Sumud’un Filosu: Umudun Denizlerdeki Yolculuğu”
Bazen büyük devletlerin, devasa orduların, diplomatik masaların yapamadığını, vicdanı hâlâ diri olan küçük insanlar yapar. Bugün Gazze kıyılarında gördüğümüz manzara tam da bunun kanıtı: Sumud Filosu’nun dalgaları yara yara Gazze kara sularına girmesi…
Koca devletlerin cesaret edemediği, uluslararası kurumların sustuğu yerde, ellerinde sadece yürekleriyle yola çıkan bu insanlar, dünyaya büyük bir ders verdiler. Onlar, imkânların değil, inancın gücünü gösterdiler. Bir avuç insanın kararlılığı, milyonların kalbine umut ve onur taşımaya yetti.
Gazze yıllardır abluka altında. Çocukların gülüşü bombaların sesine karışıyor, annelerin duaları gözyaşına bulanıyor. Dünya büyük ölçüde seyirci kalırken, Sumud Filosu sessizliğe karşı bir çığlık gibi yükseldi. Onların kararlılığı, sadece insani yardım taşımak değildi; adaletin, vicdanın, insanlık onurunun taşındığı bir yolculuktu.
Denizin ortasında küçücük tekneler belki dev savaş gemilerine rakip değildi ama taşıdıkları irade, en güçlü donanmalardan bile büyüktü. Çünkü onların yanında tarihin en büyük gücü vardı: mazlumun duası, haklının sessiz direnişi ve adaletin kaçınılmaz zaferi.
Sumud Filosu bize bir kez daha hatırlattı ki, zalimlik ne kadar güçlü görünürse görünsün, eninde sonunda insanlık kazanır. Belki bugün olmasa bile yarın, belki bu topraklarda olmasa da başka diyarlarda… Çünkü insanlık tarihi bize hep şunu öğretti: Zulüm, sahibine yenilir; adalet, er ya da geç tecelli eder.
Bu filonun kara sularına girişi sadece bir yardım hareketi değil; vicdanların, cesaretin ve umudun da zaferidir. Devletlerin suskunluğu karşısında, halkların sessiz çığlığıdır.
Ve bir gün çocuklarımıza anlatacağımız şu olacak: “Büyük devletler yapamadı, ama vicdanlı insanlar yaptı. Deniz, cesur yüreklerin yolunu açtı ve insanlık, Gazze kıyılarında yeniden doğdu.”