble olmasını istedi. Hz. Ömer (r.a.) ona İslâm kıblesinin Kâbe olduğunu hatırlattı.
Fakat Beytü’l-Makdis’in mukaddes hatırasına da bir mescit yaptırdı ve kıblesini Kâbe tarafı olarak tesbit etti. Burası daha sonra Kubbetü’s-Sahrâ’nın yeri oldu. Kubbetü’s-Sahrâ depremlerden zarar görmüş ve bir çok kez tamir edilmiştir. Burası, dört yandan merdivenlerle çıkılan geniş bir seddin ortasında, sekiz köşeli ve yüksek kubbeli bir bina idi. Dördü merdivenlere açılan, sekiz tane yaldızlı tunç ve sedir ağacından kapısı vardı. İçeride iç içe dairevi sütün sıralarına ve mozayıklı bingilere dayanan kubbenin altında sahra (kaya) durmaktaydı. Bakır, demir kafes ve tahtadan üç tabaka olarak inşa edilmiş bulunan yüksek kubbenin tahtadan dış tabakası altın varak ile kaplı idi. Kubbetü’s-Sahra’nın bulunduğu seddin üç tarafından, daha küçük üç kubbeli yapı bulunuyordu.
Bunlar ;
Kubbetü’s-Silsile,
Kubbetü’l-Mirac ve
çok köşeli bir yapı olan Kubbetü’n Nebî idi.
Bugün bunların şekilleri
kısmen değişmiş bulunmaktadır. Özetle, Kubbetüs-Sahrâ’nın bir ziyaret yeri olmasına karşılık, Mescid-i Aksa, bunun bir ibadethanesini teşkil eder. Mescid-i Aksa deyince;
İslâm kaynaklarında Halife Abdülmelik’den, Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a kadar gelip geçen pek çok halife ve padişahlar tarafından burada inşa edip bırakılmış. Kubbetü’s-Sahrâ, mezar, türbe, tekke, zaviye ve sebil gibi dini amaçla yapılmış yapılan içine alan yaklaşık 150 dönüm kadar bir arazi üzerine serpilmiş binalar topluluğu anlaşılır.
Dar anlamda Mescid-i Aksâ deyince, Kubbetü’s-Sahra’dan uzakta olmayan ve Abdülmelik tarafından inşa edilmiş bulunan cami kastedilir. Bu caminin yapımında İran hükümdarı, II. Hüsrev tarafından tahrip olunmasına kadar ayakta duran Jüstinyen tarafından inşa edilmiş bulunan, Meryem Ana Kilisesi’nin harabelerinden çıkan malzeme kullanılmıştır. Tarih içinde pek çok el değiştiren Kudüs ve dolayısıyla İslâm’ın iki yeri, İsrâ ve Mirac’ın ilk durağı olan Mescid-i Aksâ,
bugün Yahûdilerin işgali altında bulunmaktadır.
Kudüs’ün ilk Fatihi
Hz.Ömer’in (R.A),
Zırhını üstünden hiç çıkarmayıp beyaz elbise hiç giymeyen İslam ordusunu toplayıp Kudüs ‘ü küffardan temizleyip ikinci defa fetheden Selahaddin’i Eyyubî ile Sultan Abdülhamid’in eserlerini her tarafta gördük.
Ruhları şad olsun.
Filistinli müslumanlarımız ve ziyarete gelenler bu mukaddes mescidi hiç boş bırakmıyorlar.
Namaz öncesi ikramlarda bulunuyorlar.Sevgi gösteriyorlar.
Zaman zaman İsrail güvenliği rahatsızlık vermeye devamla zalimlik ediyorlar.Her giriş kapısında 5-10 İsrail güvenliği,otomatik silahlarla elleri tetikte camiye gelenleri kontrol ediyorlar.
Birbuçuk milyar müslumanın uyuşukluğu ise devam etmekte,
bu bir avuç işgalci İsrail’e dur
diyememektedir.
Filistin diye birşey yok, abluka altında malesef.
Halimiz hal değil, acınacak bir durum.
Üç günlük seyahatimizde;
Hz.Musa, Hz.İbrahim, Hz.İshak,
Hz.Yusuf, Hz.Yakup, Hz.İsmail (AS) ile Hz.Meryem, Hz.Sare Annelerimizin kabirlerini ziyaret ederek dualarımızı yaptık.
Sultan Abdülhamid 4 km lik Mescid-i Aksa etrafına yaptırdığı sur, Camideki Minber hala ihtişamlığını korumaktadır.
Araştırmacı Tarihçi Rehber Hocamız Sn.Kadir Öztürk her gezi yerimizi detaylı olarak cesaretle anlatması ve
zaman zaman duygulanıp duygulandırması, Kudüs ziyaretimizi çok zevkli kıldı.
İstanbul dan THY ile Telaviv’e gittik. Yafa deniz kıyısındaki tarihi yerleri, Kudüs’ü ve Eriha’yı Lût Kavminin helâk olduğu ölü deniz bölgesini ibretle gezdik.
Her müslumanın gitmesi ve destek vermesi gereken yerdir Kudüs.
Neden önemli Kudüs?
Çünkü Mi’raç hadisesinin gerçekleştiği yer ve beş vakit namazın farz kılınması.
İsra suresinin birinci ayetinde Allah (cc) şöyle buyuruluyor: “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir.”- Kudüs eskiden beri Peygamberlerin yeri, ümmetlerin kıblesi idi. Hz. Muhammed (a.s.v)’in bütün gelmiş geçmiş peygamberlerin gerçek varisi olduğunu göstermek için ilk durak buraya yapılmış olabilir.
Miraç olayında en önemli bir husus namazın farz kılınmasıdır.
“Onun için “NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR.”
Bedîüzzaman Hazretleri Mi’raç konusunda önemli bir noktayı dile getirmiştir.
“Mi’râc meselesi, erkân-ı îmâniyenin usûlünden sonra terettüp eden bir neticedir.
Ve erkan-ı îmâniyenin nurlarından meded alan
bir nurdur.
Erkan-ı îmâniyeyi kabul etmeyen dinsiz mülhidlere karşı elbette bizzat ispat edilemez.
Çünkü, Allah’ı bilmeyen, peygamberi tanımayan ve melâikeyi kabul etmeyen
veya semâvâtın vücûdunu
inkâr eden adamlara
Mirâc’dan bahsedilmez.
Evvelâ, o erkânı ispat etmek lâzım geliyor.” (Sözler, s.514)
– Hz. Peygamber (ASV), yeryüzünde ilk inşa edilen mescidirı “Mescid-i Haram”, ikinci inşa edilenin
“Mescid-i Aksa” olduğunu ve
bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur.
(Buhârî, Enbiyâ. 10)
Mescid-i Haram,
Mescid-i Nebevî ve
Mescid-i Aksa üç kutsal mabedimizdir.
Rabbim herkese gidip ziyaret etmeyi, ibadetle kulluk etmeyi nasip eylesin. Amin.
Kalın sağlıcakla…
Kaynak: Sorularla İslamiyet