Dünya savaş tarihinde bir uçak gemisi batırılmıştır dendiğinde buna inananlar olur mu?
Yine dünya savaş tarihinde batırılan bu uçak gemisini bir Türk subayı batırdı dendiğinde buna şaşıranlar ille de olacaktır.
Evet, her ne kadar bugün resmi tarih anlatmasa da dünya askeri tarihinde ilk defa bir savaş gemisi batırılmıştır, hem de bir Türk subayı tarafından… Üstelik tek atışla…
Evet, yanlış duymadınız. Türk ordusunun bir neferi tarafından ilk kez dünya askeri tarihinde bir savaş gemisi tek atışla batırılmıştır.
Bu ilke imza atan Türk subayı Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Bey’dir.
Kendisi dünya askerî tarihinde bir ilki başarmış, İngiliz uçak gemisi (Seaplane tender) Ben My Chree’yi karadan dağ topu atışı yaparak 36 dakika içinde sulara gömmüştür.
Hadise aynen şu şekilde gerçekleşmiştir:
I. Dünya Savaşı’nın en sıcak, hararetli zamanlarından geçiyordu insanlık… O tarihlerde her ne kadar resmen İtalya’ya bağlı olsa da İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin denetiminde olan Meis Adası’nın stratejik önemi Doğu Akdeniz’in umumi güvenliği açısından paha biçilemez bir konumdaydı. Zira Meis Adası’nı kendine adeta üs yapmış olan müttefik donanması Antalya’dan Fethiye’ye kadar Türk sahil kentlerini toplarıyla dövüp yelkenlileri batırarak erzakları çalma işlerine imza atıyordu. Ayrıca Meis Adası’ndan harekete geçen bu kuvvetler, Türk kıyılarına ajan bırakma işini de yapıyordu. Haliyle bu durum başta Türkler olmak üzere İttifak Devletleri’ni de çok rahatsız ediyordu. Artık bu taciz saldırılarına karşı bir şeyler yapılmak zorunlu bir hal almıştı.
Bu yüzden Meis Adası’nın mutlaka İtilaf Devletleri’nden alınması gerektiğini savunan ve o esnada Çanakkale’deki 5. Ordu’nun komutasını üstlenmesiyle tanınan Alman General Liman Von Sanders Paşa, “çok gizli bir emir” vererek Meis Harekâtı’nı başlattı. Sanders Paşa’nın emri çerçevesinde 4 adet 7,7’lik Alman yapımı Erhard dağ topu olan küçük bir batarya ile Aydın’dan Kaş’a intikal ettirilirken ada ne pahasına olursa olsun muhakkak zaptedilmek isteniyordu. Ancak cephede bunun imkansızlığına kanaat getirilmesi çok uzun bir vakit almadı. Bunun üzerine operasyonun hedefi Meis Limanı’nda demirli yolcu gemisinden deniz uçağı gemisine dönüştürülen HMS Ben-My-Chree komutasındaki filonun ve adayı transit limanı olarak kullanan erzak ve mühimmat gemilerinin taciz ve imha edilmesi olarak belirlendi.
Bu taarruza Alman subay Ezelberk’in komuta etmesi kararı verilirken obüsün kumandanlığı görevi de yine bir Alman subay Ittman’a verilmişti. 4 dağ topunun idaresini de Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul kendi uhdesine aldı.
Ancak işler beklendiği gibi gitmeyince moral çöküntüsü kaçınılmaz olmuştu. İşte bu karamsarlık anında Türk’ün soğukkanlılığı, sağduyusu devreye girecekti. İşte Türk’ün eşsiz sağduyusunu bu kriz esnasında aklına gelen bir fikirle Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul ortaya koydu. Şöyle ki; limana demir atmış olan gemilerin mesafesi 4,5 km idi ve her iki bataryanın da menzilindeydiler. Ayrıca günlerden pazar olduğu için müttefik donanmasının personeli hafta tatilinin zevkini sürdükleri sahilde keyif çatmakla meşguldü ve gemilerin bacaları örtülü haldeydi. Eğer tam bu esnada gemilere ateş açılabilirse alayı büyük zayiatlar verebilirdi ve hatta bu gemilerin hepsini batırabilme ihtimali dahi olabilirdi. Aklına gelen bu fikri başıboş kalan müttefik donanmasının menzilinde olduğu iki bataryanın kumandanlığını yapan Binbaşı Şimitkolbo’ya anlattı. Planı uygun bulan Binbaşı Şimitkolbo, hemen obüsün kumandanı Ittman’ı da çağırıp Mustafa Ertuğrul’un fikrini ona da açtı ve bu fikri Ittman da oldukça makbul gördü. Sonunda taarruzun planlanma aşamasına geçildi.
