Toplum Nereye Gidiyor?
Son yıllarda “kadın özgürlüğü” adı altında toplumun temel direkleri sessizce ama sert bir şekilde sarsılıyor. Özgürlük söylemi o kadar hoyratça kullanılıyor ki, ailesini sahiplenen kadın da, evini çekip çeviren anne de, eşine saygı gösteren genç kız da neredeyse “geri kalmış” damgası yiyor.
Oysa biz böyle bir millet değildik.
Bu toplumun mayası aileydi.
Aileyi ayakta tutan ise sevgi, saygı ve sorumluluk bilinciydi.
Bugün gelinen noktada ne çocuk anne-babasını dinliyor, ne eşler birbirine tahammül ediyor, ne de gençler bir büyükten öğüt alabiliyor. Sanki herkes kendi başına bir adammış gibi…
Peki sonuç?
Yalnızlık, bunalım, kimlik kaybı, intiharlar…
Evet, gençlerimizin her gün uçurumun kenarında dolaşmasının sebebi teknoloji değil, moda değil, ekonomi değil…
İnancımızdan uzaklaşmamızdır.
Hz. Peygamber efendimiz “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurmuş.
Bir kadına bundan daha büyük değer verilebilir mi?
İslam, kadını korumuş, yüceltmiş, emaneti olarak görmüş.
Ama bugün geldiğimiz yerde bu anlayışın içini boşalttık.
Kadınlarımız özgür olsun, güçlü olsun, kendi ayakları üzerinde dursun elbette…
Ama özgürlük, aileyi yıkmak değildir.
Özgürlük, eşine saygısızlık değildir.
Özgürlük, annenin sözünü hiçe saymak değildir.
Asıl özgürlük, insanın kendine ve sevdiklerine karşı sorumluluk bilincidir.
Bugün ne anneler çocuklarını terbiye edebiliyor,
Ne babalar sözünü geçirebiliyor.
Çünkü kimse dinlemiyor…
Çünkü kimse öğrenmiyor…
Çünkü kimse İslam ahlakını hayatına taşımıyor.
Dini eğitim neredeyse sıfıra indi.
Çocuklarımız değerlerini bilmiyor.
Gençlerimiz örnek alacak büyük bulamıyor.
Aileler dağılıyor, toplum çöküyor.
Ve biz hâlâ “özgürlük” konuşuyoruz.
Özgürlüğün de bir ahlâkı, bir ölçüsü, bir sorumluluğu vardır.
O ölçüyü kaybettik.
Şimdi yapılması gereken, kimseyi suçlamak değil…
Toplumu tekrar aslıyla buluşturmak:
Aileyi güçlendirmek, saygıyı öğretmek, dini eğitimi canlandırmak, kadına verilen değeri özünden koparmadan yeniden hatırlatmak.
Çünkü unuttuklarımız, bugün yaşadığımız acıların sebebidir.
Hatırlayacaklarımız ise, yarınlarımızın umudu olacaktır.