Bu kelimeleri ifadesiz ve boş zannetmeyiniz.Ancak içini boş ve anlamsız kılmak,
biz insanların kattığı değere bağlıdır.
Herkes iyi bir arkadaş olabilir de,olmayabilir de.
İyi bir dost olduğu gibi,dostluğunu kötüye kullanabilir de.
Vefalı veya Vefasız biri de olabilir.
Ama iyi bir arkadaşa,bir dosta ve vefalı birine rastladın mı,o zaman sen dünyanın en bahtiyarısın.
Bir hadisi şerifte de
Peygember Efendimiz (ASV)şöyle buyurmuştur:
“İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir.
Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın.
Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”
[Buhârî, Büyû 38; Zebâih 31; Müslim, Birr 146, (2628)]
Çay,kahve içilmek bahane derler ya,arkadaşla sohbet şahane…
Acizane ben,bunun yıllarca yalnızlığını yaşayan biriyim.
Hep fedakarlıkla karşıladığım ve ödün verdiklerimden,az da olsa karşılığını alamadım.Bu konuda birçok dosttan şekva işittim.
Buna rağmen iyiliğe devam etmenin erdemliğini yaşıyorum.
Tabi ki,zaman içinde buldum bazı arkadaşları,vefalı dostları.
Buda benim güzel şansım.
“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)
Bu hadisi açıklayan
başka bir hadiste de
Resulullah (ASV)şöyle buyurmuştur:
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”
Dünya hayatında her insanın onunla samimi olacağı, duygularını paylaşacağı, seveceği ve sevileceği,
görüş birliği içinde dostlara ihtivacı vardır.
Dostluklar, Allah rızası için ve çıkarsız olursa sürekli olur:
Bir müminin genel olarak bütün müminlere dostluk göstermesi sünnettir.
Ayrıca, ferd olarak her müminin en çok sevdiği, bağlandığı dostları, arkadaşları da bulunur. Hz. Muhammed (s.a.s.) ile
Hz. Ebu Bekir arasındaki
dostluk gibi bir dostluğu yakalaması büyük şanstır. İslâmî dostluk kavramı,
Batılı hayat tarzındaki dostluk kavramından apayrıdır.
Çünkü bu dostluk, yüzeysel bir dostluk olmayıp, sorumluluk, ahde vefa, kendisi için istediğini kardeşi için de istemek gibi
derin mânâlara sahiptir.Bu derin manalardan gerçek dostluğun varlığını hisseder ve yaşarız.
Arkadaşlık ve dostluğun gereği vefalı olabilmektir.Vefası olmayanın arkadaşlığı ve dostluğu samimi değildir.Samimiyetsizliğin sonucu yalnızlık ve mutsuzluk getirir.Bunalıma sürükler insanı.
İmanı ve inancı gereği kendini koruması ve yeni dost ve arkadaşlara sahip olma mücadelesi vermesi gerekir.
Amerikalı bir yazar Jim Rohn
der ki;
“İnsan en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.”
Birçok kimsenin dünya ve ahiret saadetine kavuşmasına vesile olan Zünnun Hazretleri,
bir Hak aşığı, darda kalanların dostu,
dehşet içinde olanların tesellisi ve hasrette kalanların arzusuydu.
Onun ibretli sözlerinden biri şöyledir:
“Öyle birisiyle dostluk kur ki, senin değişmenle değişmesin.”
Kadı İyaz Efendi şöyle demiş;
“Ahir zaman insanları görünüşte dost, hakikatte düşman olur.”
Bu sözle, bazı insanların
iki yüzlü münafık olduğuna,
içi-dışı farklı olduğuna,
herhangi bir menfaati için
birinin samimi bir dostu gibi görünürken, gerçekte kıskançlığından dolayı ona karşı hep haset ile dolu olduğuna işaretiyle dikkatimizi çekmektedir.
Arkadaşlığımız,dostluğumuz seviyeli olmalı.Vefamıza Sadık olmalıyız.
“Sevdiğin kimseyi ölçülü sev;
olur ki bir gün o, senin buğzettiğin / sevmediğin
kimse oluverir.
Buna mukabil, buğzettiğin kimseye de ölçülü buğzet;
olur ki bir gün o, senin sevdiğin kimse oluverir.”
(bk. Tirmizi, Bir, 59; Hyesemi, Zevaid, 1/643)
Netice olarak;
İyi bir arkadaşa,iyi bir dosta hepimizin ihtiyacı var.Cana yakın,samimi ve içten,vefakâr insanlar,mutluluk kaynağıdır.
Bir karşılık beklemeden sevincini ve kederini paylaşan,
Sıkıntılarına ortak olan dostluklarda buluşmak dileğiyle.