Tarih 27 Aralık 1916…
Saat 13.25 suları…
Askere verilen ateş emrinden itibaren gizli mevkide bulunan obüs anında kükredi ve başlayan atışlarla Meis Adası şiddetli bir ablukaya alındı. Fransız topçularının da karşılık vermesiyle ortalık birdenbire mahşer alanına döndü. İtilaf kuvvetlerinin beklenmeyen mukabelesi İttifak subaylarını zorda bırakmıştı. Batarya kumandanı Binbaşı Şimitkolbo, çaresizce Mustafa Ertuğrul’a dönüp ne kadar ateş varsa müttefik filosunu komuta eden HMS Ben-My-Chree’ye toplamasını rica etti. Neticede eldeki ateş komple bu deniz uçağı gemisine toplandı ve açılan ilk ateşler geminin uçak hangarına isabet etmişti. Vurulan kısım hangardaki benzin deposu olduğu için gemi alev alıp yanmaya başlamıştı. Gemideki mürettebat canını kurtarmak için denize atlıyor ve yüzerek karaya çıkmanın, kurtulmanın hesabını yapıyordu. Kıyıdaki müttefik mürettebatı da denize atlayıp kıyıya doğru yüzmeye çalışan silah arkadaşlarını bile görmeyip onlar da kendi canlarını kurtarmanın derdine düşerek dağlara kaçmaya başlamışlardı. Tam 36 dakika boyunca gerçekleştirilen başarılı isabetler sonucu batırılan HMS Ben-My-Chree, Akdeniz’in sularına gömüldü.
Batırılan HMS Ben-My-Chree’nin komuta ettiği filo da çil yavrusu gibi dağılmış ve ağı yararak Meis Limanı’ndan yel gibi kaçmaya başlamıştı. Ama yine de nafileydi. HMS Ben-My-Chree’yi batırmanın verdiği özgüvenle kalan ateşi filodaki öteki vasıtalara odaklayan Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul, 200’e yakın yelkenli gemi ve salları da Akdeniz’in sularına gömmeyi başardı.
Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’un batırdığı HMS Ben-My-Chree, 1920’li yıllarda bir İtalyan firması tarafından hurda olarak çıkarılacak olup, dünya savaş tarihinde batırılan ilk deniz uçağı gemisi olarak tescillenecekti.
Yazdığı bu eşsiz savaş destanına yenilerini eklemeyi de ihmal etmeyen Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul, 13 Aralık 1917’de Kemer yakınlarındaki Ağva koyunda Paris II adındaki Fransız savaş gemisini topçu atışıyla denize gömmüştür ki bu gemi halen daha Akdeniz’in derinliklerinden çıkarılmamıştır. Bu geminin komutanı dahil mürettebatın hepsini tutsak eden Mustafa Ertuğrul, 8 Mart 1918 tarihinde ise bu kez başka bir yöntem uygulamış ve portakal ve dinamit yüklü bir yelkenli aracılığıyla Fransız savaş gemisi Alexandra’yı pusuya düşürmüştür. Böylelikle Alexandra’nın kaderi de Paris II ve HMS Ben-My-Chree gibi olmuştur. Bu başarıları sayesinde tarihe 3 savaş gemisi batıran Türk subayı olarak adını altın harflerle yazdıran Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul, askeri dehasına ilave olarak sanatçı yönüyle de nam salmıştır. Ressamlıkta usta olan Mustafa Ertuğrul, Antalya Lisesi’nde de Millî Güvenlik dersleri vermiştir. Soyadı Kanunu çıktığında ise Aker soyadını almıştır. Savaştan sonra yerleştiği Antalya’da 1968 yılında vefat eden Mustafa Ertuğrul Aker, bugün resmî tarih anlatmasa da her Türk evladının bilmesi, okuması gereken kahraman bir vatan evladıdır.